Oya BAYDAR
Kendi ülkemiz, toprağımız olmasa; günümüzü, geleceğimizi bu topraklara bağlamamış olsak, insanlarımızın, ölülerimizin derin acılarını yüreğimizde duymasak, yani olup bitenlere dışardan, yabancı gözle baksak çok eğlenirdik. Trajediyle komedinin, mizahla hayatın böylesine iç içe olduğu başka ülkeler var mıdır, bilemem. Bildiğim: bizimkinin bu konuda 1 numara olduğu.
Mesela, alın size yılbaşı kutlaması tartışmalarını... Devletin hükümetin tepelerinden başlayıp Diyanete, oradan müftülüklere, yetmedi milli eğitim müdürlüklerine, oradan da dalga dalga topluma yayılan/yaydırılan: yılbaşı kutlamalarının “Hıristiyan gavur işi” olduğu, Müslümanların kutlamasının caiz olmadığı mesajları, zaten kulaklarını dikmiş bekleyen kesimlerde yankı buldu. Yabancı gözle bakıldığında abuk, bir o kadar da eğlenceli, bizim gözlerimizle bakılırsa hem acınası hem de gelecek adına kaygı verici sahneler yaşandı.
Büyük Birlik Partisi’nin birkaç yerde düzenlediği Noel Baba taşlama eylemi, klişe tabirle, 2014’ün unutulmayanları arasında yerini aldı. Birini bulup Noel Baba kılığına sokmuşlar, küffâra karşı savaş ateşiyle yanan bir takım dini bütün çoluk çocuk, bu işi üç kuruş uğruna yapan adamcağızı taşlayarak kovalıyor.
Ya Cübbeli Ahmet Hoca’nın, yılbaşına rastlatılmış Mekke’nin fethi kutlamaları münasebetiyle silme erkek bir topluluğa (oysa kendisinin baaayanları pek sevdiği bilinir. Haşemesiyle su motosikletine bindiği, güzel hanımlarla sularda eğlendiği videolarını birkaç yıl önce televizyon ekranlarında seyretmiştik) hitap ederken söylediği sözler! Hocamız, sakalını titrete titrete, o komik üslubuyla yılbaşı konusunda şöyle diyor: “Yahu alternatifi mi olur bu işin! Yılbaşı çoktan geçti. 1436. hicrî yılımıza girdik. Bizim yılbaşımız hicretle başlamıştır...” Sonra devam ediyor: “Gece hep özel program yapacak bunlar.....Soruyor biri: İçki içmiyorum, kumar oynamıyorum, zina etmiyorum. Bir evde oturmuşum televizyon başında özel programları seyrediyorum, bunda ne var Hoca? Halbuki, o gece televizyon başında olmak kadar tehlikeli bir şey yok.”
“Cübbeli’den komik”, “Cübbeli’den süper komik” gibi onlarca video var internet ortamında. Hoca, gerçekten de Kavuklu Hamdi’ye, Dümbüllü’ye taş çıkartıyor komiklikte. O mahut ve lanetli gecede merakımdan bütün kanalları zapladım. Sadece birkaç kanalda, ‘yılbaşı özel’ adı altında sıradan eğlence programı bile denemeyecek, daha çok belgesel türü, ağırbaşlı, süssüz püssüz, pırıltısız programlar vardı. Çoğu kanal ise en yukardan aldıkları ayarla, yılbaşını görmemeye karar vermiş, normal yayın akışını sürdürüyordu. Cübbeli Hoca hiç korkmasın; büyüklerimiz ve medyamız günaha girmememiz için gerekeni yapmışlardı.
Noel Baba da olsun Cübbeli de
İşin şakası eğlencesi bir yana, yılbaşı üzeri yaşanan kutlansın-kutlanmasın tartışmaları toplumda kol gezen tahammülsüzlüğün aynasıydı. Farklı düşünenin, farklı inananın, farklı yaşayanın, yani ötekinin değerlerini, inancını, kültürünü reddetmenin, kendisininkini dayatmanın, karşısındakini hain, münafık, mürted ilan edip düşmanlaşmanın, yok etme refleksinin basit bir olaydaki yansımasıydı.
