Nejat ERDİM
Barzani’nin Diyarbakır ziyareti arkasında birçok soru işareti bırakarak nihayetlendi.
Kuşku yok ki, Erdoğan, Barzani buluşmasının hem Türk tarafında ve hem de Kürt tarafında çok farklı yansımaları oldu.
Statükonun değirmenine su taşıyan ulusalcı ve milliyetçi taraf Türk tarafında ciddi reaksyonel tepki gösterirken, Kürt tarafında PKK, KCK ve BDP’nin her ne kadar sonradan yoğunluğu düşse de ciddi tepki gösterdiklerini biliyoruz.
Ama iki taraf için de gerekçeler farklı olsa da “kırmızıçizgi ihlali” diyebiliriz.
Türk tarafındaki rahatsızlığın gerekçesi malum; Türkiye’nin terörle mücadele savaşında hep karşı tarafta yer alan Barzani’inin böylesi kıymete bindirilmesi ve hem de Kürt siyaseti ve Kürtler için büyük anlam ifade eden Diyarbakır’da gerçekleşmiş olması.
Kürtler ise; Barzan’in barış sürecinin en hassas döneminin yaşandığı böylesi bir dönemde ve ayrıca yaklaşan yerel seçimlerde bölgede giderek kan kaybeden AKP’ye adeta omuz verme anlamı taşıyan bu ziyaretten rahatsız oldular.
Öte yandan, Barzani ve PYD arasındaki gerilimden Ankara’nın eksenine giren Kürdistan yönetimini bu tutumundan da rahatsız olduklarını açıkça dile getirdiler.
Kuşku yok ki, bu ziyaretin en önemli gerekçesi, önümüzdeki ay Erbil ve Ankara arasında imzalanacak petrol ve doğal gaz boru hattı olsa da kanımca en birincil gerekçe değil.
Zira öyle olsaydı, bu ziyaret Diyarbakır yerine değil de Ankara veya İstanbul’a da gerçekleştirilebilirdi; kaldı ki ziyaretin Barzaniden sonra ikinci ve en ciddi konuğu olan Dünyaca ünlü Kürt sanatçı Şivan Perwer’in 37 yıllık vatan hasretini bu gezi ile sonlandırması bu anlamda spekülasyona açık görünüyor.
Anlaşılan o ki, iktidar partisi açısından bu ziyaretin en önemli gerekçelerinden biri, Roboski ile başlayıp, KCK tutuklamaları ve ana dilde eğitim fikrine karşı gösterilen dirençle kaybolan itibarın geri alınmasına yönelik bir hamle şüphesi uyandırıyor.
Öyle olmalı ki; sayın başbakan Barzani, Erbil’e döner dönmez gittiği Bismil’de BDP’li belediyeye var gücü ile yüklenip Bismillilerden oy istedi.
Bir diğer husus ise; Kürtler arasında Barzani ve PYD eksenli yaşanan gerilimde Ankara’nın öteden beri Rojava’da Kürtlerin “bir oldubittiye” getirerek otonomi veya “defacto” bir oluşumun içinde bulunmalarından duyduğu rahatsızlığı Barzani vasıtası ile dile getirme gereksinimi duymaları.
Nitekim Barzani’nin PYD’yi ısrarla daha önce Kürtler arasında imzalanan “Erbil mutabakatına” davet etmesinden bunu anlıyoruz.
Erbil’de Kürtler arasında varılan mutabakatta şu kararlar alınmıştı:
1-Hewler' de (Erbil) yapılan anlaşmayı zemin kabul etmesi ve uygulamaya konulması için bir mekanizma oluşturulması
2-İçinde bulunulan bu hassas dönemde stratejik ve siyasi konular üzerinde karar verecek ortak bir kurul oluşturulması ve kurulun adı, "Yüksek Kürt Kurulu" olacak.
3-Yürütülecek pratikleri takip edecek 3 komite oluşturulması
4-Basın üzerinde yürütülen karşıtlığa son verilecek
5-Şiddetin kınanması ve Kürdistan'da durumun kötüleşmesine neden olacak her şeye karşı durulması.
6-Çalışma mekanizmasının tarif edildiği, Hewler anlaşmasının zemin kabul edildi
7-Anlaşmaya imza atıldıktan sonra ki iki hafta içinde bir komisyon oluşturulması
Barzani, Rojava’da herhangi bir tarafın diğer grupları “izole” etemesinin önünü alacak bu mutabakatı hazırlaması kuşkusuz bugünlere gelineceğinden duyduğu endişenin tezahürü niteliği taşıyor.
Nitekim Diyarbakır ziyaretinin gerçekleştiği güne denk getirilen 3 bölgeli “kanton” ilanı PYD tarafının ise Barzani’nin, Ankara’nın dayatmaları sonucu oluşturmaya çalıştığı basınca karşı tepki niteliği taşıyor.
Peki bundan sonra ne olabilir?
Kürtler arasında bundan böyle bir silahlı çatışmanın olabilme ihtimali yok denecek kadar az, zira böylesi bir teşebbüste bulunmaya kalkışan taraf Kürtlerin Ortadoğu’da tam da söz sahibi olduğu böylesi bir dönemde dört parçaya ayrılmış Kürtler tarafından tepki ile karşılanacaktır.
Özellikle, Barzani’in Kürdistan bölgesinde yapılan son seçimlerde güç kaybettiğini düşünürsek, bu düşüşü daha da hızlandıracak bir hataya düşmeyeceğini tahmin ediyoruz.
Rojava Kürtleri ise, etrafında bu oluşumu “devrimi” boğma gayretinde olan bunca güç varken belki de elini uzatabileceği tek “dost” Barzani’yi kaybetmeyi kolay kolay göze almaz diye düşünüyorum.
PYD’nin şu husussu mutlak surette dikate alması gerektiğine inanıyorum; Esat eğer yarın ülke bütününe hakim olursa Rojava’ya müdahale edeceği konusunda kimsenin kuşkusu olmasın.
ÖSO ile ölümüne savaşan Esat’ın şuan için Kürtleri karşınsa alıp,Sddam’ın düştüğü hataya düşmeyeceğini tahmin ediyorum.
Hatırlayacak olursak Saddam aslında savaşı Bağdat’ta değil, Kürdistan bölgesinde ilk kaybetmeye başlamıştı.
Tüm bunları üst üste koyacak olursak, doğrusu Diyarbakır ziyaretinden herkesin kendince çıkartacağı çok farklı sonuçların, çok farklı gerekçeleri ile beraber ortada olduğunu görebiliyoruz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.06.2015
4.02.2015
19.05.2015
14.05.2015
9.02.2015
8.02.2015
4.04.2015
28.03.2015
24.03.2015
23.03.2015