Murat AKSOY
Dün medyada en çok paylaşılan haberlerden birisi, son bir yıl içinde gerçekleşen terör saldırıları ve bu saldırılarda ölen ve yaralananların sayısıydı. Sayılar arasında farklılıklar olsa da t24’den Rabia Çetin’in haberine göre; son 1 yıl içerisinde 17 kez canlı bomba ve bombalı araçla saldırı düzenlenmiş. Bu saldırılarda polis, asker ve sivil olmak üzere toplam 298 kişi hayatını kaybederken bine yakın da yaralı varmış.
Bu saldırıların bazılarını IŞİD, bazılarını PKK, bazılarını da TAK (Teyrêbazên Azadiya Kurdistan) üstlendi.
Bu haberlerin bir parçası da; bu saldırılara rağmen yapılan; “güvenlik zafiyeti yok” açıklamaları ve bunun doğal sonucu olarak da hiçbir istifanın olmamasıydı.
Ankara Kızılay’da PKK tarafından gerçekleştirilen saldırı sonrası iktidara yakın isimler tarafından yapılan “terörle yaşamaya alışmamız lazım” açıklamasının sıradan söylenmiş bir söz değil, muhtemelen bazı “bilgilere” dayanılarak söylendiğini anlıyoruz.
Ülkenin Batısı’nda terör saldırıları, Doğusu’nda PKK ile süren çatışmalar “terör” ve “şiddet”i gündelik hayatımızın parçası haline getirdi. Bunlar hayatımızın parçası olduğu ölçüde de kanıksayıp, sıradanlaştırdık.
Bu Türkiye için çok kötü. Çünkü terör ve şiddetin kanıksanıp, sıradanlaşması toplumsal tepki refleksimizi de düşürmekte ve yok etmektedir.
Terörle yaşam kader olmaz
Son saldırıyla ilgili henüz bir açıklama yok ama daha önceki, Ankara Garı, Sultanahmet, Ankara Merasim Sokak, Ankara Kızılay ve İstanbul İstiklal Caddesi’nde gerçekleşen terör eylemlerinin faillerinin emniyet ve istihbarat tarafından ya takip edildiklerini ya şüpheli olarak arandıklarını öğrendik.
Buna rağmen bu eylemler önlenemedi.
Neden?
Bunun basit bir cevabı var; bu eylemleri, önlemesi gereken emniyet ve istihbaratta yaşanan zaaftır, önceliklerdir, tercihlerdir.
Belli ki her iki kurumun önceliği terörü önlemek değil.
Onların önceliği toplum değil, iktidarı korumak için iktidarın “öteki”, “hain” ilan ettikleri.
Tüm yaşadıklarımız, bu kurumların, toplumu ve devleti korumaktan çok iktidar sahiplerinin korumaya öncelik vermesinin sonuçlarıdır.
Nedir bu kurumların öncelikleri? Erdoğan/AKP iktidar blokunun, “öteki”, “hain” ve “düşman” ilan ettiklerini fişleme ve gözaltına alma, tutuklama. Önceliği bu olan kurumlardan terörü önlemelerini beklemek sanırım haksızlık olur.
Onun için bu kadar zaafa rağmen, tek bir kişi çıkıp “istifa” etmedi. Çünkü istifaya, “erdemli bir davranış” değil, “surda açılacak gedik”olarak bakıyorlar.
1 Kasım stratejisi ile başkanlık
Şunu da ifade edelim ki, terör ve şiddetin gündelik hayatın parçası olması iradi bir stratejinin parçasıdır. 1 Kasım 2015 seçimlerinde denenip, başarılı olduğu için sahip çıkılıyor.
Terör ve şiddetin gündelik hayatımızın parçası olması; emniyet ve MİT’in bu kadar işlevsiz kalması da bu stratejiye hizmet etmektedir.
Bu akıl, IŞİD ve PKK terör eylemlerinin ülke içinde yarattığı güvenlik endişesini bu kez de Başkanlık için oya dönüştürmeyi hedeflemektedir. İktidara yakın medya tarafından atılan “ya başkanlık ya kaos” ya da “ya istikrar ya kaos” manşetleri bu anlayışın bir sonucudur.
Burada sorumluluk ise hem siyasete hem de topluma düşmektedir.
Siyaset ve toplum, iktidarın hem yangın çıkarıp hem de bu yangını söndürmek için seçime gitmesine bir tepki vermiyorsa daha büyük felaketleri yaşaması da kaçınılmazdır. Çünkü iktidar kendini korumak için her zaman daha çok şiddete belki de savaşa ihtiyaç duyacaktır.
Bunun için terör ve şiddet karşısında, siyaset ve toplum el ele vermelidir. Siyaseti Meclis’le sınırlı tutmayan bir siyasallaşmanın kamusallaşması gerekmektedir. Siyasetin mücadele alanı değişmeli ve çoğalmalıdır.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018