Murat BELGE
Alman Parlamentosu'nun kararı üstüne Türkiye'nin gösterdiği ulusal tepkiler faslı kolay kolay bitmiyor (Birkaç gündür açıklamaya çalıştığım nedenlerle). Burhan Kuzu'nun dilinde "Buraya ayak basmasınlar" şekline bürünen tehdit, Alman Parlamentosu'nun Türkiye kökenli üyelerine karşı tetiklenen düşmanlık (her zaman, "genel" düşmanın içinden "daha düşman" birkaç nefret nesnesi tespit etmek faydalı bir iştir), Bekir Bozdağ'ın dilinde "kan" ve "süt" kılığına girdi. Bu aşamada Tayyip Erdoğan da daha fazla sessiz kalamayacağı için o da bu "kan bozukluğu" temasından yakalayarak müdahil oldu ve tabii Almanya'nın kamuoyunu dehşet içinde bırakacak sözler söyledi (Merkel'e bu "Bu kadarı fazla oluyor" dedirtecek kadar). Almanlar bu "kan" konularının nerelere varabildiğini çok iyi bilir ve hatırlar elbette.
Bizim içinse Erdoğan'ın bu sözleri, hiçbir nesnel-bilimsel dayanağı olmayan "laboratuvar" edebiyatı (Bugün Tayfun Atay yazmış o konuda gerekeni) çok yeni değil - hiç yeni değil. Evren de böyle "kan" dokundurmaları yapardı. Yapmayan bir "sağ" politikacı düşünmek zor. Toplumda da bu edebiyatın karşılığı var. Gene bugün Mehmet Yılmaz Yahudi düğünü dolayısıyla atılmış korkunç "tweet"lerden örnekler vermiş. Evet, bunları yazan, bunları okuyan ve paylaşan, Malatya'daki gibi misyoner vb. gırtlaklamaya teşne yüz binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının yaşadığı bir toplumdayız. Tayyip Erdoğan da veri rakam neyse onu daha yukarı çekmek için elinden geleni yapıyor.
Bu "kan" konusu aslında İslami bir dava da değil - hatta İslam ilkelerine aykırı. Ama olsun, Erdoğan içinde MHP'nin de bulunduğu bir kitlenin başkanı ya da "reis"i olma cehdinde. Her türlü popüler önyargıyı kullanmaya da hazır.
Aynı temelsiz, dayanaksız esip savurma üslubuyla bu yasanın geçmesinde rol oynamış Türklerin Türkiye'deki bombalı saldırılarla da ortak olduğunu söyleyebildi.
Ama görünüyor ki asıl derdi Türklerden çok Batı ile. Onun için "Haçlı Seferleri" diye girmiş lafa. Almanya'da geçen yasa (ya da Vezneciler'de patlayan bomba) Haçlılar'dan beri Batı'nın ulaşmak istediği hedefe varmak için bugün yapışan eylemler. Bunları söylüyor. Bu "Haçlı" edebiyatıyla bütün Batı'ya bir savaş ilan etmiş oluyor. Adamlarından biri işi "Vezneciler'de Alman parmağı var" demeye kadar getirdi.
Batı'nın, bir zaman kendisinden önemli işler yapmasını bekleyen Batı'nın kendisi hakkında bugün varmış olduğu teşhis ve genel kanıyı Erdoğan gayet iyi anlıyor. Komplo mantığına göre biçimlenmiş zihninde (daha önce yazdığım gibi) bunu kendisinin dünyada İslam'ı kurtaracak ve egemen kılacak adam olmasına bağlıyor. Batı da bunu gördüğü için ona karşı teyakkuza geçmiş durumda, belki daha da ileride. Dolayısıyla en güçlü felsefesi olan futbol felsefesiyle "En iyi müdafaa hücumdur" diyerek bu Haçlı konusunu yaymaya, büyütmeye çalışıyor.
