Namık ÇINAR

Namık ÇINAR
Namık ÇINAR
Haberdar Tüm Yazıları
Türkiye böyle yönetilmeyi hak etmiyor
25.10.2013
2157

 Günlük köşe yazmanın da okumanın da handikabı, âdetâ idrarını kesik kesik yapan prostat hastasına benzemekte yatıyor.

Güncel olandan kafayı kaldırıp da genel gidişatı kerteriz almadan değerlendirmeler yaparsanız, kekemelerin düzenlediği bir sempozyumda avara kasnak bir anlama çabasında yitip gitmeniz işten bile sayılmaz.

Ben parçayı, bütünün içine koyarak anlamaya ve anlatmaya çalışanlardanım. Beni ilgilendiren, bütün bu olup bitenlerle nereye doğru gidildiğidir.

O yüzden de diyorum ki, grup toplantıları adı altında millete seslendiği salı hutbeleriyle önce Meclis’i, icra organının yerine MİT’i kaydırarak şimdi de Bakanlar Kurulu’nu iptal eden Erdoğan’ın, sistemin kromozomlarıyla içten içe oynadığı bu modeli, asla ve kat’a bizi demokrasiye götürmez!

Çünkü o, meşruiyet kaynağı olarak Allah’a ve halka sıkça atıf yaparak, hesap verilebilirlik bakımından sadece bu ikisini tanıdığını vurgulamakla beraber; bir yandan da demokrasinin olanaklarını kullanmak suretiyle vahyin lehine sonuçlar doğuracak şekilde demokrasinin insan yapısı kurumlarını tek tek köreltmekle de haşır neşirdir.

Yeryüzü ürünü demokratik bir meşruiyetle, Allah vahyinin meşruiyeti aynı anda birarada olamayacakları hâlde, bugün birlikte var olabilirlermiş gibi görünen bir süreç yaşanıyorsa, baklanın ağızdan çıkarılacağı safhaya henüz gelinmediği içindir.

Sadece bu mu?


Türkiye
 giderek merkezileşiyor, devletleşiyor ve her geçen gün Batı’dan biraz daha kopuyor.

Müttefiki olduğumuz ülkelerle sorunlar arttıkça, “demek ki doğru yoldayız, zira bağımsızlaşıyoruz” diyorlar.

Ülkenin uygar dünyayla ilişkilerinden koparılmasını, Batı demokrasisinden farklı bir paradigmanın inşası için belli ki elzem görüyorlar.

İçerinin kutuplaşması nasıl din üzerinden yapıldıysa, dışarısıyla ilişkilerde de ölçüt olarak gene İslâmiyet kullanılıyor.

Baksanıza, Kosova’yı bile Rabia sancağı altında toplama gayretleriyle coşturmaya kalkıyor.

Oysa bu din kökenli siyasal imgeler, Avrupa ortalarına kadar sokulmuş fütuhatçı Osmanlı’yı ancak yüzlerce yılda püskürtebilmiş Batı hafızasını tetiklemekten başka bir işe yaramaz. Böylesi aymazlık ve davranış bozukluklarının, arı kovanına çomak sokmak gibi sonuçları olur sadece.


Erdoğan
 ülkeyi içeride polisle, dışarıda da MİT’le yönetmeye çalışıyor.

Bakanları giderek, onun belirlediği rutini yürüten teknokratlara dönüşüyorlar.

Milletvekillerini ise, diktiği minarelere kılıf uyduracak robotik aparatlara çevirmiş.

Siz istediğiniz kadar Başkan yapmadığınızı sanadurun, o bunu de facto olarak çoktan hâlletmiş görünüyor.

Bu hâliyle Türkiye’yi, Cevat Fehmi Başkut’un Buzlar Çözülmeden’indeki kaymakam gibi yönetiyor.

Kimseyi dinlediği falan da yok.

Danışmanları danışacağı değil; ağzına geleni söylediği için, ha bire detone olduğu yerleri gizlemeye didinen vokalistler niyetine şakıyorlar.

Yandaş olan yazarları da pek farklı değil.

Eleştirerek zihin açacakları yerde, arkası sıra seğirterek yapıp ettiklerine mantıki gerekçeler uydurmak üzere atmadıkları parende kalmadığı için her geçen gün biraz daha gülünçleşiyor ve eğer bir vakitler var idiyse bile, artık o saygınlıklarını da giderek yitiriyorlar.

Bütün bunların başlıca sebebi, bir atımlık barut gibi birikimlerle ilkin hepimizi heyecanlandıran, ama bir zaman sonra iç dinamiklerimiz sürdürmeye yetmedi diye tekrar sönen demokrasi heveslerimizin yerini, kendi yapıp kendi taptığımız hükümdarların almasıdır.

Çaresi ise, her ne olursa olsun, onlardan kurtulmaktır.



[email protected]

twitter@cinarnamik

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar