Namık ÇINAR
Doğulu olmak demek, ister Müslüman olsunlar ister Ortodoks Hıristiyan, bu kapsama giren toplumlar 18. yy. sonu itibariyle bir yanardağ gibi patlayan Fransız Sosyal Devrimi ile onu izleyen İngiliz Sanayi Devrimini nasıl ıskaladılarsa; bu olguların günümüz süreçleri bakımından siyasal alandaki izdüşümleri olan Demokrasiyi de aynı şekilde ıskalamaları demektir.
Lordun malikânesinde “emeğe dayalı kölelik” ya da “toprağa zorla bağlı bir serflik” yahut da “pazar için üretim yapan özgür köylülük” hâllerinden en beterlerini yaşamış bulunan bu doğu toplumlarının tarımsal çıkmazını kavramadan, bugünkü yaşananları anlamak da mümkün değildir.
Batı’nın, günü gelince tasfiye edeceği, halkı küçümseyen bir aristokrasisi vardı; ama Doğu’da böyle bir sınıf yerine, öykündüğü değişime Dolmabahçe’ye yeni saray yaptırmakla başlanacağını sanan ve buna gelinene kadar tahtında yüzyıllarca tıpkı bir köy ağası gibi bağdaş kurarak oturmuş sultanın kapısında, “kul olmak”tan ve zenginleşebilmek için de fırsatını bulunca kamu mülkünü “çalmak”tan öteye gidememiş bir sivil- asker bürokrasisi sözkonusuydu.
Bizde bürokrasinin halkı neden küçümsediğinin kökenlerine inilebilseydi, Batı’dakinin yerine ikame edilmiş yalancı bir aristokratlığa dayandığı görülürdü.
Hiçbir şey tabiatına uygun ve usulü dairesinde yaşanmamıştır.
Havaleli el arabalarında sokak sokak gezinerek bağırış çağırış satılan renk renk plastik kovaların, leğenlerin ve çamaşır mandallarının kimyasal plastiğini biz bulmadık ama çağdaşmış gibi görünen ilknaylon devleti biz kurduk.
O yüzden, kafası karmakarışık olmuş toplum, taşları yerine koymada hep biraz şaşıracaktır.
Bence bugün Erdoğan, bu toplumun tam randımanlı check-up değerlerine pek de aykırı düşmeyen bir simgedir.
Toplumun büyük gövdesiyle yakışmışlar ve örtüşmüşlerdir.
Zoraki bir Cumhuriyet dönemi, bu kesimler bakımından gerçekten de “reklam arası” bir mahiyette idiyse; “nerede kalmıştık” özlemlerinin Erdoğan’la yeniden yürürlük kazanması kadar doğal bir şey olamaz.
Ne ki bu istek demokrasiye dayanmamakta, meselâ özellikle sandığı sadece işlerine geldiği maksatlar ölçüsünde kullanmaktadırlar.
Zaten anlattığımız nedenlerle de demokrasi buralarda olsa olsa gülünç bir oyundur.
Zoraki Cumhuriyetçilerle, takiyeci dincilerin iyice kutuplaşma kavgasından bir demokrasi doğar mı?
Pek sanmıyorum.
Demokrasi doğacaksa, ancak bedeli ödenince doğacaktır.
Önümüzdeki seçimler, AKP’deki son dönem yalpalamaların yüzü suyu hürmetine yön değiştirse ne olur, değiştirmese ne olur?
Seksen senedir yönetildiğimiz, sosyoekonomik temellerle örtüşmeyen değerlere geri dönmek bize ne kazandıracaktır ki?
Küresel demokrasi, bir ara tüm İslâm dünyasına rol model olacağını umduğu Türkiye’nin, Erdoğan’ı test ettikçe, onlardan farklı olmadığını anlamış; Ortadoğu ülkelerinin ancak darbeci ordularla ve oligarşik bir sınıfla kontrol altında tutulabileceğine kanaat getirerek, Irak’ta yaptığı gibi fincancı katırlarını ürküttüğüne bin pişman, Mısır’daki General Sisi’yi, Suriye’deki eli kanlı Esed’i ehveni şer düzeyde de olsa yeniden tanımaya başlamıştır.
Uygar dünyanın, şimdiye kadar kullanmayıp varlığından bağımsız olarak hep bir koz niyetine el altında tuttuğu “Ermeni Soykırımı” meselesini bu safhada devreye sokmasını da, özellikle AB adaylığımızı biraz daha soğutmak istemeleri çerçevesinde anlamak gerekir.
Batı’dan kopmak isteyen Erdoğan içinse bu, canına minnet bir zokadır.
Çöl bedevilerinin ve Asya toplumlarının despot liderleriyle yan yana geldiğinde bir hısıma kavuşmuş gibi çehresini mutluluk kaplamakta, kendini onlarla daha iyi hissettiği yüzünden okunmaktadır.
Türk milleti genel olarak bu gidişe razı ise, önümüzdeki seçimin konjonktürün cilvesiyle bu sefer öyle değil de biraz böyle olması neye yarar?
Ben bakıyorum da, dört başı mamur çağdaş yaşam isteklisi bir toplumsal atardamar görmüyorum.
Olmayan bir şey o sandıktan nasıl çıkacak ki?
twitter@cinarnamik
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kendi ayak izlerini görmek, boşuna heveslenmektir
11.05.2022 - Emperyalizm
24.03.2022 - Hoparlörden ezan ve linç
6.02.2016 - Bugün için artık yapacak tek şey var
30.05.2016 - Darbe plânları yasal mevzuata uygundur!
24.05.2016 - Liberalizm, demokrasinin öteki adıdır!
13.05.2016 - Ne durumdayız?
10.05.2016 - Kut’ül Amare kahramanı (!) aslanlar aslanı Engin Ardıç
8.02.2016 - Kut’ül Amare yahut en son yoksul kandırma numarası
3.02.2016 - Demokrasi mi, askerî veya dinî faşizm mi?
29.04.2016
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları







































































basri özbilen
Çok mutlu, Çok umutlu, Çok gururluyum… Barış gelecek ya, Çocuklarımız ölmeyecek ya, ElhamdulillahirRabbilalemin. kaleminize yüreğinize sağlık...inşallahu teala... ülkemiz tüm islam coğrafyasının lokomotifi olacaktır... ve dik duruşlu yiğit imanlı politikacılarımız da liderlik ruhuyla öncü olacaklardır Allahın inayetiyle...