Perihan MAĞDEN
|
|
||
Milliyetçi Kürt Partisi mutlaka bir kadını da “eşş” başkan yapıp kadın hakları konusunda ne kadar hassas olduğunu ispatlıyor ya, ha bire. O kadar eşitlikçiler ki; bu kadar yani. Bence Beyaz Türk Nasyonalistleri’nin kullanım tarihi çoktan geçtiği için, bünyelerimizi zehirlemekten başka hiçbir işlevi olmayan “sol” partisi CHP de (bendenizin de cansiparene katkılarıyla) yeniden dizayn edilirken; aynı yöntemi uygulamalı! Uygulamalı ki –Uluğ Önderimiz’in açtığı yolda, açık başı ve dekoltesi göklerde yürüyen Türk (Beyaz) Kadını’nın onlar için ne kadar mühim ve ne kadar eşit olduğunu, bu eşşş başkanlık titriyle/ sistemiyle kanıtlasınlar. Onlar da. Geri kalmasınlar. CHP’nin oylarını özellikle müthiş gençliğimizde (hem de: düşük üniversiteli aklıevvellerde) fanatik Kemalist bağrıyanıklarda, kendini şehirli farzeden derin kasaba-ruhlularda ve de ortodoks laikçilerde arttırmasına muhakkak gözüyle baktığım Parlak Beyin (İngilizcesi: Pea Brain) Okan Bayülgen’in genel başkanlığında- CHP’nin KADIN eşşbaşkanı için yalnız ve yalnızca bir (muhteşem) isim düşünebiliyorum: MÜJDE AR! Müjde Ar her haliyle, her şekliyle o kadar CHP’yi andırıyor/ anlatıyor/ çağrışştırıyor ki –“Bana CHP’yi anlat baba/ İçinde bi reklam kumpası olsun” diye duygulu duygulu gitar çalıp şarkı söylerseniz–(Kamp ateşi başında filan) Ben de size Müjde Ar’ı (da) anlatırım kuzukurtçuklarım. Müjde Ar; hilafsız 45-50 yaşına kadar (yerden göğe kadar haklı olarak) bir nevi nefret ettiği, “Bana NİYE bu anneyi yolladın Gökler Hakanı!” diye isyan ettiği, dona avuca sığmazlığı/ pek de şirin telakki edilmesi imkânsız çıkıntılıkları- müstehcenlikleri- manyaklıklarıyla ne yapacağını/ edeceğini bilemediği/ zapt edemediği annesi– MÜTHİŞ MÜHİM söz yazarı Aysel Gürel ne zaman ki iyice yaşlanıp yumoşlaştı/ sakinlemek zorunda kaldı, kendini (mecburen) rölantiye aldı– BİRDEN bir barışmak bir barışmak annesiyle: Bu kadar olur! Ve derhal: sınır aşımı. Buyrun bakalım. Annesinin vefatı üstüne barışmakla/ anlaşmakla (da) kalmadı “anne imajıyla”; birden (ki, o kadar birden de değil) annesini bir kutsama/ zorla kutsatma/ mühimleştirme/ bayraklaştırma harekâtına girişti ki –bu kadar olur hakikaten. Yani: “Ben başladım öyle bi tapınmaya/ Tapmayanı da benzetirim ha!” Ruhu. Durumu. Sanırsın Halide Edip’in ya da Türk Colette’in kızıydı da; annesi ve birbirinden “mühim” eserleri unutulmasın diye yırtınıyor. Çırpınıyor. Dalgalanıyor. Tamam: Aysel Gürel Türk Popu için hatırı sayılır (velutlukta) bir şarkı sözü yazarı. “Aboneyim abone/ Biletleri cebimde” gibi unutulmaz mısralarıyla ruhlarımızda yeterince bipbip’letmiş sözlerini. Ezberletmiş dizelerini. Ama annesini “büyük yaratıcı”, “eşsiz yazar”, “benzersiz kimlik” diye gazzlama gayreti, enerjisi, kararlılığı Müjde Ar’ın; bana her şeyden çok CHP’li olma halini ve Beyazımsı Türklerin resmî tarihle olan kara sevdasını (utanmaz körlüğünü) hatırlatıyor. Tamamen ihmal