Murat BELGE
NATO toplantısında Tayyip Erdoğan, Trump’la karşılaşmış. Sabah gazetesinde birinci sayfada, sonra da iç sayfada, aynı hikâyeyi iki kere okudum. Malûm, Trump Amerika’nın geleneksel müttefiklerinden pek hazzetmiyor. Putin’i, Kim’i pek takdir ediyor ama Avrupalılara ya da Kanada’ya bozuk çalıyor. Orada da kendini göstermiş.
Bir kere “Para verin” diye üstelerine yürümüş. Bunda haklı olabilir. Bütün dünya masrafları zengin amcamız Sam’e ödetmeye biraz fazla alışmış olabilir. Ama konuştuğu bu adamlar demokratik ülkelerin siyasi önderleri. Belki vakit kazanmak için “Meclis’e danışmalıyız” türünden cevaplar vermişler. Vakit kazanmak için; atlatmak için; gerekçeleri başka konu; ama söyledikleri doğru. Demokratik bir ülkede böyle işler halka, halkın meclisine danışmadan yapılmaz.
Bu noktada Tayyip Erdoğan hikâyeye giriyor. Trump, “Bunların hiçbirinde iş yok. Ne varsa sende var” anlamına gelen bir şeyle söylüyor. Herhalde “Çak” diyor. Yumruk tokuşturuyorlar. Sabah da göğsü kabararak bunu anlatıyor. Kendini tutmasa her sayfada bir daha yazacak.
Bu genel Türkiye tavrıdır. Bir “ecnebi” hakkımızda övücü bir şey söyledi mi, pek bir kıvanç duyarız. Koskoca Amerika’nın koskoca başkanı, bizim başkanımızı beğenmiş, gel de kıvanç duyma.
Gerçi iki gün sonra, Trump bu güzel havayı bozdu; Amerikalı misyoner konusunu gündeme getirip işin tadını kaçırdı. Ama neyse müktesebatta bu da var.
Gelgelelim, Trump’ın övgüsü üstüne şöyle yarım dakika düşününce, durumun kıvanç duyulacak bir durum olmadığını görebiliyoruz. Herkes konuyu meclisine danışma gereği duyarken bizim başkanımız böyle bir ihtiyaç duymuyorsa, bu, bizim ülkemiz hakkında ne söylemiş oluyor?
Ne söylediği besbelli. Bunun öyle kıvanç duyulacak bir şey olmadığı da besbelli.
Ama dünyanın her köşesinden çıkan irili ufaklı Trump’lar sayesinde “demokrat” olmak neredeyse suç haline geldi.
Bu Trump’la “kutlulaşma” olayı sonrasında bir de Cumhurbaşkanı Danışmanı’yla yapılan bir konuşma yayımlandı. Bu da aynı şeyi söylüyor. Türkiye’de bundan böyle kutuplaşma olmazmış çünkü zaten tek bir irade varmış! Bunun böyle olduğunu aslında hepimiz biliyoruz da anlaşılan verdiğimiz değer değişiyor. Danışman, topluma bir müjde verme edasıyla söylüyor bunu. “Haydi, haydi! İyisiniz gene!” falan derler ya, tam o tonda.
Evet, artık her işimiz böyle hızlı olacak. Arada belki kararname çıkarıp, üstüne onu geri alan kararnameler çıkarmak gibi tuhaf olaylar da olacak ama bunlar hep o tek iradeye bağlı olacağı için bizim herhangi bir endişeye kapılmamıza gerek kalmadı. Sessizce seyredeceğiz ve ses çıkarmak söz konusu olduğunda ağzımızdan hep aynı onaylama sesleri çıkacak. Hani o borsayla ilgili insanın kanını donduran karar çıkınca hiç öyle kanımız donmuş gibi yapmayacağız. “İyi oldu” diyeceğiz. Bir gün sonra geri alındığında “Daha iyi oldu” diyeceğiz. Belki iki gün sonra, geri alınan karar geri gelecek. O zaman da, “İşte şimdi en iyisi oldu” diyeceğiz. Dört ilke ama irade tek.
Osmanlı konusunda bakıyordum, birkaç gündür. Nesinin bu kadar çekici geldiğini anlamaya çalışıyordum. Fütuhatı mı nesi? “Bizim geçmişimiz ne kadar şanlıymış” diyerek mi bağrımıza basacağız?
Ama Cumhurbaşkanı yalnız şanlı fütuhat dönemlerini değil, pek şanlı işler olmayan Abdülmecid dönemini de seviyor. Hilafet mi hoşuna gidiyor? Yoksa yalnız Atatürk’ün bunları sevmemesi, sevmek için yeterli bir neden mi?
Şu son hikâyelere bakınca, “Ferman”la işleyen toplum modeli hepsinden daha çekici görünmüş olabilir diye düşünüyorum.
Aslında Osmanlı’da da karar mekanizmaları dışarıdan göründüğü kadar keyfi, onun kadar “tek-adam iradesi”ne bağlı değildi. Tarihin şu döneminde, otoriterlik konusunda padişahlığı da yaya bırakmış durumdayız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025