Hiç ayrım yapmaksızın bütün toplumsal, siyasal, ideolojik kesimlere yaygınlaştırabileceğimiz bir ruh hali bu: Kendine benzeterek tekleştirme, benzemeyeni ezme, yok etme, iktidarını/hükümranlığını susturulmuş, kendi suretinde biçimlendirilmiş, farklılıkları törpülenmiş kitlelere dayanarak sürdürme... Kendisininkinden farklı düşüneni, farklı çözüm önereni, farklı dili, inancı, yaşam biçimini reddetmekle de kalmayıp şeytanlaştırma...
Bu zihniyetle iktidara gelenler için, toplumu tek doğru ve tek iyi olarak gördükleri kendi modellerine göre şekillendirmek ve o modelde nesiller yetiştirmek başlıca amaçtır. Dün de böyleydi, bugün de böyle. Dün, Batıcı laik Kemalistler yeni Türkiye’nin Atatürkçü nesillerini yetiştirme görevini üstlenmişlerdi, bugün AKP’de sözcüsünü bulan İslamcılar dindar-muhafazakâr nesiller yetiştirme hayallerinin peşindeler. Toplumun ortasından çatlaması, git gide otoriterleşen, ceberrutlaşan iktidar, zehirli siyasal iklim bu zihniyetin sonucu. Öte yandan, iktidarın karşısındaki muhalefet de aynı zihniyeti taşıyor. Kendi içinde bile farklı kanatlara, farklı düşüncelere tahammül gösteremiyor. Hain, dönek, ajan, vb. suçlamaları, sadece iktidarın değil muhalefetin de kendi iç jargonu.
Oysa ne güzel olurdu, isteyene Noel Baba, isteyene Cübbeli Ahmet Hoca; isteyene içkili eğlenceli yılbaşı, isteyene Mekke’nin fethi mevlidi; isteyene örtünme, isteyene açılma: herkese inancına, kültürüne, zevkine, eğilimine göre yaşama özgürlüğü diyebilseydik. Tek sınırı; birbirinin özgürlüğüne engel olmama, birbirinin değerlerine saygı olarak koyabilseydik.
Zorlamalar çatlağı derinleştirir
Toplumumuzdaki çatlak her geçen gün derinleşiyor. İktidarın siyasal-ideolojik zorlamaları (belki de saldırıları demek gerek) toplumsal yarılmayı genişletiyor, cepheleşmeyi keskinleştiriyor. Son yüz yıllık tarih sadece Türkiye’de değil, Sovyet deneyiminden başlayıp Kemalist Cumhuriyet deneyimine, oradan Asya’ya, Ortadoğu’ya (Baasçı rejimler) vb. kadar, ideolojik devlet anlayışıyla yürütülen toplumsal mühendislik denemelerinin kırılganlığını, yer yer geri dönüşlerin yaşandığını, bazen kaosa ve çöküşe yol açtığını gösteriyor.
Çağımız, halkın efendisi değil hizmetkârı olan demokratik devletler çağı. Ama bu hizmetkârlığın toplumun tümünü kapsaması gerek. Bir kesim diğer kesimi tehdit ettiğinde, inancına yaşamına karıştığında, çoğunluğa dayanarak azınlığı ezdiğinde, devletin herkesin özgürlüğü için devreye girmesi gerek. Ne geçmişte ne de bugün böyle bir ortamı yaşayamadık ama sorunlarımıza da çözüm bulamadık.
Mizahî bir deyiş vardır: “Bu halk bana uymuyor, lağvedilmelidir,” diye. Halkları, size uymayan, sizden olmayanları lağvedemezsiniz, ortadan kaldıramazsınız. Hele de günümüzde... Baskılar, zorlamalar, propagandalar, kurumlarla oynamalar, kendi ideolojik değerlerinize göre nesil yetiştirme çabaları bir süre sonra çıkmaza saplanır. Mesele sadece iktidarların değişmesi değil, zihniyetin değişmesi.
Nasıl mümkün olacak? Belki önce kendimizi, kendi tekçiliğimizi, kendi mutlakçılığımızı, kendi dilimizi değiştirerek ve bu değişimi halka halka çevremize yayarak. Her konuda, ayrılık noktalarının değil buluşma noktalarının altını çizerek.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024