Oya BAYDAR
Lafını bilmezlik, buyrukçu üslup, lumpen konuşma tarzı Tayyip Bey’den diğer liderlere de bulaşmış görünüyor. Kendi cumhurbaşkanı adaylarının sakin, saygılı, çelebi üslubuyla övünen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı seçiminde oy kullanmama eğilimi belirtenleri hedef alan şu sözlerine bakın hele: “Masalarda oturup ‘oy kullanmayacağım’ demekle olmaz..... sandığa adam gibi, tıpış tıpış gideceksiniz!”
İki haftadır uzaklardaydım. Gündelik hay huyun bir süre dışında kalıp cennet(!) vatanımızdaki ve bölgedeki vahim gelişmelere uzaktan bakınca daha sakin ve daha geniş düşünmek mümkün olabiliyor. Örneğin, insan ve inanç üzerine yazmayı düşünüyordum; inançlı Musevî’nin İsrail devletinin Filistin’e saldırıları karşısında, inançlı Müslüman’ın IŞİD ve benzeri cihatçı teröristlerin vahşeti karşısında kendisiyle ve inancıyla nasıl hesaplaştığı, inancını korumak ve doğrulamak için nasıl bir aklileştirmeye başvurduğu, inanç ve amaç uğruna şiddetin meşrulaştırılmasının etik sınırları gibi konular kurcalıyordu kafamı. Belki bu konuların derinliği, ağırlığı beni aştığından, belki de cumhurbaşkanı seçimi atmosferinde okurların bu gibi konulara ilgi göstermeyeceklerini düşündüğümden, bir de Kılıçdaroğlu’nun “sandığa adam gibi tıpış tıpış” gidilecek komutunun etkisiyle, yine döndüm ayının armut hikâyesine.
Sandığa yurttaş gibi gideceğim
Tayyip Bey’in kahvehane kabadayısı konuşma tarzıyla kalem efendisi Kılıçdaroğlu’nun kitlelere hitap ederken Erdoğan’a özenerek kullanmaya çalıştığı ve tabii ki beceremediği üslup, kızışan seçim atmosferinde gün geçtikçe benzeşiyor ve ortak noktalarda buluşuyor: buyurganlık, üsttencilik, açık veya yumuşak bir kadın aşağılaması...Şimdi biliyorum; her iki taraf da haksızlık ettiğimi, aslında bu beylerin “baayanlara” çok saygılı olduklarını, hele de Kılıçdaroğlu’nun buyurganlıkla, üsttencilikle, kadını aşağılamakla hiçbir ilişkisi olmadığını söyleyecek, beni öküz altında buzağı aramakla suçlayacak. Peki ama biri bana şu “ adam gibi” deyimini açıklasın lütfen. “Canım, bu bir tabirdir, cinsiyet ifade etmez” demek durumu kurtarmaz. Türkçede “adam” sözcüğü bazı başka dillerdeki gibi, insan anlamına kullanılmaz, ya da kültürümüzde kadın insandan sayılmadığı için adam demek yeterli olur. Üstelik CHP Genel Başkanı kahvede ya da evinde arkadaşlarıyla konuşmuyor, siyasî propaganda yapmaya gayret ediyor. Lafının nereye gideceğine daha bir dikkat etmesi gerekmez mi? Nitekim cin Tayyip Bey açığı hemen yakaladı; kendisi bu dilin feriştahını en pervasız, en saldırgan şekilde her an, her yerde kullanmıyormuş gibi, “Bana diktatör diyenler buna baksınlar” diyerek golünü attı.
Tıpış tıpış deyimi ise taytaya kalkmış bebeler, küçük çocuklar için kullanılır; reşit kişiler için kullanıldığında küçümseme, vasîye muhtaç görme anlamı taşır. Halkı, hatta kendi seçmen kitlesini tıpış tıpış yürüme çağında bebek gören zihniyet dün olduğu gibi bugün de halktan ayrı düşer ve meydanı popülist halk dalkavuklarına bırakır.
