Murat BELGE
Bizim memlekette, varolan siyasi parti veya çizgilerin hangi ikisi yan yana gelse, bunu bir “büyük barışma” olarak görebiliriz. CHP’yi düşünün: adını pek de fazla değiştirmeden (SHP günleri dışında) bugünlere gelmiş, en eski parti. Başlıca rakibi Demokrat Parti ve sonra onu izleyenler (AP, biraz tartışmalı biçimde ANAP, derken DYP vb.).
1973 seçiminden sonra Ecevit’in başında olduğu CHP, Erbakan’ın başında olduğu MSP ise koalisyon kurmuştu. O yıllarda memlekette şimdi tanıdığımızdan çok farklı bir Mümtaz Soysal vardı. O bunu, “tarihî” bir “yanılgı”yı düzeltecek “tarihî fırsat” olarak değerlendirmişti.
Ama o koalisyon uzun ömürlü olamadı. Af oylamasında Demirel MSP’yi böldü, yarısının karşı oy vermesini sağladı. Buna rağmen Ecevit koalisyonu bozmadı; ama Kıbrıs çıkarmasından sonra, “tek başına iktidar” umudu belirince bozdu.
Biz birtakım kavramların önüne “tarihî” sıfatını koymaktan hoşlanırız, çünkü tarihimiz iyice kavgalı gürültülüdür. Kavganın, gürültünün epeyce kısmı da adını andığımız bu partilerin hanesine yazılıdır. Onun için ikisi barışır gibi olsa sevinir ve hemen “tarihî barışma” gibi adlar bularak olayı kutlarız. Ne var ki, o “barışma”yı mümkün kılan koşullar genellikle kısa vadelidir, geçicidir; dolayısıyla barışma uzun sürmez; sürmemesi, kavganın da eskisini aratır derecede kızışmasına yol açar. CHP-AP ya da CHP-DYP koalisyonları oldu. Oldu da ne oldu? CHP-MSP koalisyonu da oldu. Bozulduktan sonra MSP “Milliyetçi Cephe” koalisyonlarına girdi. Hele şu son yirmi yıllık sürede “İslâmlık-laiklik” kutuplaşmasının aldığı biçimlere bakın.
Bütün bu uzun girizgâhtan sonra, dünkü yazıda lafı bıraktığım noktaya dönüyorum. Bu toplumun, bu memleketin, Cumhuriyet’in kurulmasından bugüne durmadan karşılaştığı, ama bir türlü de çözemediği sorunlardan biri adını “ Kürt sorunu” diye telaffuz ettiğimiz olaydır. Dolayısıyla bunun da önüne kaç tane “tarihî” sıfatı eklesek olur, kaldırır. Son seçimden net bir başarı görüntüsü vererek çıkan iki parti AKP ve BDP. Ama tabii öyle “çıkan” –seçime “girme” koşulları çok farklı, niçin “Kürt sorunu” dediğimizi açıkça gösteren koşullar.
Bence tarihin mantığı, bu iki partinin birlikte iş yapmanın, önemli değişimler gerçekleştirmekte birlikte davranmanın yollarını ve biçimlerini bulmalarını, keşfedemezlerse icat etmelerini gerektiriyor. “Bu iki parti” demek, özel bir anlam taşıyor. A Partisi ile B Partisi’nin koalisyon hükümeti kurması gibi bir şey değil bu. Dünkü yazıda da söylemiştim: geçmişte olamamış (isterseniz “ıskalanmış” diyelim) bir şeyi bugün oldurmanın yolunu açacak bir “buluşma” sözkonusu. Bunun somut vesilesi de anayasa. Yani bir “toplumsal sözleşme”... Böyle bir metnin hazırlanması ve yazılması... Bundan âlâ bir “simgesel” durum bulunamaz.
“Anayasa”dan beklenen 1982 Anayasası gibi topluma geleceği kapatan değil, geleceği açan bir “düsturname” olması. Geleceği “yapan” da değil, sadece açan. Gene 1982 Anayasası gibi “Senin için gelecek aşağıda tarif edilmiştir; bunun bir santim dışına çıkman yasaklanmıştır” diyen bir metinden söz etmiyoruz.
Bugünkü siyasi yelpazeye baktığımızda, MHP’nin, ama özellikle de CHP’nin, bu toplumun artık azat olmak istediği geçmişten uzaklaşmaya niyeti olmadığı görülüyor. CHP bazı belirsiz ya da çelişik jestler yapıyor, yaptı, ama bunun nereye varacağı, hangi yönde gelişeceği konusunda tahminde bulunmak çok güç. Bunlara bakarak ve bunlara dayanarak, AKP ile BDP’nin önünde, evet, o alışılmış kalıplara uyarak söyleyelim, “tarihî fırsat” olduğunu iddia ediyorum.
Ama bir şeyin “olma”sı başka, “değerlendirilme”si başka. Bu yazıda değindiğim örneklerin hepsi birer “değerlendirme başarısızlığı”nın hikâyesi. Ama onlar “başarısızlık hikâyesi” olduğu için Türkiye bugün de hâlâ burada; çözülmemiş yığınla sorunuyla, burada.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025