edilerek çabucak büyütüldüğü çocukluğu, sancılı gençliği, hayatının 40-50 yılı boyunca kendisine çok çektirmiş/ onu feci mahcup etmiş/ üzmüş/ kimi zaman mahfetmiş bir anne figürü; elden ayaktan düşmesiyle başlayarak önce pışpışlanmaya, sonra değerlendirilmeye, ölümünün ardından da (gerçeklikle her nevi bağ kopartılarak) kutsanmaya, yüceltilmeye, tanrı-yazarlaştırılmaya başlanıyor! Alın size bir AnaTürk hikâyesi: bir anne kız gerçek(dışı)üstücülüğü! O kadar hızını alamaz hale geldi ki Müjde Ar (kız kardeşini de kafalayarak) çığrından çıkarttığı Annesini Aşırı Mühim Kılma/ Sütunlaştırma/ Kutsallaştırma/ Hiçbir zaman sahip olmadığı değerlerle donatıp: Hayalîleştirme konusunda–
Bir kere –Aysel Gürel’e o ödülü verdirtmezlerdi. Güvenmeyip/ korkup/ ayrıca acı gerçek: mühimsemeyip. Müjde Ar olduğu için ona verdiriyorlar (Cem Aydın’ın “kahramanı” filan ya): o da annesi çok önemliymiş herkes için/ kimse onu unutamamış/ unutmak istemezmiş/ taltif ve takdir etmelere doyamazmış SANRISINA gaz veriyor. Hayalî bir önem ithaf edip annesine; bu gerçeklikten kopuşu önüne çıkan her fırsatta, önüne çıktığı kitlelere dayatıyor.
Müjde Ar’ın çevresindekiler için (zımnî olarak çıkartılmış) bir “Aysel Gürel’i ve onun yüce değerlerini koruma/kollama kanunu” vardır muhakkak. Aysel Gürel’in en mühim “meziyeti”/yegâne özelliği belden aşağı mevzulardaki inhibisyonsuzluğu/ patavatsızlığı ve münasebetsizliğiydi. Ne bir “revolüsyoner”di Aysel Gürel; ne de herhangi bir hareket (kadın hakları?) için mühim. Müjde Ar NTV’deki “Dört Dodo Kadın” programında filan, yalnızca belden aşağı mevzulara sardırarak hem manşetletti ha bire kendini, hem de inanılmaz ölçüde ona ithaf ettiğimiz değerlerden/ sevgiden/ sempatiden eksiltti. Ama farkında değil. Annesinin (kızından menkul) öneminden gözleri kararmış; ondan devraldığı belden aşağı sansasyonel mevzular vasıtasıyla negatif dikkât ucubeliğinin çok “değerli”, “devrimci”, “muhalif” vesaire olduğu sanrısından izanı kütleşmiş bir halde–Kurtulamıyor. Ha babam de babam aynı tarz müstehcen mısralarıyla; çok Kemalist, çok laikçi, çok halkçı, çok solcu, çok muhalif ve ödünsüz bir çizgi tutturduğunu sanrılıyor anladığım kadarıyla. Bütün bu özellikleriyle de: CHP’nin hakiki tarihimizle olan bozuk ilişkisinin/ bakarkörlükteki arlanmaz ısrarının/ psikolojik ve sosyolojik yaralanmalarla yaratıklandırdığı ata/ ana tapıcılığının altında yatanları inkârının: BÜTÜN BUNLARIN TOPLAMININ– CHP’yi Müjde Ar, Müjde Ar’ı da CHP kıldığının– Cuk oturuyorlar birbirlerine. Okan Bayülgen Başkan, Müjde Ar Eşş Başkan! Diye sloganlayarak biriktiriyorum. Bu kadar bakarkörlük (cehalet): hakikaten yarım yamalak (resmî) tahsille mümkün.
|
||
Yazarlar
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları


























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
5.02.2016
28.06.2016
21.06.2016
14.06.2016
6.02.2016
31.05.2016
24.05.2016
17.05.2016
26.04.2016