Murat AKSOY

Israr Türkiye'ye kaybettirir
6.06.2013
1791

 10. gününü geriden bırakan Gezi Parkı protestoları ve protestocuları toplumun her kesimi tarafından dikkate alınmalı ve gerekli dersler çıkarılmalıdır.

Bu eylemlerin tümünü yabancı ajanlara, provokasyonlara, istihbarat oyunlarına bağlamak daha dipteki toplumsal değişim dalgasını görememek, bunu ıskalamak olacaktır. Elbette yukarıda sayılan nedenler bu olayların nedenleri de olabilir ama yaşananın tamamını açıklamaya yetmez.

Taksim'de, Türkiye'nin pekçok ilinde sokağa çıkanlar; yaşları, aidiyetleri, yaşam tarzları, duyarlılıkları ile başka bir Türkiye öyküsünü yaşamak istiyorlar. Onlar 'Yeni Türkiye'nin protestocuları'dır.

KİM BUNLAR

Bunu 3 bin protestocu ile internet üzerinden yapılan anketin sonuçlarından da görebiliyoruz. Eylemcilerin yüzde 39.6'sı 19-25; yüzde 24'ü 26-30 yaşları arasında ve yüzde 75.8'i eylemlere sokağa çıkarak katılmış. Katılımcıların yüzde 53.7'si daha önce hiçbir kitlesel eyleme katılmamış ve daha önemlisi yüzde 70'i kendini hiçbir siyasi partiye yakın hissetmiyor. 

Anketin en önemli sonuçları neden sokağa çıktıklarına dair. Katılımcılardan her bir gerekçe için sunulan 'kesinlikle katılıyorum', 'katılıyorum', 'kararsızım' ve 'katılmıyorum' arasında tercihlerine göre; protestolara destek vermelerinde polisin protestoculara uyguladığı orantısız gücün etkili olduğuna kesinlikle katılanlar yüzde 91.3, demokratik hakların ihlal edilmesinin etkili olduğuna kesinlikle katılanlar yüzde 91.1, medyanın suskunluğunun etkili olduğuna kesinlikle katılanlar yüzde 84.2. İlginçtir, eylemleri başlatılma gerekçesi olan ağaçların kesilmesi konusunun etkili olduğuna kesinlikle katılanlar yüzde 56.2.

Eylemcilerin yüzde 70'inin, kendini hiçbir siyasi partiye yakın hissetmemesini doğrular bir başka veri de; sadece yüzde 7,7'nin kendisini bağlı olduğu partinin yönlendirdiğini söylemesi.

Anketin belki en önemli sonucu değerlere ilişkin sonuçlardır. Protestolara katılanların yüzde 81,2'si kendini en çok 'özgürlükçü' olarak tanımlıyor. İkincisi ise yüzde 64.5 ile 'laikim' ve yüzde 54,5 ile 'apolitiğim' seçeneği izliyor.

Talepleri konusunda ise; yüzde 96,7'si 'polis şiddeti dursun', yüzde 96,7'si 'bundan sonra özgürlüklere saygı gösterilsin' ve yine önemlisi yüzde 37'si 'yeni bir siyasi parti kurulsun' diyor. Son olarak şununla bitirelim; 'askeri müdahale' olmasını isteyenlerin oranı yüzde 6.6. Darbeye karşı olanlar ise yüzde 79.5'la ezici çoğunluğu oluşturuyor.

Bütün bu tabloyu siyasilerin 'doğru' biçimde okuması zorunludur. Bu tablo Türkiye'nin alttan gelen dip dalgasının bir işaretidir. Gezi Parkı'daki talepler özetle çoğunluğa karşı çoğulculuğu, homojenliğe karşı heterojenliği, ataerkilliğe karşı demokratlığı savunuyorlar.

YENİ SİYASET ZORUNLULUĞU

Bugün barışçı protestolarla sokaklarda olanları anlayacak yeni bir siyasal dile, siyasal yapılanmaya ve siyasal kuruma ihtiyaç var. AK Parti'nin meşruiyetini aldığı toplumsal talepler düzleminde; temsil ettiği değerler olarak daha fazla özgürlük, eşitlik talebini siyasete taşıyacak bir dil, meşruiyet bağlamında AK Parti'yi referans alan daha demokrat bir siyasal bir parti.

Önceki gün görülmüştür ki bu insanları, bu protestocuları Bülent Arınç'la görüşen Taksim Platformu temsil etmiyor. Görüşmeden sonra platform adına dile getirilen talepler, kullanılan dil ve konuşan isimler ne yazık ki 'Eski Türkiye'yi temsil ediyor.

Son grup toplantısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ifade ettiği 'Bu tabloyu siyasetçilerin çok iyi okuması ve dersler çıkarması lazım. Biz de CHP olarak ders çıkarmak, o gençleri anlamak, tepkilerine dikkat etmek, dikkatle dinlemek durumundayız. Onlar yeni bir kuşak. Bizim kuşağımız değil. Bizim çocuklarımız. Anlamak zorunda olduğumuz çocuklarımız' sözleri önemlidir.

Ama bu sözleri sadece dile getirmek olmaz. Bu anlamayı içselleştirerek yapısal dönüşümün yolunu açmak ve 'Eski Türkiye' reflekslerinden uzaklaşması gerekiyor. Çünkü AK Parti'nin siyasi yelpazenin en solunda durduğu toplumsal meşruiyet çizgisinde onu yalnız bırakmak 'İkinci Tek Parti' dönemi riski barındırır. AK Parti'ye ve Türkiye'ye yapılacak en büyük iyilik, meşruiyetini toplumdan alan, değerler düzleminde özgürlükçülüğü, kadın erkek eşitliğini, katılımcılığı, şeffaflığı siyaseten içselleştirmiş yeni bir siyasal yapılanmadır.

Eğer 'Eski Türkiye Partileri' bu gerçeğe gözlerini kapatmaya, Yeni Türkiye iddiasında olanlar da bu eylemleri salt operasyonel yapılanmalarla açıklamaya çalışma, AK Parti'nin siyasal ısrarı devam ederse kaybeden Türkiye olur.

Türkiye değişiyor ve dipten yeni değişim dalgası geliyor.

twitter.com/murataksoy

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar