RAGIP DURAN
Geçtiğimiz hafta Salı’dan Cuma’ya her gün Yorgo Giannopoulos ile, Eneken Kültür Merkezinde, kameraları, cep telefonlarını, teypleri, küçük projektörleri kurduk, koltuklarımıza oturduk, 20 dakika ile yarım saat arasında değişen sürelerde Türkiye ile Yunanistan arasında patlak veren ihtilafı 4 seansta enine boyuna tartıştık. Üstelik biz ne sismik araştırma ne de firkateyn gönderdik tartışmalı karasulara ne de Navtext yayınladık. Birbirimize meydan okumadık.
Gerek benim çevremdeki insanlar, gerekse Yorgo’nun arkadaşları, Türk ve Yunan egemen medyasındaki milliyetçi, kimi zaman ırkçı, Saray medyasındaki çoğu zaman saldırgan söylemli haber ve yorumlardan şikayetçiydi. İngilizce ve Fransızca olarak yayınlanan global medya, her ne kadar meseleye daha mesafeli, soğukkanlı, dengeli yaklaşmaya çalışsa da, ihtilafın askeri çatışmaya dönüşmemesi yolunda haber ve yorumlara önem verse de, konuya, bizim gibi, sonuç olarak hem sıradan yurttaş hem de bağımsız medya mensubu perspektifiyle bakamıyordu. Onların ya da patronların çıkarları da bizimkinden çok farklıydı. Hafta sonu Bloomberg ve Forbes gibi Batı dünyasının maliye-sanayi-ticaret çıkarlarını ön planda tutan yayın organları, haberden çok reklam metinlerine benzeyen silah ticareti propagandası bile yaptı.
Görüntü, ses, kayıt ve yayınlama teknikleri olarak zayıftık, ama gelen yankı ve tepkilerden içerik olarak tatmin edici bir yayın yaptığımız anlaşıldı. Çünkü Atina ve Ankara’daki resmi zevattan farklı olarak, bizim AB ve NATO ile Arap dünyasını yanımıza çekmek ya da Mavi Vatan masalı ile başka devletlerin karasularındaki olası zenginlikleri yağmalamak gibi bir derdimiz yoktu, yok. Amacımız, karşılıklı olarak, ihtilafın siyasi, ideolojik, tarihsel, ekonomik kökenlerini araştırmak, olası çözüm boyutlarını gündeme getirmekti. İkimiz de savaştan ve milliyetçilikten nefret ettiğimiz için, birbirimize üstünlük kurmak gibi ya da sadece bizim tezimizin doğru olduğunu iddia etmek gibi anlamsız bir kapışmaya/rekabete hiç girmedik.
İhtilafın zamanlaması, iç politikanın etkileri, Erdoğan’ın politikasının nedenleri, Mitçotakis’in strateji ve taktikleri, Washington, Brüksel ve Moskova’nın tutumu gündeme geldi.
Ben Yunanca, Yorgo da Türkçe bilmediği için sohbeti ortak dilimiz olan Fransızca yaptık. Yorgo yayın boyunca ardıl çeviri ile konuştuklarımızı Yunancaya tercüme etti.
Yorgo’nun geçmişinde gazetecilik de var. Özellikle kültür-sanat ekleri ve dergileri yönetmiş. Bugün de Eneken (Çünkü) kültür-sanat-felsefe dergisini çıkarıyor ayrıca yılda 5-6 kitap yayınlıyor. Ama Yorgo’nun, bağımsız ve solcu bir Yunanistanlı aydın olarak esas özelliği, bütün konulara, kamu çıkarı ve enternasyonalist gözlüklerle bakması. Zaten bu nedenle onunla çok iyi anlaşıyoruz.
Sağolsun Yiğit Bener tanıştırmıştı Yorgo’yu bana. Yorgo’nun belki 20 yıldır Türkiyelilerle teması var, bir kaç kez Istanbul’a gitmişliği de.
Fransızca ya da Yunanca bilen okurlar için Youtube’da yayınladığımız dört sohbetin linklerini ekleyeyim:
- https://www.youtube.com/watch?v=8J2DBq0Igsg
- https://www.youtube.com/watch?v=01iZJgvnPhU
- https://www.youtube.com/watch?v=ahagYd_5V0I
- https://www.youtube.com/watch?v=gVPVo_oFNCs
Başlıkta Yunanca olarak yazdığım üzere, bu sohbetlere Yunan-Türk kahvesi adını verdik. Yüzlerce yıl içiçe daha çok da yanyana yaşamış iki milletin ortak keyif içeceği.
Bir de hatırlatma. Bu Yunan-Türk ya da Türk-Yunan Kahvesinin bir geçmişi de var. Bundan tam 37 yıl önce, Paris’de CFPJ’de (Gazetecilik Eğitim ve Mükemmelleştirme Merkezi’nde) Yunanistan’dan Stelyos Kuloğlu, Türkiye’den de ben vardık. (Stelyos bugün bir yandan gazeteciliğe devam ediyor bir yandan da Avrupa Parlamentosu milletvekili.) AB’nin desteklediği Fransa’daki bu okulda bir yıllık esaslı bir gazetecilik eğitimi almıştık. Her ay bir AB ülkesine röportaja gider, ay sonu da Europ dergisinde yayınlardık. Bir seferinde, sene 1984, Atina ile Ankara’nın arası yine limoni, ilginç bir proje geliştirdik Stelyo ile. O, Istanbul’a gidecek ve bir hafta boyunca benim annemin babamın evinde kalacak, ben de Atina’ya gidip bir hafta Stelyogillerde oturacağım. Böylece karşılıklı olarak yerelde, aile hayatında, günlük yaşamı gözleyeceğiz. Atina’da bir Türkiyelinin gözünden günlük yaşam ve Istanbul’da bir Yunanistanlının görüp duydukları. Sonra ikimiz de Paris’e döndük. Ve bizim merkezde ilk ‘’Cafe Gréco-Turc’’ü organize ettik. Paris’deki Türkiyeli ve Yunanistanlı meslekdaşların yanısıra Ankara ve Atina’yı izleyen Fransız gazetecileri de davet ettik. Yaklaşık 3 saat boyunca karşılıklı olarak izlenimlerimizi aktardık, konuştuk, tartıştık, iki kentin farklılıklarını ve ortak yanlarını saptadık. Hoş bir sohbet olmuştu.
Demem o ki, iş bizim gibi insanlara kalsa, Türk-Yunan ihtilafı aslında hiç çıkmazdı, çıkmış olsa da, çıktığı anda çözülürdü.
Son olarak NATO ve AB’nin baskısıyla diplomatik yola zorlanan Ankara, iç politikada yaptığı gibi tehditkâr tutumunu sürdürdükçe, ikili teknik ya da siyasi düzeydeki görüşmelerden sanki olumlu bir sonuç alınamaz gibi geliyor bana. Baksanıza, iddia doğruysa, şahsım bir Yunanistan gemisini batırma ya da bir jetini düşürme girişimlerinde bulunmuş. Benim gerekçem şu: Diplomasi çavuş zihniyetiyle yürütülebilecek bir iş değil. Kızıl Elma ya da Mavi Vatan’ın da diplomatik temayüllerde yeri yok. Mon cher’lere ihtiyacınız var.
(*) Yunan-Türk Kahvesi
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.03.2021
11.03.2021
2.03.2021
12.02.2021
25.01.2021
18.01.2021
15.01.2021
11.01.2021
4.01.2021
31.12.2020