Roni MARGULIES

Larda yüzen al sancak
12.05.2012
3655

 

Larda yüzen al sancak

Devrimin üzerinden üç yıl geçmiş. Prusya orduları Fransız sınırına dayanmış. Kralların Avrupa’sı Fransız devrimini boğmaya hazırlanıyor. Yıllardan 1792.

Strasbourg, Alman sınırında. Savaşa ilk girecek yerlerden biri.

Şehri müthiş bir heyecan sarıyor.

Halk caddelere dökülüyor, her yerde bir şenlik havası var. Sokaklarda, kahvelerde, kulüplerde heyecanlı nutuklar atılıyor.

Her köşe başında aynı çağrı duyuluyor:


“Silah başına, yurttaşlar! Başında taç olan tüm despotlar titresin. Özgürlüğün çocukları, ileri!”


“Özgürlük, sevgilim özgürlük, senin için savaşacak olanların yanında savaş!”


“Tiranları ezelim! Zafer saati çaldı, özgürlüğün çocukları, yürüyelim!”

“Yurttaşlar!” Avrupa’da sadece Fransızlar “yurttaş”. Başka herkes “teba”. “Yurttaşlar!” haykırışı zaten tek başına bir anlam taşıyor.

Belediye Başkanı Dietrich, gün boyu askerlere şarap ve yiyecek dağıttırdıktan sonra subaylar için bir veda ziyafeti veriyor.

Ziyafet sırasında, bir köşede oturan ve hem müzik hem şiirle biraz ilgilenen Yüzbaşı Rouget de Lisle’e dönüyor, “Harekete hazırlanan ordumuz için bir şey hazırlayamaz mısınız? Örneğin, düşmanın üzerine yürüyecek olan Ren Ordusu için bir savaş şarkısı besteleseniz” diyor.

Ve aynı gece Yüzbaşı Rouget “Ren Ordusu’nun Savaş Şarkısı”nı besteliyor. Şarkının sözlerini gün boyu duyduğu nutuklardan, sloganlardan oluşturuyor.

Beste ve güfte yayımlanıyor, ama tık yok. Şarkı unutulup gidiyor.

Ren Ordusu bile kullanmıyor şarkıyı.

Aylar geçiyor.

Marsilya’da bir akşam bir başka yemek var. Beş yüz gönüllü, yepyeni üniformalarını giymiş, cepheye gitmeden önce ‘Anayasa Dostları’ kulübünün yemeğinde. Montpellier Üniversitesi’nden François Mireur adlı bir tıp öğrencisi, ayağa kalkıyor ve nutuk çekmesi beklenirken bir şarkı söylemeye başlıyor:“Özgürlük, sevgilim özgürlük.”

Şarkı tekrar tekrar söyleniyor. Tüm gençler katılıyor. Duyup gelen halk içeri doluşuyor, onlar da katılıyor.

Ve “Ren Ordusu’nun Savaş Şarkısı” Marsilya gönüllülerinin şarkısı oluyor, Marseillaise (Marsilyalı) adını alıyor.

Marsilyalı gönüllülerin taburu bir ay sonra Paris’e girerken başkent varoşlarının halkı da öğreniyor ve söylemeye başlıyor şarkıyı.


Marseillaise
 1795’te Fransa millî marşı olarak kabul edildi.

I. Napolyon döneminde bu konumunu kaybetti.

XVIII. Louis ve III. Napolyon dönemlerinde yasaklandı.

Paris Komünü günlerinde başkentin devrimci halkı şarkıyı dillerinden düşürmedi.

Komün’den sekiz yıl sonra, Marseillaise yeniden millî marş oldu.

Şarkı, 19. yüzyıl boyunca ve 20. yüzyıl başlarında uluslararası devrimci hareketin, ezilenlerin, ayaklananların sesiydi adeta.

Rusya’da 1905 devriminde söylendi, 1917 Şubat devriminden sonra yeni cumhuriyetin gayrıresmî marşı oldu ve hatta Ekim Devrimi’nden sonra da bir süre “Enternasyonal” ile birlikte kullanıldı.

Bizimkinin öyküsünü bilen var mı peki?

Kâzım Nami Duru şöyle anlatır:


“Ankara’da 1920 sonlarında Maarif Vekilliği’nde çalışıyordum. Kapı açıldı, içeriye kısa boylu bir kurmay albayı girdi. ‘Ben,’ dedi, ‘Garp Ordusu Erkân-ı Harbiyesinden İsmet’. İskemleye buyur ettim, oturdu. ‘Biz orduca bir İstiklal Marşı yapılmasına karar verdik. Güftesi için beş yüz, bestesi için de bin lira vereceğiz. Gerek güfte gerek beste için bir müsabaka açmanızı istiyoruz. Maarif Vekili Rıza Nur Bey’e müracaat ettim, beni size gönderdi’ dedi. ‘Emriniz baş üstüne’ dedim. Müsabakayı bütün memlekete ilan ettik.”

Müsabakaya katılanlar arasında Bolu Mebusu Tunalı Hilmi ve Şark Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir de varmış. Kimbilir ne güzel şeyler yazmışlardır!

“Sevgilim özgürlük” diye bağıran kitlelerin benimseyip devlete dayattığı bir marş ile Garp Ordusu’nun müsabakayla bestelettirip halka dayattığı bir marş.

Biri bizim, biri bütün dünyaya mal olmuş!


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar