Namık ÇINAR
Başbakan nasıl da yan çizmeye başladı gene, farkında mısınız?
Küçük rütbelilerin darbe girişimlerinden sorumlu olmayabilecekleri ihtimâlinden kaynaklanan bir adalet duygusuyla filan değil, iş orgeneralleri yargılamaya gelince bunların ayaklarının bağı çözülüyor da ondan.
Göreve gönderecek personel bulamıyorlarmış.
Desenize, kırk bini subay, doksan beş bini astsubay, yedi yüz bin kişilik ordu personel sıkıntısı çekiyor!
Üstelik bu devasa yapı, sorun teşkil edecek derecede güç kaybına uğradığına göre, içerideki bu bir avuç darbeci eğer en gözbebekleri ise, vah o zaman benim güzel yurduma!
Siz birkaç yüz personelle bile bu durumlara düşüyorsanız, yarın öbür gün bu hantal orduyu, tıpkı İngiltere veya Almanya’daki gibi yüz- iki yüz binlere nasıl indireceksiniz?
Hoş, zaten böyle bir hedefinizin olmadığı gün gibi ortada ya, biz de ciddi ciddi kendi kendimize gelin- güvey olup duruyoruz.
Bana sorarsanız, kimsenin reform meform falan yapacağı yok.
Kaldı ki toplumsal bir istek de yok. Başlangıçta bu düzenin değişmesini isteyen yüzde elli, elde ettiği sadaka kültürünün üstüne yatarak onunla yetinmişe benziyor.
CHP’nin başı çektiği diğer toplumsal dilim içinse, elle gelen düğün- bayram!
Onlar ki, “generaller hapse atıldı, ordu zayıfladı” diye şimdi kıyamet koparırlarken, 27 Mayıs’ta iki yüz elli paşanın iki yüz otuz beşi, binbaşı yarbay albayların da en az beş bini bir gecede emekli edilirlerken, alkış tutup “devrim... devrim” diye yırtınıp durmamışlar mıydı?
Onun için, her şey bir oyun bu bizim şarkta; her şey yalan dolan.
Yugoslavya’da Boşnak’ken, Türkiye’de Sırp olmak
Bir de üstüne üstlük, kadın bir milletvekili çıkıp parlamentoda “Türklerle Kürtlerin eşit olamayacağını” şöyle gerine gerine haykırınca, sorunlarımızı altına itelemekle ömür tükettiğimiz süpürge yüzü görmemiş şu bizim partal halının tozları, her yeri gök duman ederek havalanmasın mı bir kez daha!
Çanak çömlek patladı ya, iyi oldu gene de. CHP’nin ve diğer ulusalcı unsurların faşist bir damardan gelerek beslendikleri yeniden görülür belki böylece.
Ayrıca, sonradan yarım ağızla da olsa düzeltmeye ve kurtarılmaya çalışıldığı gibi, o öyle dil sürçmesi filan değil, enikonu tasarlanmış bir dışavurumdu.
Nitekim, sıcağı sıcağına basın toplantısı da düzenleyen o milletvekili, “Türkiye’nin Yugoslavya gibi olmasını istemediğini” söylerken, tıpkı bir Sırp gibi düşünüyor; orada köken itibariyle Boşnak’ken, burada âdetâ Sırp olma sırasının kendisinde olduğunu ilân ediyordu.
Hâttâ daha da ileri giderek, yakalandığında “beni ödüllendirmeniz gerekirdi” diyen Radovan Karadziç’inki gibi bir pişkinlikle, hepimizden özür bile bekliyordu.
Kılıçdaroğlu ise, kendi sonunu da getirecek bir aymazlıkla, faturayı gerçeği arayan basına çıkarıyordu.
Ne ki, bu ülkede sorunları saptıran ya da geçiştiren bir tek o değil ki! Buralarda herkesin huyu böyle.
Donanma komutanı, kendisine komplo kuranlara dikkat kesileceği yerde, istifasına sebep olanlara âdetâ toz kondurmuyor.
Deniz Baykal, kendi partisinin tuzağına gelerek mantara basmış olabileceğine ihtimâl dahi vermeyip, başka telden çalmayı seçiyor.
Binalarına bomba atabilecek odaklara itibar etmeyen Cumhuriyet gazetesi, gençken ilerici sanarak müptelası olduğum o senelerime şimdi yanmama yol açıyor.
Başbuğ da, toprak altından fışkıran silah ve mühimmatı önemsizleştirme gayretine girerek, olayların önünde bir sis perdesi tesis etmeye çalışıyor.
Bir orgeneralle bir astsubayın yan yana gelmeleri rüyada bile zorken, Genelkurmay BaşkanıBüyükanıt “tanırım, iyi çocuktur” diyerek, suç çetesine canıgönülden kefil oluyor.
Darbelerde çile çektiklerini anlatmaya pek bayılan sözüm ona solcular, lâfazanlık bitip iş başa düşünce aslında birer postal yalayıcı oldukları gerçeğini örtemeyerek, kimi generallerin darbe plânı yapmış olabileceklerinin düşünülmesine bile tahammül edemiyorlar.
Başbakan Erdoğan’sa 27 Nisan Muhtırası’nı yok farz ederek, o gün oldu mu takvimleri parçalayası geliyor.
Sizi gidi...
Bütün bunlarla ve daha bir sürü şeyle, meselelerin çözülüp işlerin yoluna girmesinin sanki istenmediği ortaya konuyor. Devletin tüm pisliklerden arınıp çağdaş bir mekanizma olarak toplumun sadece hizmetkârlığına memur edilmesi, egemenlerin asla arzu etmedikleri bir şeymiş gibi duruyor.
Şu Balyoz Davası süreci boyunca, bu ülkenin on yıllardır kamburu olan darbe suçu olgusuna zerre kadar kulak asmayıp, kameraların ve herkesin gözleri önünde ayakkabılarını pervasızca Mehmetçiklere sildiren bir generalin niçin bırakılmadığıyla ilgilenerek, sadece ve sadece bunun mücadelesini verdiler.
Ayıptır, günahtır, zulümdür.
Hiç utanma da mı kalmadı kimsede?
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kendi ayak izlerini görmek, boşuna heveslenmektir
11.05.2022 - Emperyalizm
24.03.2022 - Hoparlörden ezan ve linç
6.02.2016 - Bugün için artık yapacak tek şey var
30.05.2016 - Darbe plânları yasal mevzuata uygundur!
24.05.2016 - Liberalizm, demokrasinin öteki adıdır!
13.05.2016 - Ne durumdayız?
10.05.2016 - Kut’ül Amare kahramanı (!) aslanlar aslanı Engin Ardıç
8.02.2016 - Kut’ül Amare yahut en son yoksul kandırma numarası
3.02.2016 - Demokrasi mi, askerî veya dinî faşizm mi?
29.04.2016
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Ali Denizci
bence siz kendinizi Hakkari, Diyarbakır veya Kandile atmayi birakin duygularınıza dahi bakmayin, gazetede stardan da cagirdiklarinizla soyle birkac kisi biraraya gelin gerekli sonucu cikarin... ben gelecek yilki hocali mitinginde sn.esayan sizi de gorursem sasirmam... cidden sasirmam...