Murat BELGE
Şehir Tiyatrosu’ndaki olay patlak verdiğinden beri, Ahmet Altan’la birbirine çok yakın düşen yazılar yazdığımızı gördüm. Daha da epey yazacağımız anlaşılıyor. Ahmet ikinci yazısında kasaba duyarlılığından söz etmişti. Çok doğru. AKP’nin “mütedeyyin ahlâk” diye topluma empoze etmeye çalışacağı ahlâkın önemli bir kısmı aslında everensel “kasaba/taşra” ahlâkının ürettiği şeylerdir ve bunlar ezelden taşralı Türkiye toplumunun en yaygın değerleridir. Kırk yıl önce komünizm modayken gene kasabalı devrimciler, sözgelişi ODTÜ gibi bir yerde el ele gezenlere bunu yasaklıyor ve “bacı” kültürünü biçimlendiriyorlardı. Böyle yapmakla komünist bir ahlâk oluşturduklarından şüpheleri yoktu, ama yaptıkları, gerçekte, kasaba anlayışını “devrimcilik” kanalından büyük kente taşımaktı. Bundan sonra da benzer şeyler olacak, ama tabii bu koşullarda işin çapı çok daha fazla büyüyecek.
“Şehir Tiyatrosu” dedim ; yani İstanbul’da, mülkiyeti, işletmesi aslında Belediye’ye verilmiş olan (bunun resmî-hukukî ayrıntılarını bilmiyorum, ama sonunda tiyatro belediyenin malı) bir Tiyatro. Dünyada benzerlerine sık rastlanır mı, onu da çok iyi bilmiyorum. Bizim bağlamda bunu genel “batılılaşma/medenileşme” çabamızın bir parçası olduğu açık. Tiyatro bu hedefin olmazsa olmaz kurumlarından biri, dolayısıyla bizim de tiyatrolarımız olmalı, “kitleler” gidip seyretmeli. Ama halk arasında ne kuracak sermaye var, ne de “pahalı” bilet alacak para.
O halde, bu işi Belediye yapsın (hastane gerekince onu da Belediye’nin sırtına yükledikleri gibi). Kâr etmeyi düşünmeden bilet fiyatlarını düşük tutsun. İnsanlar tiyatro görsün. Peki, bu tiyatrolar ne oynasın? Örneğin, Cumhuriyet rejiminin uygulamalarını sosyalist bir perspektiften eleştiren oyunlar yazılabilir ve oynanabilir mi? Tabii, hayır. O kadar da değil. Ama, Ibsen bile oynayabilirler, daha ne olsun?
Tiyatronun sahnelenmesi gitgide pahalı bir iş haline geliyor. Bu gibi fonlamalar, desteklemeler her yerde gerekli ya da kaçınılmaz oluyor. İstanbul’da Şehir Tiyatrosu yıllarca çalıştı, tabii bir süre iyi iş de yaptı. Ankara’yı uzun zaman Devlet Tiyatrosu idare etti. Örneğin bir “Devlet Tiyatrosu oyunculuğu”nun oluştuğu bile söylenebilir : diksiyonuyla, mimiğiyle, her şeyiyle, adına uygun bir tarzdı bu. Zamanla çeşitli yerlerde Devlet Tiyatrosu şubeleri açıldı, ama özünde Ankaralı’ydı.
İstanbul’un şimdiki Belediye’si bildiğimiz kararı verince bildiğimiz tartışma başladı. Uzlaşma olur mu, nerede olur, bilemem. Yakın dönemde pek olumlu gelişmeler beklemiyorum. Olmasa daha iyi, diye düşünüyorum. Sahici bir “Belediye Tiyatrosu” ne olur, ne yapar, nasıl yapar, bunları gözlemleme fırsatı doğar.
Bu aslında çok özgün bir “senaryo” değil. Hele Türkiye için hiç değil. Herşeyibilen ve Herşeyekadir Devlet toplumun her yerinde egemenliğini sürdürecek kurumlar kurmuş ve halkı her türlü imkânı kullanarak kendi istediği kalıba göre eğitmeye girişmiş. Sonuç başarılı değil. Üstelik, o eğitimi reddeden halk ya da onun bir kesimi, şimdi siyasî iktidarı da eline geçirmiş.
Ele geçirenler, şimdiye kadara Devlet’in bu davranışını hep eleştirmişlerdir. Ama şimdi bakıyorlar, bütün o eleştirdikleri bürokratik-otokratik kurumlar kendi ellerinde. “Belediye’nin tiyatroyla ne işi var?” derken, bakıyorlar, olabilir... Bizim anlayışımıza uygun olduktan sonra, fena mı?
Bunu şahikası tabii Diyanet İşleri’dir. Kemalist Devlet onu kullandıkça, “Cinayet İşleri” deriz, yok sayarız. Beklenen mucize gerçekleşip Mütedeyyin Devlet işleri ele alınca, eh, o zaman iyi bir kurum, faydalı bir kurum olabilir. Niye olmasın?
Dediğim “senaryo” bu. Yapılması gereken, siyasî iktidarlara “araç” olsun diye kurulmuş kurumlarla temelden mücadele etmek, bunları, lağvetmek veya gerçekten özerkleştirmek, özgürleştirmek. Tepeden inme bir sultanın araçları olmaktan çıkarıp aşağıdan sürme demokratik kurumlar haline getirmek.
Var mısınız?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025