Oya BAYDAR
Bu satırları yazarken bir yandan da ekranda cumhurbaşkanı adaylarından birinin cülus töreninin kostümlü provasını izliyorum. Her şey tam beklediğim gibi; kişi kültü, abartılı tezahürat, hesaplı protokol, biraz gözyaşı, bolca kof hamaset, her zaman iş yapan vatan millet edebiyatı, ve de özenle planlanmış müminlik gösterisi: Hak’ka niyaz, dua fasılları...Zaplıyorum: Dolaştığım bütün kanallar canlı yayında.
Bu şov beni fazla ilgilendirmiyor. Ters köşe, düz duvar, falan diyerek bir süredir yaratılmaya çalışılan heyecan atmosferi aslında oyundan ibaretti. Tayyip Erdoğan’ın adaylığı sürpriz değildi, aylardır salonlarda, meydanlarda anlayanın anlayacağı biçimde kendisi tarafından dile getiriliyordu. Hayranları, kurmayları, yalakaları da, seçimi ilk turda yüzde 50’nin çok üzerinde oyla kazanacağı propagandasına çoktan başlamışlardı.
Şu karanlık günlerde, seçmen yurttaş olarak beni heyecanlandıran tek gelişme, HDP’nin Selahattin Demirtaş’ı cumhurbaşkanlığına aday göstermesi oldu. Toz duman durulup şovlar sona erdiğinde, Kürt siyasî hareketinden gelen genç bir Kürt yurttaşın Türkiye’nin cumhurbaşkanlığına, (hem de sembolik değil sonucu etkileyici şekilde) aday olmasının toplumsaltarihsel önemini daha iyi kavrayabileceğiz.
Bir cumhurbaşkanı arıyorduk
Bir süre önce, bir grup yurttaş “Cumhurbaşkanı aranıyor” kampanyasını başlatmıştık. Kimseyi işaret etmiyorduk, sadece “nasıl bir cumhurbaşkanı?” sorusuna cevap arıyorduk. Ortaklaştığımız ve imzaya açtığımız cevap özetle şöyleydi:
- İnsan hak ve özgürlüklerini, evrensel hukuk temelinde içselleştirmiş;
- Kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü ilkelerini içtenlikle benimseyen;
- Ayırmayan, kayırmayan, mazlumu mağduru gözeten;
- Toprağı, suyu, ormanı betona, ranta, talana feda etmeyen;
- Etnik, dinsel, mezhepsel, cinsel ayrımcılığa karşı;
- Farklı inançlara, inanana, inanmayana; herkesin yaşam tarzına saygılı;
- Alevilerin yıllardır reddedilen taleplerine sahip çıkan;
- Kürt sorununun eşit haklı anayasal yurttaşlık temelinde, yerinden yönetimin güçlendirilmesiyle barış, müzakere, uzlaşma yoluyla çözümü için adil hakem olacak;
- Tarihimizin karanlık sayfalarıyla yüzleşebilecek; Ülkenin tüm komşularıyla ve dünyayla barışık olmasını sağlayacak; savaşın kartalı değil barışın güvencesi olacak;
- Kendini milletin efendisi değil hizmetkârı görecek bir cumhurbaşkanı...
Benim başka ölçütlerim de var; adaylardan birini anında diskalifiye edecek birkaç nokta: Geçmişinde şaibe olmaması; propagandasını, siyasetini yalan üzerine kurmaması; “onlar, bunlar” diye konuşup milletin kendini desteklemeyen yarısını ötekileştirmemesi; ağzından çıkanı kulağının duyması, terbiyeli, edepli, kibirsiz, alçak gönüllü, saygın olması; bir yandan “Ciğeri yanan analar için siyaset yaptık” diye böbürlenirken öte yandan on beşindeki oğulcuğu polis tarafından öldürülmüş anayı meydanlarda halka yuhalattırma vicdansızlığını yapmaması; gönlünün darağacında olduğunu söyleyip ölüm cezasını savunmaması, bu vahşi ve utanmaz neoliberal soygun düzeninin hâmisi ve paydaşı olmaması...
