Mustafa Karaalioğlu
Gara’da şehit olan 13 rehine ve 3 askerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Yaşananların nasıl acı verici olduğunu anlayabilmemiz mümkün değildir. Senelerce evlatlarını bekledikten sonra cenazelerini alabilen ailelerin ne düşündüğünü ve bununla nasıl başa çıkacaklarını tasavvur edemiyorum. Allah annelere, babalara, eşlere, çocuklara sabır versin.
Böyle olmamalıydı, olmayabilirdi ve o insanlar ailelerine sağ salim kavuşturulabilirdi ama ne yazık ki rehine olaylarında olabilecek en kötü şey oldu ve katledildiler. Operasyonun başarısız olması, planlama veya tatbikat veyahut da ikisinin birden istenen neticeyi vermemesi bir eleştiri konusudur ve eleştirilmelidir ama PKK terör örgütünün vahşetinin hiçbir insani sınır tanımadığının altını çizerek başlamalıyız. Çağdışı ve kanlı örgütün sergilediği bu vahşet asla unutulmamalıdır. Bu olay PKK’yı terör örgütü olarak tanıyan ABD ve AB ülkelerine iyi anlatılmalı ve bu örgütü hala terör listesine almayan Rusya’ya da hatırlatılmalıdır. Şimdiden sonra bir yandan diplomatik mesaiye ağırlık verilmesi şarttır. Küçük ya da büyük alınabilecek her sonuç Türkiye’nin lehinedir.
Öte yandan, ülkede bütün kesimlerin aynı hassasiyetle PKK terörünü lanetlemesi ve mahkum etmesi son derece değerlidir. İktidar kanadında operasyonun acı neticesine bağlı olarak suçu muhalefet üzerine yıkmak adına bu ortak duyguyu dağıtan propaganda girişimleri var ama ortaya çıkan bilgilerden sonra bunun da anlamı ve faydası kalmadı.
Öfke ne kadar olayın gerçeğinden uzaklaşıp içeri yönelirse durum o kadar kötü demektir. Bu açıdan, iktidarın Gara sınavı hiç iyi görünmüyor ve gayet tabii ki tablo Türkiye açısından da iyi değildir. Baştan beri iktidar adına yapılan açıklamalar ise durumu iyileştirmiyor. Gara olayı sıradışı bir vak’adır ve geçiştirilmek şöyle dursun, muhakkak surette bütün yönleriyle araştırılmayı hak etmektedir. Büyük bir operasyon tecrübesi olan ülkenin nasıl olup da böyle acı sonuçla karşılaştığını ortaya çıkarmak; hem kamuoyunun hakkıdır, hem de bundan sonraki muhtemel operasyonların kapasitesini artırmak için zaruridir. İktidar siyaseten bunu geçiştirmek isteyebilir ve öyle de görünüyor ama tavsiye edilecek bir yol değildir.
Açıklık, bilgilendirme, yanlışı ve eksiği bulup çıkarmak geçiştirmekten çok daha iyidir. Bu da bir tecrübedir…
En başta da meseleyi “safınızı belli edin” meydan okumasından çıkarmak gerekiyor. Bu ve benzeri olaylarda kimse başka safta olmadı, olamaz da… Herkesin farklı görüşü olabilir ve olmalıdır da. Operasyonu ve arkasındaki siyasi veya bürokratik kararları sorgulamak herkesin hakkıdır; çünkü ülkenin güvenliği ve insanlarımızın hayatı için kaygılanmak sadece iktidarın değil sokaktaki insanın da hassasiyeti ve mesuliyetidir. Ne kadar sorgulanırsa ne kadar hesap sorulursa güvenlik politikalarının kalitesi o kadar artar. Zannedilenin aksine, sorgulama; askerin, polisin kafasını karıştırmaz ve terörle mücadele için hayatlarını feda etmeyi göze alan güvenlik güçlerine desteği ve morali artırır. Gerçeğin ortaya çıkması, her soruya cevap verilmesi komplo teorilerini bitirir ki Türkiye’nin buna ihtiyacı vardır.
Bu vesileyle, yaşadığımız elim vakadan sonra, terörle mücadele üzerinden çatışma, sataşma, pay ve rol kapma döneminin bitişi olsun. Hem acı yaşayıp hem de yanlış tartışmalarla acıyı büyütme devri kapansın.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025