Murat BELGE
Son zamanlarsa bir kızışma eğilimi gösteren ve bildik “irrasyonel” zeminde yol alan “Atatürk” tartışmasına katıldığım birkaç yazı yazmıştım - Sonuncusu alfabe değişikliği üstüneydi. Dil konusunda bunu olumlu bulduğumu ama öbür girişimlerine hiç katılmadığımı söylemiştim; bu arada televizyonda aynı konu üstüne bir programı biraz da yarım kulak izliyordum. Bu “yarım kulak” nedeniyle belki de yanlış duyduğum bir iki cümle çalındı kulağıma. Konuşmacı, bu dil çalışmalarının bize “tarihimiz unutturacak” bir mahiyeti olmadığını ve bu arada “Hititçe” ve “Sümerce”yi kazandırdığını söylüyordu.
İşte, “hiç katılmıyorum” dediğim faslın bir örneği! Sümerce, elde bol malzeme bulunduğu için bayağı çok çalışılmış, ama herhangi bir dil ailesine bağlanamamış bir dildir. Hititçe’nin ise bir Hint-Avrupa dili olduğu kesinleşmiştir. Yani ikisinin de Türkçe ile herhangi bir ilişkisi yoktur, onun için bizim onları “kazanmamız” söz konusu değildir. Ama bunun uzun hikâyesi var.
Önce “Öz Türkçe” gelir. Osmanlıca’nın yapay bir dil olduğu aşağı yukarı Şemseddin Sami’den beri tartışılır, Türkçe’ye aykırılığının örnekleri verilirdi. Selanik’te Ziya Gökalp, Ömer Seyfeddin, Ali Canib önderliğinde yayımlanan “Genç Kalemler” dergisi “dilde özleşme”nin kampanyasını başlattı ve hararetli tartışmalara yol açtı. Bundan çok geçmeden Mehmet Emin’in “ilk” kabul edilen hece vezni şiiri yayımlaması da bundan kopuk bir girişim değildir.
Ancak “Genç Kalemler” çok radikal bir program önermiyordu. Bir “sadeleştirme”ydi önerdiği. Kelimelerin “ırki” kökeniyle uğraşmıyordu: “terkib almayalım”, “dilbilgisi kuralı almayalım” v,b, Atatürk “Dil Devrimi”nde bunları solladı geçti. Bunu topluma beyan etmek üzere kullandığı, İsveç veliahtının ziyarete gelmesinin hazırladığı fırsatta söylediği sözler, “… yerlerini berkiten uluslarımız, ataç özlüklerinin tüm ıssıları olarak baysak, önürme, uygunluk kıldacıları olmuş bulunuyorlar…” gibi söylemler zihninde nasıl bir Türkçe tasarladığını ortaya koyuyor.
“Tarama Sözlüğü” yapıldı, eski metinler taranarak unutulmuş “Türk kökenli” kelimeler bulundu. “Derleme Sözlüğü” yapılarak Anadolu’da yerel Türkçe kelimeler bulundu (arada, örneğin “Nisan” için “Abrıl” gibi “Türkçeler” de vardı. Bunlar da yetmediği ya da benimsenmediği için çok sayıda “yeni” kelime türetildi; “yaşam”, “sözcük”, “olanak”, belit”, “gereksinme” gibi. Ama bunlar, “gerçek gereksinmeye umar” olmaya yetmedi. Ünlü gazete yazarları makalelerini bildikleri dilde yazıyor, sonra yeni sözlükleri ellerine alıyor, “eski” kelimelerin üstünü çizip yenisini yazıyorlardı. Uzatmayayım: bir süre sonra Atatürk kendisi de durumdan rahatsız olmaya başladı.
Onun yardımına yetiştiğini söyleyebileceğimiz eksantrik bir Avusturyalı var: Kvergitch. Bu adam, aslında bütün dillerin Türkçe’den yayıldığını söyleyerek “Güneş-Dil Teorisi”nin temelini attı. Biraz kısa kesiyorum. Aslında Dil Kurultayı’na benzer tezlerle katılan başka dil “bilginleri” de vardı ve asıl vurguladıkları Kızılderili dillerinin kökeninde Türkçe’nin olduğuydu. Ama sonuçta “bütün diller” genellemesinin kapısı açılmıştı ve biz bu kapıdan içeri geçmekte gecikmedik.
Yukarıda değindiğim “Hititçe ve Sümerce’yi kazanmak” bu bağlam içinde ortaya çıkıyor. “Türk Tarihinin Ana Hatları” kitabı bu “bilimsel keşif” üstüne yazdırıldı (sonradan Türk Tarih Kurumu’nun belli başlı üyeleri olacak bir ekibe). Konfüçyüs’in, Buddha’nın v.b. Türk asıllı olduğu iddia edildi. İlkokula gittiğimizde hepimizin gördüğü “Göçler Haritası” yapıldı (nedense en az Kızılderililer’in adı anıldı).
