M.Şükrü HANİOĞLU
“Adalet” alanındaki toplumsal tatminsizliği “iktidarmuhalefet” ilişkisi ve güncel siyaset yerine uzun dönemi kapsayan bağlamda değerlendirmek gereklidir
"Adalet" kavramının toplumumuzda güçlü biçimde yüceltilmesinin bu alanda mükemmeliyetçi beklentilere neden olduğunu ileri sürmek yanlış olmaz.
Asırlarca kutsal kökenli "hukuk" ile yönetilmiş, sultanların "kanunî," "adlî" gibi sıfatlar taşıdığı, toplumsal yaşam ve yönetimin "daire-i adalet" çerçevesinde izah edildiği bir geleneğin "adalet" beklentisi çıtasının fazlasıyla yükselmesine neden olması şaşırtıcı değildir.
Buna karşılık günümüzde ivme kazanan "adalet" eleştirilerinin sadece bu beklentiden değil hukuk mekanizmalarının siyasal iktidar tercihlerinden etkilenmemesi talebinin karşılık bulamamasından da kaynaklandığının altını çizmek lâzımdır.
II. Meşrutiyet'in ilânında, İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin Fransız İhtilâli'nin "motto"su olan "hürriyet, müsavat, uhuvvet" sloganına dördüncü kavram olarak "adalet" ibaresini eklemesinin de ortaya koyduğu gibi bu alandaki beklentiler yüksek olmuş ve her yeni dönemin bir "beyaz sahife" açması beklenmiştir. Ancak "adalet" konusunda toplumsal taleplerin herhangi bir dönemde karşılandığını belirtebilmek zordur.
İktidar ve adalet
Hukuk geleneğimizin, Max Weber'in "kadı adaleti (kadijustiz)" olarak tanımladığı ve hukukî pozitivizmin karşı tezi olarak kavramsallaştırdığı temele dayanması güçlü bir entelektüel zemin yaratmasına karşılık, "her davanın özgün koşulları" çerçevesinde karar veren, bunun yanı sıra siyaset, ahlâk ve şahsî görüşlerden fazlasıyla etkilenen bir sistem doğurmuştur. Bu sistem, şüphesiz, "fıkıh" hakkındaki malûmatını Snouck Hurgronje'denalan Weber'in varsaydığı ölçüde keyfî ve düzensiz değildi.
Buna karşılık, ABD Yüksek Mahkemesi yargıçlarından Felix Frankfurter'in 1949'da kaleme aldığı bir yorumda da vurguladığı gibi bu temeldeki "adalet"in "ağaç altında oturan ve şahsî görüş ve çıkarları çerçevesinde karar alan kadılar" tarafından icra edilen karakuşî bir hukuk sistemi yarattığı kanaati yaygınlık kazanmıştır.
Bu tartışmanın genellikle ihmal edilen bir yönü de bu hukuk sisteminin "siyasal iktidar"dan güçlü biçimde etkilenmesidir. Bu ise tüm hukuk sistemlerini etkileyen "Zeitgeist (zamanın ruhu)"ndan farklı bir yönlendirmeye ve yargının iktidar tarafından şekillendirilmesine yol açabilmiştir.
Osmanlı yönetici sınıfının değişik ayrıcalıklardan istifade ederken, "siyasal iktidar"ın doğrudan etkileyebildiği bir hukuk sistemine tabi olması ise bu tesiri pekiştirmiştir. Hukuk uygulamada kolaylıkla "siyasallaştırılan" bir araç haline gelebilmiştir.
Ayrıcalıkları ile toplumun genelinden ayrılan Osmanlı "askerî sınıfı"nın üyeleri kendilerine bahşedilen haklara karşılık siyasal iktidarın doğrudan uyguladığı iradeler ya da şer'iye mahkemesine nazaran etkiye daha açık kazasker mahkemesindeki yargılamalar nedeniyle hukukî korumadan sınırlı biçimde istifade edebiliyordu. Güçler ayrımının var olmaması nedeniyle de "iktidar" hukuku kolaylıkla araçsallaştırabiliyordu. Tanzimat ile başlayan ıslahât girişimleri, bir anlamda, yönetici sınıfın kendisini kolaylıkla "siyasallaşan hukuk"a karşı koruma mücadelesidir.
