Mustafa Karaalioğlu
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü’ndeki performansı ve sonrasında yayınlanan o yürüyüş sırasındaki görüntüleri siyasette nispeten sakin gitmekte olan yaz tartışmalarına malzeme olmaya devam ediyor. Gayet tabii bir genel başkanın yaptığı hareketler her zaman tartışma ve polemik konusu olmaya namzettir. Atletli resimleri de buna dahil…
***
Ne var ki bunu siyasal tartışmanın merkezine çekmek için illa da en sert ifadeleri kullanmak gerekmez.
Bazen bir ironik cümle bazen de bir espri yeterli olabilir. Gelin görün ki siyaset artık ironi ve mizahla alakadar olmuyor. Cumhurbaşkanı mealen, ‘bu hareketlerin senin hanene kâr yazılmasına müsaade etmem’ tavrıyla yaklaşınca, ana muhalefet lideri de ‘demek ki burada üzerinde konuşmaya bir malzeme var’ tavrına yapıştı. Böylelikle, atlet hak ettiğinden daha kıymetli bir sembol oluverdi…
En son MHP lideri Bahçeli de bir soru üzerine tartışmaya katıldığı için tablo tamamlanmış oldu. Bahçeli, siyasetin atlet seviyesine indirilmesinden şekvacı…
Mevzu siyasetin seviyesine geldiğine göre, oradan bir atletle çıkılmaması iyi olur. Zira, bu bahiste söylenecek çok şey vardır. Uzun süreden beri siyasal tartışmalar ürkütücü bir boyutta seyrediyor ve öyle bir noktaya gelindi ki ülkenin gerçek sorunlarından daha büyük sorunu siyasal tanımlamalar oldu. Hem iktidar hem de muhalefet kanadının Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu sorunları anlatırken kullandığı dil, kavramlar ve analizler felaket tellallığından başka anlam taşımıyor. Buna, siyaset seviyesinden şikayetçi olan Bahçeli de dahildir. Tabii ki sorumlu sadece Bahçeli değildir.
Ülkenin karşı karşıya bulunduğu tehditlerin tarifinden, içeride ve dışarıdaki düşmanların güçlerine dair esrarengiz tanımlara kadar her cümle bırakın umut vermeyi, zımmen tası tarağı toplamayı tavsiye ediyor.
Siyasetin dilindeki tehlike ve tehdit tarifleri, Türkiye’nin sahip olduğu güç ve potansiyelle çelişiyor. Daha geriye gitmeyelim, 15 yıl öncesiyle kıyaslama bile çelişkiyi anlatmaya yeter. Bütün makro ekonomik göstergeleri dört ya da beş kat büyümüş, uluslararası alanda görünürlüğü onlarca kat artmış, nüfusu giderek büyümekte olan, siyasal istikrarı temin edilmiş, ilaveten yakın bölgesindeki askeri operasyon kapasitesi ortaya çıkmış bir ülkeden söz ediyoruz…
Bu mantıkla bakarsak, bu haliyle bölünmek üzere olduğu iddia edilen ülkenin, bugüne kalmadan 15 yıl önce bölünüp parçalanması, dış güçler tarafından taksim edilmesi ve ne kadar dost görünümlü ülke varsa hepsine pay edilmesi gerekirdi.
***
Bütün ülkelerin irili ufaklı sorunları vardır. Türkiye de iyi yönetilmediği takdirde böyle sorunlara muhataptır. 15 Temmuz darbe girişimi ile FETÖ, PKK ve IŞİD gibi terör örgütlerinin yarattığı tehditler elbette ciddidir ve ciddiye de alınmak zorundadır. Ama tehlikeleri iyi yönetmek demek, dört bir koldan tehlikeleri anons etmek değildir. Bazen tansiyon o kadar yükseliyor ki dışarıda, Türkiye’den hazzetmeyen ve hatta düşmanlık yapan unsurlara iş kalmıyor!
Siyasetin dili ve üslubunun her şeyden evvel bu hakikati ıskalamaması gerekir. Atletten, gömlekten daha önemlisi, ülkenin potansiyeline saygı göstermektir. Siyasetçinin, bu ülkenin başına her an bir şey gelebilir görüntüsünü dağıtmak gibi bir vazifesi vardır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025