Genel durum böyle olunca “dilde özleşme” önemini kaybediyordu. Bütün dillerin kökeni Türkçe olduktan sonra temizlenecek bir “yabancı” kalmıyor. Dolayısıyla her kelimeyi rahat rahat söyleyebiliriz.
“Öz Türkçe” akımı olsun, “Güneş-Dil Teorisi” olsun, ikisinde de “ırkçılık” vardır—bu iki yaklaşım birçok bakımdan birbirinin karşıtı gibi dursa da, temelde böyle bir ortaklık vardır. Birincide belki daha açık: ırkımızın Orta Asya’da konuştuğu dilden başkasının kelimelerini, izlerini dilimizden temizliyoruz. “Öz Türkçe” ya da “Arı Türkçe”... Yani “arınıyoruz”. Bunu Yunanistan bir şekilde Homeros Yunanca’sına dönerek yapmaya çalıştı. Ta Albaylar döneminde kavga devam ediyordu. Artık bitti. Onlar da “katharavusa” demiş, yani “arınma”yı öne çıkarmıştı. Benzer hareketler Almanya ve Macaristan’da da görüldü. Bunlar hep bu “ulusallık konusuyla sorunlu toplumlar—ama bir tek biz değiliz. Bir de şunu gözden kaçırmamakta yarar var: “fütuhat” denen şeye aşırı meraklı bu toplumda Atatürk “Cihanı fethettik” demiyor, “medeniyet getirdik” diyordu (ama bu da bir ırkçı üstünlük hevesini ortadan kaldırmıyor).
Dilde sadeleşme, evet, gerekliydi. Ama kararında. Atatürk kendisi başlangıçta kararını kaçırmıç, ama sonra “Bu iş böyle olmuyor” demiş, frene basmıştı. İlginç ve tuhaf: onun çizdiği sınırların dışına çıkmamayı temel görev bilen Atatürkçüler konu buraya gelince “söz dinlememeye” karar verdiler. Örneğin Nurullah Ataç. Ataç bir Kemalist’tir. Atatürk’ün ağzından çıkan her sözü ciddiye almaya hazırdır. Ama Güneş-Dil Teorisi’nin ilettiği yarı örtük mesajı almamak ve anlamamakta direndi. İşi başlatan Atatürk’tür diyebiliriz sanıyorum; ama en çok emek veren ve dolayısıyla sürecin gidişatını biçimlendiren Ataç oldu. Aynı zamanda Ataç Güneş-Dil Teorisi hakkında da (benim bildiğim) olumlu ya da olumsuz bir şey söylemedi. Benimsemediği bellidir. Yunanca ve Latince’ye özel bir saygısı vardı ve Arapça ile Farsça’nın sınırlarını çizdiği medeniyet dairesinden çıkıp Yunanca-Latince dünyasına geçmek istiyordu.
Bu hikâyeyi bir şekilde sona erdirenler bir başka kumaştan dikilmiş üniforma giyen Kemalistler oldu: 12 Eylül generalleri. Bu zamana kadar bu işi “sol” benimsediği için olabilir, bu “Öz Türkçe” akımından hoşlanmıyorlardı. Ve onlar da Atatürk’ün miras hakkına müdahale edip (hemen hemen her hukuk ihlalini ilkin onlar yapmıştır—ama bunu yapmanın meraklısı çok) Dil ve Tarih Kurumları’nı çalışamaz hale getirdiler. O zamandan beri dili özleştirme çabaları enerjisini kaybetti.
Bütün bu işler olurken dili konuşanlar ne yaptı? Açıktan ses çıkarmadılar. Geleneksel rolü benimseyip dalga geçtiler. Dili yabancı kelimeden arıtmanın ulusal görev olduğu dönemde “hostes” yerine “gök konuksal avrat” ya da “imambayıldı” için “içi geçmiş dinsel kişi” gibi buluşlar yaptılar. Bütün dillerin Türkçe’den geldiği Güneş-Di zamanında ise Amazon’un “Amma Uzun”dan, Niyagara’nın “Ne Yaygara”dan geldiğini tesbit ettiler. Benim en sevdiğim “telefon”: yeni icat olduğunda on kuruşluk jöton kullanılıyormuş; ama tabii Türkiye’de doğru çalışmadığı için on kuruş kayboluyor, yani “telef” oluyormuş.
Halkımız böyle eğlenirken, bir rivayete göre biri “elektrik”in Türkçe olduğunu kanıtlamış. “Bol” anlamında “elek” ve “ışık” anlamında “aytırak”tan geliyormuş) sanki “elektrik” “bol ışık” demekmiş gibi). Bu şaka değil, ödül almış bu tezle.
Hangisi daha komik?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025