Dolayısıyla "adaletin tecellisi" konusunda çarpıcı anekdotlar yardımıyla dile getirilen bir mükemmellikten ziyade kişi haklarını korumadan fazlasıyla uzak, sistematik olmayan ve iktidardan fazlasıyla etkilenen bir hukuk geleneği şekillenmişti. "Adalet" ise kendisini "hükûmet-i âdile" olarak tanımlayan II. Abdülhamid ve bu kelimeyi amblemine övünçle nakşeden İttihad ve Terakki idarelerinde "hayata geçirilemeyen" bir kavram olma özelliği taşımıştı. Kavram yüceltiliyor ama toplumsal tatmini sağlayacak biçimde uygulanamıyordu.
Kanun ve hukuk devleti
Cumhuriyet, Tanzimat sonrasında bir toplumsal ideal haline gelen "kanun devleti" olmakonusunda önemli adımlar atmış, hukukî çoğulculuğun sonlandırılması "kadı adaleti"ninberaberinde getirdiği sakıncaları büyük çapta ortadan kaldırmış, Türkiye, hukukun sistematik uygulamasının güçlendiği bir toplum haline gelme konusunda önemli adımlar atmıştır.
Buna karşılık, güçler ayrımının büyük ölçüde kâğıt üzerinde kalması "siyasal iktidar"ın yargıyı fazlasıyla etkilediği bir "adalet" anlayışının sürdürülmesine neden olmuştur. Türkiye, İstiklâl Mahkemeleri ile başlayarak, Yassıada yargılamaları, 28 Şubat uygulamaları ve kapalı bir cemaat örgütlenmesinin kurguladığı davalara ulaşan uzun sürecin de ortaya koyduğu gibi bu alandaki kısır döngüyü kıramamıştır. "Adalet"in yüceltilmesi devam etmiş, kitle partileri kendilerini bu kavramla isimlendirmiş, ancak "siyasal iktidar"ın yargı üzerindeki egemenliği sürdüğü gibi güçler ayrılığı da hayata geçirilememiştir.
Bu değerlendirme yapılırken, Türkiye'de "yargı"nın bir dönem "iktidar"a kafa tutmasının yanıltıcı bir "jüristokrasi" algısı yarattığının altı çizilmelidir. Söz konusu dönemlerde yüksek yargının "seçim kazanan siyasal iktidarlar"a karşı çıktığı, onları engellediği doğrudur. Ancak bu, kalın çizgilerle ayrılmış güçler arasındaki bir çatışmadan ziyade, "yargı"nın "vesayet," daha doğrusu "perde arkasındaki gerçek iktidar," tarafından yönlendirilmesini temsil eden bir örnektir.
Güncel tartışma
Türkiye, Cumhuriyet döneminde "hukuk"un düzenli ve sistematik uygulanışı alanında gerçekleştirdiği dönüşüme karşılık, kuvvetler ayrılığının hayata geçirilmesi ve "siyasaliktidar"ın yargı üzerindeki etkisinin sonlandırılması alanlarında ciddî bir ilerleme kaydedememiştir.
Geçici dönemlerde "kanun devleti" olma alanında mesafe alınmış, buna karşılık "hukuk devleti" hep ulaşılamayan bir ideal olarak kalmıştır. Bunun yanı sıra "kanun devleti" ölçütlerinden bile fazlasıyla uzaklaşılan zaman dilimleri yaşanmıştır.
Bu nedenle "adalet" beklentisi alanında kökleri derinlere inen tatminsizliği "iktidar-muhalefet" ilişkisi ve güncel siyaset yerine geniş ve uzun dönemi kapsayan bir bağlamda değerlendirmek anlamlı olur. Bu yapıldığında Türkiye'nin kâğıt üzerinde kalan güçler ayrımını hayata geçirmesi ve siyasal iktidarın "yargı" üzerinde asırlardır süren egemenliğini sona erdirmesinin gerekliliği görülecektir.
"Darbe hukuku" oluşturma amacıyla elini kana bulamaktan çekinmeyen çevrelerin söz konusu tatminsizliği istismar etmesi, böylesine önem taşıyan bir konunun göz ardı edilmesine gerekçe teşkil etmemelidir.
Türkiye'nin "darbe hukuku" yaratmaya teşebbüs edenleri hukukun üstünlüğü ve suçun şahsîliği benzeri temel ilkelerden ayrılmadan tecziye etmesi, bunu yaparken de güçler ayrılığının sözde kalmadığı bir "hukuk devleti" idealine yönelmesi mümkündür. Unutulmaması gerekir ki "adalet" alanında kendisini değişik biçimlerde yeniden üreten tatminsizlik bu "ideal"e erişilemediği müddetçe sonlanmayacaktır.
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları












































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018