Görülen o ki Kılıçdaroğlu kendi seçmeninin ortak adayı protesto için sandığa gitmemesinden korkuyor. Emirle, kumandayla, parti sopasıyla seçmenini hizaya getirmeye çalışıyor. Bu tavrın ters tepeceğinin bile farkında değil. Üstelik gerçekten saygın bir kişiliği olan, bence adaylığı hak eden Sayın Ekmelettin İhsanoğlu’na da haksızlık ediyor, bilmeden, istemeden de olsa onu yıpratıyor.
Ben nerede olursam olayım, eğer hayattaysam sandığa gideceğim. Ama adam gibi değil, kadın gibi değil, bu ülkenin kaderinde söz sahibi yurttaş kimliğimle gidip oyumu kullanacağım. Önceki yazıda da açıkça belirttiğim gibi oyumu HDP adayı Selahattin Demirtaş’a vereceğim. Benim için, “kişi” birincil önem taşımıyor. Nasıl bir cumhurbaşkanı istiyoruzkampanyasındaki kıstaslara en uygun olan aday kimse, oyum onadır. Kuşkuları olanları bile ikna eden tarzıyla, üslubuyla, açıkladığı Yeni Yaşam Çağrısı’yla ve bütün Türkiye’yi kucaklayan kimliğiyle HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş bu kıstaslara uyuyor. Ayrıca, o kadar eşitsiz, adaletsiz koşullarda yarışıyor ki, içinde biraz hak ve adalet duygusu taşıyan herkes bu apaçık haksızlığı protesto için Demirtaş’a destek vermeli diye düşünüyorum.
Boykot konusunu düşünmek gerek
Bütün seçimlerde boykot güç bir karardır. Tarih boyunca, kritik seçimlerde boykot kararı çok tartışılmış, somut gelişmelerle sınanmış, yorumlanmış, sonuç çıkarılmaya çalışılmıştır. Siyaset sosyolojisinin verileri boykotun: sonuçları görünür şekilde değiştirebilme kâbiliyet olan, kararıyla iktidarı sarsabilecek güçte siyasî oluşumlar tarafından, devrimci durum koşullarında uygulanması halinde bir anlam taşıyabileceğine işaret eder. Aksi halde boykot, kendi siyasal entegritesini koruyor görünmekten ve kendi ideolojiksiyasal çizgisini tatminden öteye geçemez. Bazen bir adaya oy vermeye insanın eli varmaz, yüreği kaldırmaz, biliyorum. Ancak kritik seçimlerde, siyasetin bir uzlaşma ve ne yazık ki çoğu kez ehveni şer tercihi olduğunu da unutmamak gerekir.
Boykot, çoğu durumda püriten bir “temiz kalma” gösterisidir ve katılımın düşmesi en fazla oy alana yarar. Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kalacak olursa bu gerçeği hesaba katmak gerekir. HDP, kendi adayının ikinci tura kalmaması durumunda boykot kararı alırsa, lafı dolandırmaya gerek yok, bu Tayyip Erdoğan’a açık destek anlamı taşır. Karar ve oy kuşkusuz onlarındır; ama HDP’li ve Kürt seçmenlerin bu gerçeği gözardı etmemelerinde yarar var.
CHP; bünyesindeki milliyetçi vesayetçilerin bölünme paranoyasına, Kürt kimliği düşmanlığına kapılmadan Kürt sorununun çözümünün öncülüğünü yapabilseydi, bugün Türkiye de Cumhurbaşkanlığı seçimi de çok farklı yerlerde olurdu. MHP ve CHP, demokrasi ve ondan bağımsız olmaya Kürt sorununun çözümünde hem AKP’den hem de kendi ortak adaylarının görüşünden daha geride kaldıkça, CHP’liler başkanlarının emrine itaat edip “adam gibi tıpış tıpış gidip” oy verse de Türkiye’nin sorunları çözümlenemeyecek.
Şimdi kimi CHP’li okurların tepkilerini duyar gibiyim: Neden Kılıçdaroğlu’na, CHP’ye yükleniyorsun da Erdoğan’a dokunmuyorsun, diyecekler. Bir: sonraki yazıyı bekleyin. İki: ona belediye baksın diye bir söz vardır, o misal işte. Ve de üç: AKP’den bana ne! İçinde değerli arkadaşlarım olan CHP’nin hali içimi sızlatıyor da ondan...
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024