Murat AKSOY
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adaylığının Kürtler dışında toplumun belli kesimlerinde belli bir heyecan yarattığı açık. Salı günü gerçekleştirdiği basın toplantısında yaptığı açıklamlar, Demirtaş’ın kimliğinden bağımsız olarak Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu muhalefet partisinin çıkışı gibiydi. Medyada duyulan coşku da biraz bunu yansıtır nitelikteydi.
Siyasete, Türkiye’ye ve dünyaya hak, özgürlük, eşitlik, adalet, yaşam hakkı, farklılıkların eşitliği ekseninde bakan; kucaklayıcı, uzlaştırıcı ve demokrasinin tüm kural ve kurumları ile yerleşmesini talep eden bir siyasal çıkıştı. Bu çıkışı yapan HDP Eşbaşkanı ve cumhurbaşkanı adayı Demirtaş’tı.
Söylemin sahibi Demirtaş mı, HDP mi?
Demirtaş’ın bildirisi, cumhurbaşkanı adayından çok ihtiyacını duyduğumuz muhalefet partisi söylemi olarak görmek daha gerçekçi. Demirtaş, cumhurbaşkanlığına Başbakan Erdoğan gibi icracı başkanlık olarak yaklaşmıyorsa –ki yaklaşmıyor- soyunduğu görev; Türkiye’de demokrasinin, hak ve özgürlüklerin, hukuk devletinin eksiksiz biçimde işlemesinin kolaylaştırıcısı, yol göstercisi ve gerektiğinde denetleyicisi olmaktır.
Demirtaş’ın bildirgesi, cumhurbaşkalığı adaylığından çok eş başkanı olduğu HDP için daha önemli ve tartışmaya değerdir. Umarız Demirtaş, seçilemediği takdirde bu söylemlerin temel ilkeleri, siyaseti daha güçlü biçimde HDP’nin temel siyasi pozisyonu olarak kamusal alanda sahiplenilir.
HDP’nin dezavantajı
HDP, Öcalan’ın isteği ile 2007’de başlayan ancak başarılı olamayan çatı partisi girişiminin, 2011 seçimlerinde başarıya ulaşan güçbirliği denemesinin bir sonucu.
Bu parti olarak HDP, Öcalan’ın çok öykündüğü Türk sosyalist solu ile eklemlenme; Türk sosyalist solu için ise başaramadığı bir hayali başaran Kürt siyasi hareketi ile buluşmanın başarılmasıdır. Son tahlilde Kürt siyasi hareketi, Tür sosyalist solu aracılığıyla Türkiyelileşecek; Türk sosyalist solu da, Kürt siyasi hareketi üzerinen iktidar alternatifi olacaktır.
Gerek çatı partisi girişimi sürecinde gerekse HDP’nin kuruluşu döneminde bu projenin başarılı olmasının zorluklarını yazdım. Bu zorlukları da şöyle ifade ettim;
- Bu girişim/parti toplumsal talepten ziyade neredeyse tek başına Öcalan’ın projesi ve isteği olması,
- Kurucu ana gövdenin halen kimlik siyasetinin taşıyıcısı olan Kürt siyasi hareketi olan bir girişim/partinin Türkiyelileşme imkanının olamayacağı ve son olarak da,
- Günlük siyasi kararlardan ziyade büyük siyasi kararlarda, esas karar vercinin girişim/parti yönetimi değil Öcalan –ve Kandil- olma olasılığıdır.
Bu üç temel neden bugün sadece partinin değil cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın en büyük zaafıdır.
Büyük siyasi kararı kim alacak?
Önceki yazımda ve önceki gece CNNTürk’te katıldığım programda bu temel soruna dikkate çektim. Basit bir soru sordum; cumhurbaşkanı seçimi 2. tura kalırsa Kürt siyasi hareketi, mesela Öcalan’a rağmen herhangi bir adayı destekleyebilir mi?
Ya da daha açık soralım; büyük siyasi konularda son kararı, parti yetkili organları mı, Kandil mi, Öcalan mı yoksa ortak karar mı alınacak? Ortak karar çıkmazsa kimin dediği olacak?
Demirtaş çok önde
Belki bir kez daha ifade etmekte fayda var.
- Selahattin Demirtaş sadece Kürt siyasi hareketi için değil seçimlerde kerhen oy verenlerin, azınlık olan toplumsal kesimlerin kısaca sistemin mağdurlarının temsilcisi olabilecek güçlü bir siyasi figürdür.
-
Demirtaş’ın söyleminin sadece cumhurbaşkanlığı seçimiyle sınırlı kalmayıp, sonuç ne olursa olsun HDP’nin ana siyasi çizgisi olarak sürdürülmesi toplumsal inandırıcılık açısından önemlidir.