Hem Cumhurbaşkanı Aranıyor kampanyasının ölçütleri hem de benim özel ölçütlerime vuruluğunda, açıklanan üç aday arasından bu ölçütlere en çok uyan, tartışmasız HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş’tır. Önemli olan kişi değil adayın taşıdığı niteliklerse (ki böyle olmalıdır) benim oyum ve çevremden isteyeceğim oylar HDP adayınadır.
Demirtaş’ın adaylığının yapısal önemi
HDP adayı Demirtaş, sadece yukarda sıralamaya çalıştığım ölçütlere uyduğu için değil, Türkiye’nin geçirmekte olduğu derin yapısal değişimi simgelediği için de önemli geliyor bana. Kürtleri, Ermenileri, azınlıkları ikinci sınıf “sözde” yurttaş, hatta düşman gören ırkçı milliyetçi, faşizan vesayetçi köhnemiş zihniyet tam da bu yüzden HDP adayını yadırgayacak, küçümseyecek, karşı çıkacaktır. Çünkü onlar bu değişimin kaybeden tarafıdır. Bir süre önce, İkinci Cumhuriyet’e doğru başlığı altındaki yazılarda değinmeye çalışmıştım: 1920’lerde temeli atılan cumhuriyetin egemen sınıfları/katmanları ve egemen ideolojisi, 90100 yıl sonra kaçınılmaz olarak tarihe mâlolurken, eski rejimin ağır mağduru iki toplumsal güç: Kürtler ve İslamî kesimler, 21. yüzyıl dünyasının dengeleri ve dalgalarının da etkisiyle, biz de varız ve kendi kimliklerimizle iktidara tâlibiz, diyerek tarih sahnesine çıktılar. Beğenelim beğenmeyelim, isteyelim istemeyelim, eski rejimin muktedirlerini geriye iterek sahneye artık onlar hakim oluyorlar. Değişen dünyada ve Türkiye’de kendi rol sıralarını ve sahnedeki yerlerini kaybetmeye de hiç niyetli değiller.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı adaylığına bu toplumsal siyasalyapısal değişimin merceğinden bakarsak, hem önemini hem de neden desteklenmesi gerektiğini daha iyi kavrarız. Onun temsil ettiği siyasal rota ve çizgi henüz tam olgunlaşmamış, yaygınlaşmamış olsa da, Demirtaş’ın şahsından da bağımsız olarak (ki yıllar içinde gelişen siyasal kimliğini de gözardı etmemek gerekir) Türkiye toplumunun gelecekteki doğrultusunu, demokrasi mücadelesinin zorlu yolunun uğrak noktalarını haber veriyor. Öte yandan da “Yeni Türkiye” sloganını sahiplenen AKP’nin iktidarını sağlamlaştırdıkça kendi vesayetini kurup eski Türkiyelileşmesi karşısında, ülkenin demokratik geleceğine yönelen bir umut oluyor.
Türkiye demokratlarının, özgürlükçü solun, vesayetçi olmayan gerçek laiklerin, bu rant ve talan düzenine hayır diyen Müslümanların, bütün “ötekiler”in ve ötekileştirmelere karşı çıkanların, emek kesiminin, Gezi çocuklarının, yeşilcilerin, çevrecilerin, bu toplumda hakça, kardeşçe, özgürce yaşamayı özleyen herkesin Demirtaş’ı destekleyerek gerçek ters köşe neymiş bütün muktedirlere göstermeleri neleri değiştirir, ezberleri nasıl bozardı bir hayal edelim.
Kendimizi kuşatılmış, zaman zaman çaresiz hissettiğimiz şu günlerde bir umut ışığı; gerçekçi olalım, imkânsızı isteyelim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024