Murat BELGE
Silvan olayından bu yana, Abdullah Öcalan’ın PKK üzerindeki otoritesi bir tartışma konusu haline geldi. Kendi hesabıma, o zamandan beri yazdığım yazılarda hep bu konuya bir yerinden değindiğimi fark ettim. Benim bu konuda düşüneceğim ve söyleyeceğim şeyler, “enformasyon” dediğimiz çeşitten bir bilgiye dayanmıyor. Kürtler arasında bu gibi konularda daha fazla bilgi sahibi olan çevrelerle de, Türkler arasında konu üstüne istihbarî bilgi üreten çevrelerle de ilgim yok. Onun için uzaktan gözlemlere dayalı tahminî yorumlarda bulunabiliyorum.
Böyle olunca da, “yorumda bulunma”nın bir gereği olup olmadığını kendime soruyorum. Soruyorum da, sonunda, “olduğu” kanısına varıyorum. Nedeni, bize “enformasyon” olarak verilen şeylerin de çok zaman birbiriyle çelişmesi; ayrıca içinde “yorum” ya da “yönlendirme amacı” gibi şeylerden yeterince arınmamış olması. Oysa genel konu bu toplum açısından en önemli konu; “genel konu” içinde bu soru gene son derece önemli. Dolayısıyla hepimiz bu konuları kendimizce en nesnel ve doğru biçimde tartıp kendi sonuçlarımıza ulaşmak istiyoruz. Her şeyden önce, ne olup bittiğini, nerede durduğumuzu anlama ihtiyacı.
Evet, Öcalan PKK üzerinde belirleyici bir etkiye, otoriteye sahip mi, değil mi? Varolan koşullarda –görünen o ki– bunun “Evet/ hayır” türünden basit bir cevabı yok. “Hem öyle/ hem böyle” ya da “Ne o/ ne öteki” türünden açıklamalar gerekiyor.
Örneğin, buna “evet” diye cevap verebilirim, ama ardından hemen “evet”in koşullarını açıklamaya başlarım.
Öcalan’ın PKK üstündeki etkisi bana kademeli bir etki gibi görünüyor. Şöyle: Öcalan Kürt halkı üzerinde çok etkili. O zaman örgüt üzerinde de etkili olmak durumunda. Çünkü, Öcalan “x” demiş ve örgüt “y” yapmışsa, bir aşamada, bir kertede, örgütün halka bunun niçin böyle olduğunu açıklaması gerekiyor.
Bu sabahın gazetesinde (Taraf) PKK’nın Öcalan’a Silvan’ın niçin ve nasıl olduğuna dair bir açıklama yaptığı (gazete “rapor verdi” diyor) haberi vardı. Ben de bunu söylemek istiyorum.
Yukarıda “Kürt halkı” dedim. Bunun da hemen açıklanması gerekiyor. Sayılar hakkında bilgilerimiz kesin değil, tahminî; ama Batı’da yaşayan Kürtlerin bölgede yaşayanlardan daha kalabalık olduğu sanırım genel kabul görüyor. Benim gözlemlerime göre, Abdullah Öcalan Batı’da yaşayanlardan çok Doğu’da yaşayan kesim üzerinde, orada da daha çok gençler üzerinde etkili.
Bunu deyince bir şey daha eklemek gerekiyor sanırım: olayın bütününde bölge halkının etkisi artıyor ya da büyüyor. Bu doğruysa, doğrudan doğruya Öcalan’dan etkilenen kesimin genel “Kürt politizasyonu” içindeki payı genişliyor. Ama Doğu’daki genç nüfusun genel varoluş biçimi, öyle çok da “barışsever” bir biçim değil. Bu da, gene, konunun tamamını daha çapraşık duruma getiren bir etken.
PKK’nın kendisinin de öyle homojen bir bütün olduğunu düşünmek ve söylemek pek mümkün değil. Bu çatışmayı, bağımsız bir Kürdistan’ın kuruluşuna kadar sürdürmeye kararlı kesimler olduğundan benim şüphem yok. Ama bugünlerin genel söyleminde yer alan, “anlaşarak”, muhtemelen “konfederal” bir yapıda, “birlikte” yaşamaya devam etmeye razı olanların arasında da, bu hedefe ancak “kuvvet yoluyla” varılacağına inananların sayısı sanırım hayli kabarık. Hattâ bugünlerin “genel Kürt politikası” içinde egemen eğilimin bu olduğunu düşünüyorum.
“Şiddet” ve benzeri konularda biçimlenen görüş ayrılıkları bir biçimde Öcalan’ın önderliği sorununa da bağlanacaktır, bağlanmak zorundadır. Bunun PKK’nın genel tavrı, amacı vb. olduğu kanısında değilim, ama örgüt içinde böyle bir eğilimi olanların, bu önderliği sona erdirmeyi gözeterek siyaset yapanların olmadığını da herhalde söyleyemeyiz.
Böylece, çapraşık denklem içinde “bilinmez”lerin sayısı gittikçe artıyor.
Yazarlar
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025