Murat BELGE
Tayyip Erdoğan birileriyle kavga etmeden duramıyor, her gün, yurt içinde, yurt dışında, birilerine laf yetiştirmekle meşgul. Ettiği lafların düzeyi de başlı başına bir konu: Ermeniler’e iki kişi gitmiş de, bize yirmi kişi gelmiş… O düzeyi en iyi özetleyecek sözlerden biri de bu oldu. Amerika, Rusya, Almanya, Fransa devlet başkanlarına ve Papa’ya savaş ilân eden adam bu yirmi kişiyle teselli buldu.
Erdoğan’ın bitmek bilmeyen kavgası bütün toplumu geriyor. Bunun zaten Erdoğan’ın amacının bir parçası olduğu anlaşılıyor. Gerilimden fayda umuyor Erdoğan. “Ele geçirdiğimiz her şeyi elimizden alacaklar” korkusu yaratmak istiyor.
Bu korku herkesten çok kendisinde var herhalde. Garip bir diyalektik, garip bir süreç. İktidarda kalmak için kural çiğnemek; kural çiğnedikçe iktidarda kalma ihtiyacı. Bunların ikisi de tırmanış halinde.
Ama bu böyle yürüdükçe kuralsızlık, keyfî davranışlar bütün topluma yayılmaya başlıyor. “Bu ölüm-kalım kavgasında her şey yapılır” anlayışına göre davranmayı hak bilenler çoğaldı. “Sofistike” akıl yürütmelerle gayrımeşruluğun meşruluğunu savunan teorisyenler de eksik değil (“sofistike” ile “safsata” aynı kökten gelir).
İşte, alın şu son “hukuk” tuhaflığını. Bir mahkeme tutuklu birilerini serbest bırakma kararı veriyor, bir başka mahkeme bu mahkemenin kararının geçersiz olduğuna karar veriyor, tutuklular içeride kalıyor… Böyle başlayan yeni bir sorun.
Kim haklı, ne oluyor, belli değil! Böyle bir şey olabilir mi? Böyle konular bu derece bireysel yoruma açık mıdır?
Hukukçu değilim ve hukukla ilgili sorunlar sözkonusu olduğunda bir şey söylemek ya da yazmaktan hoşlanmam. Bu yeni olayda da, kimin haklı olduğuna karar vermek, benim işim değil. AKP iktidarının başından beri bu iş böyle devam edegeliyor. Hukukun değil, siyasetin, siyasette şurada ya da burada yer alıyor olmanın, belirleyici olduğu bir ortam oluştu.
Tutukluluğun kaldırılmasına o mahkeme mi, bu mahkeme mi karar verir? Yetki kimdedir?
Ortada böyle bir durum olması, başlı başına, yanlış işler olduğunun kanıtı zaten. 17 Aralık’ta Tayyip Erdoğan’ın can havliyle başlattığı savunma jestlerinin de bu yeni açmazda payı olduğu anlaşılıyor.
Asliye Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararını destekleyenler, karşı kararı veren yargıçların geçmişi hakkında imalarda bulunuyor. Örneğin, öteki cephede yer alan yargıcın Reza Zarrab’ı tahliye eden kişi olduğunu belirtiyorlar. Hükümetin militanı olan Sabah ise tahliye kararını veren yargıçlara aynı muameleyi çekiyor; şöyle bir dille: “Bu mahkemede, askerlere kurulan kumpas davalarında olan ‘fuhuş ve askerî casusluk’ davasına baktı.” Yani, şu şimdiki dava tartışılırken, geçmişe de dönüyor ve “askerlere kumpas” kurulduğunu kanıtlanmış bir olgu olarak zikrediyoruz. Derken, öteki yargıcın da Hrant Dink davasında bir süre bulunduğunu söylerken “Dink cinayetinde ise Paralel Yapı’nın rolünün gizlendiği iddia ediliyordu” deyiveriyoruz.
Böylece, zaten ne zamandan beri memlekette hukuk mukuk olmadığını, yargıçların takım tutan taraftarlar gibi davrandığını açık açık söylemiş oluyoruz. Zaten 17 Aralık’tan beri olanlar, yapılanlar ortada.
Şimdi yapılacak ilk işlerden biri, tahliye kararı veren iki yargıcı açığa almak olacaktır. Başbakan ne olduğunu biliyor, yargısı da kesin: “Pensilvanya’dan talimat aldılar,” diyor. Başbakan bunu biliyorsa Cumhurbaşkanı daha da kesin biliyordur.
Bu arada, o davada, bu davada, bu tutuklama merakının nereye vardığı ve daha nereye varacağı sorusu ortalık yerde duruyor. Önceki davalarda vardı. Şimdi gene var. Daha çok askerleri ilgilendiren önceki yargılamalar şimdi gene siyasî olduğu besbelli kararlarla ortadan kalktı, “yok” hükmüne girdi. O halde niçin onca yıl tutuklu kaldılar? Şimdi de bu “Paralel Yapı” hikâyesi ve tutukluluk sözkonusu olduğunda gene aynı tutum.
Tutukluluk, “tutuklu yargılama”, belirli somut neden ve koşulların sonucu, özgül bir tedbirdir. Bizim düşmanlarımızı ya da başbakanımızın, cumhurbaşkanımızın sevmediği kimseleri cezalandırmamızın yöntemi değildir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları






































































emrah türk
efendim çok teşekkürler elleriniz dert görmesin süper bir çalışma olmuş bizleri çok iyi yansıtmışsınız allah razı olsun inşallah yetkili kurumlar görüp bizlerin sorunlarını çözerler