Tam burada Demirtaş ve HDP’nin bu çizgiyi ne kadar sürdürebileceği ya da Öcalan’a, Kandil’e veya her ikisine ragmen ne kadar sürdürebilir sorusu gündeme geliyor.
Demirtaş ve HDP’nin bunu gerçekleştirebilmesinin ana koşulu, önceki siyasi partilerin yapadığını HDP’nin yapabilmesi yani gerçekten siyaset yapmasıdır. Bu siyasetin ana ekseni sadece en demokratik olanı söylemek değil gerektiğinde kamusal alanda hem Kandil hem de Öcalan’a mesafe alabilmesidir.
Bu mesafe alış, HDP’nin Kandil veya Öcalan gerçeğini reddetmesi değil kamusal alanda varlığını siyasi nesne değil siyasi özne olmasıdır.
Elbette Kürt siyasi hareketi üzerinde gerek Kandil gerekse Öcalan’ın gücü tartışılmaz. Ama söz konusu olan Kürt siyasi hareketi değil HDP’dir. Türkiyeli olduğunu iddia eden partidir. Ve siyaset de temel sorunlarda açık fikir ayrılığının varlığı durumlarda mesafe almayı gerektiriyor.
Demirtaş'ın büyük sınavı
Demirtaş ve HDP’nin önünde önümüzde büyük bir sınav vardır.
Seçim 2. tura kalır ve Demirtaş bu tura kalamazsa HDP’nin, Kürt siyasi hareketinin tavrı boykot mu yoksa iki adaydan birini destekleme yönünde mi olacaktır?
Parti kulislerinde konuşulan olası seçeneklerden en güçlüsü boykottur. Bu pasif siyasetin bir göstergesidir.
Esas soru aktif siyaset olarak iki adaydan birini desteklemek olarak karşımızı çıkarsa parti ve Kürt siyasi hareketinin tercihi kimden yana olacaktır.
Bu seçeneğin bir ucunda Demirtaş ve partililerin ifade ettiği gibi ülkeyi tek başına yönetme arzusunda, siyasetin alanını daraltan icracı bir başkan var.
Diğer ucunda ise parlamenter sistemin hem eksikliklerinin giderilmesi hem de sistemin güçlendirilmesinden yana siyasal alanıı korumaya talip cumhurbaşkanı var.
HDP’nin ve Kürt siyasi hareketinin tercihi her zaman ve her koşulda toplumu yöneten zihniyetin kimliği farklı biri tarafından sürdürülmesi ile bu devletin mağdurlarının işbirliği yani siyasetten arasında olacaktır.
Pazartesi yazdım; normal şartlarda yapılan açıklamalar, genel söylem ile Demirtaş ve HDP’nin tercihin ikinciden yana olması akla daha yakındır.
Ancak mevcut şartlar ne yazık ki HDP’yi aşmakta ve çözüm süreci kartı ile Demirtaş ve HDP’nin kararının Öcalan’ın söyleyeceklerine bağlı kıldığı gerçektir.
Bu tespiti, niyet okuma üzerinden HDP’yi CHP’nin yedeğine alma olarak okuyanlar var. Değil.
Kısaca Öcalan’ın tutukluluk hali Demirtaş’ın da HDP’nin de, Kürt siyasi hareketinin de başında demokles kılıcı olarak sallanacaktır.
@murataksoy
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 43 günün kısa hikâyesi
8.02.2019 - Siz bu satırları okurken ben…
23.11.2018 - Hangi devlet sivilleri sever?
20.11.2018 - Yerel seçim sadece yerel seçim değil
16.11.2018 - Sosyal medya politik bir mezarlık mı?
13.11.2018 - Hatırladınız mı geçen ay ne olmuştu?
10.11.2018 - Şimdi değilse ne zaman?
6.01.2018 - Dini dinbazlardan* kim kurtaracak?
3.01.2018 - Kılıçdaroğlu: 'Dünyanın tüm demokratları birleşmeli'
30.10.2018 - Laik Türk’ten Sünni Türk’e üst kimlik
26.10.2018
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Onurluca kaybetmek, onursuzca kazanmaktan iyidir...Guzel bir klise. Kusursuz bir dunyada gecerli bir soz de olabilirdi. Ama icinde yasadigimiz duzende gecerli olmadigi gibi, dogru bile degil. Bu duzende en onemli sey kazanmaktir cunku. Secim kazanamayan politikaci silinir gider. Para kazanamayan, ac-susuz, sokakta kalir.