Ama işin içinde başka konular da var. Erdoğan hangi hususta bir laf eder de en geniş konsensusu sağlar? Şu Ermeni kıyımı sorunu bunu sağlayabilir. Hazır şu anda Almanya'ya karşı bir öfke yaratılmış, toplum kışkırtılmış, uygun hava eserken, Almanya'daki bazı Türkler'e "kanı bozuk" derken ("Ne Türk'ü be!" üslubuyla). "Bizim tarihimiz tertemizdir" diye höykürürsen, geniş taraftar bulabilirsin. CHP falan da bu "ulusal" dava karşısında ağzını açmaz, açamaz. Çünkü orada da egemen olan aynı zihniyet. Kürtlere karşı, Ermeni sorununa karşı CHP'yi de kuyruğuna takacağına güvenebilirsin, güvenecek neden var.
Ermenilere, Kürtlere böyle bağırıp çağırırken oluşturduğun bu örtüyü daha sonra ülkenin bütün sorunlarının tartışılmasının üstüne örtmek için de kullanabilirsin. Böyle meşrulaştırdığı yöntemi ileride çok daha geniş bir alanda kullanabilirsin.
"Tayyip Erdoğan bu konuda şunları söyledi! Var mı başka bir şey söyleyen?" Biri ağzını açacak olursa gene "vatan haini" örtüsü hazır. "Terörist" örtüsü hazır. Erdoğan gibi düşünmüyorsa "teröristtir", başka ne olabilir? Susturur atarsın içeri -adamlarına linç ettirmezsen. Tabii iş bu noktaya geldiğinde CHP'nin veya varsa benzerlerinin de söz söyleme imkanı ortadan kalkar - şimdi katkıda bulundukları süreç çok geçmeden o noktalara dayanacaktır. İşte Alman meclisinde kabul edilen yasa böyle yollardan Tayyip Erdoğan'ın işine yarayacak şekle sokulur.
Gelelim gene "Haçlılar"a. Bu hemen "üst-akıl" gibi nev-icat kavramlarla kucaklaşıyor. Bize karşı (Tayyip Erdoğan'a karşı ise "bize" karşı demektir) büyük bir plan var. Gizli ve sinsi bir plan bu. Haçlılarla başladı, ama o zamandan beri her türlü kılığa girerek devam ediyor. Örneğin bizi "Batılılaşma" diye bir çıkmaz yola sokmuşlar, aslımızı inkar ettirmişler. Sykes-Picot demişler, Sevres demişler. Bugün hala devam eden bir "yok etme" politikası.
Erdoğan Hitler'in iktidara gelme sürecini ne kadar inceledi, bilmiyorum, ama attığı adımlarda, kullandığı söylemde büyük bir uyum var. Toplumu korkutacak (aynı zamanda var olan sıkıntılarının sorumlusu olarak sunulacak) esrarengiz bir tehlike çok kullanışlı bir araçtır. Toplum, bu tehdidin kodlarını çözen ve düşmanın yaptıklarını hemen anlayan bir öndere daha çok güvenir, daha çok bağlanır. Hitler bunu "Yahudiler"le yapıyordu. Sion Protokolleri vb. Gizli ve hain bir düşman.
Erdoğan da bu "Haçlı" edebiyatıyla, "üst-akıl" edebiyatıyla aynı şeyi yapıyor. "Haçlı" deyince, evet, baş düşmanın Hristiyan dünya olduğunu anlıyoruz. Ama orada İsrail'in varlığını da görmezlikten gelemeyiz. Kimse merak etmesin, onlar da var. Ayrıca, biliyorsunuz, "Faiz Lobisi" gibi esrarengiz örgütler de eksik değil.
Yani, cephe tamam, pozisyonlar alınmış. Savaş aslında on birinci yüzyılda ("miladi") başlamış.
Yani, iş ciddi. Vaziyet vahim. Bununla başa çıkacak güçlü önder gerek. Yoksa mahvoluruz...
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025