Şahin ALPAY
Nikolaos Raptopoulos, Selanik’teki Makedonya Üniversitesi’nden yakında Pire Üniversitesi’ne taşınacak olan genç ve parlak bir akademisyen. Uzmanlık alanı uluslararası ilişkiler. Doğup büyüdüğü İstanbul’dan, yirmi yıl kadar önce ailesi Türkiye’yi terk etme zamanı geldiğine hükmettiğinde, 17 yaşındayken ayrılmış.
Master ve doktorasını Belçika’da yapmış. Başka konular yanında Türk siyasi hayatı ve dış politikası üzerine ders veriyor; yayınlar yapıyor. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik” adlı kitabını Yunancaya çeviren de o.
Niko ve öteki Yunanlı meslektaşlarla, iki ülkenin birbirlerinden öğrenecekleri üzerine sohbet ettik. Türkiye 1980 krizini askerî darbeyle, 2001 krizini güçlü bir tek parti hükümetiyle aştı. Bugün Yunanistan’da (ne mutlu ki) askerî darbe ihtimali kalmamış durumda ama güçlü bir hükümetin ortaya çıkması olasılığı (ne yazık ki) görünmüyor. Bu, Yunanistan için belki sorunların en büyüğü.
Selanik’ten bakınca dikkatleri en çok çeken nokta, iki ülkenin ekonomileri arasındaki çarpıcı tezat. Bir yanda 2001’e kadar krizler içinde kıvranan; son on yılda sağlamış olduğu istikrar ve (2009 hariç tutulursa) yılda ortalama % 7 büyüyen ekonomisiyle Türkiye var. Öte yanda ise 1981’den beri AB üyesi olan ve son 4–5 yıl öncesine kadar refah düzeyini sürekli olarak yükselttiği halde bugün iflasın eşiğine gelen Yunanistan.
Yunanlı meslektaşlar, bu tezadın arkasında Türkiye’nin son on yılda sağlıklı bir ekonomi yönetimine kavuşmuş olmasının ve Türkiyelilerin ancak 1980’lerde dışa açılmayla değerlenmeye başlayan girişimciliğinin yattığının farkındalar. Ekonomik dinamizmde İslamî cemaatlerin girişimciliği özendiren rolünün de az çok bilincindeler. Türkiye’nin son on yılda sergilediği ekonomik performansın gıpta edildiği muhakkak. Bir meslektaş, Yunanistan’ın kimi geriliklerinin 4–5 yüzyıl Osmanlı egemenliğinde kalmış olmasıyla açıklayan “teori”lerin dahi paramparça olduğundan söz etti.
Selanik’ten bakınca dikkat çeken başka bir husus, tek başına AB üyeliğinin ne sosyo-ekonomik istikrar ve gelişmenin, ne de demokrasinin bir güvencesi olabildiği. Kuşku yok ki, Türkiye’nin son on yılda gerek ekonomi gerekse demokrasi alanındaki başarılarında AB kriterlerine uyum çabasının rolü büyük oldu. Ama AB üyeliğinden ziyade önemli olan bu kriterleri eksiksiz yerleştirmek.
Türkiye–Yunanistan ilişkilerine bakınca, 1999’dan bugüne kadar gerçekleştirilen 52 hükümetler arası gizli görüşme, ne yazık ki, Ege sorunlarının aşılmasına yetmedi. Yunanistan’da ekonomik kriz, Türkiye’nin AB üyeliğinin önüne çıkarılan engeller, çözümü gündemin çok gerilerine düşürdü. Ama iki toplum arasındaki bağlar, karşılıklı ziyaretlerle giderek güçleniyor. Yılda 4 milyar dolarlık ticaret hacminin bu on yılda 10 milyar dolara kadar yükselmesi bekleniyor.
Selanik’e ilk kez Aralık 1999’da bir Balkan gazetecileri konferansı dolayısıyla gitmiştim. 1430’dan 1912’ye yaklaşık 500 yıl Osmanlı’nın (ve dünyanın) en önemli kentlerinden biri olan; üç tektanrılı dini buluşturan; sembolü Beyaz Kule’yi Muhteşem Süleyman’ın yaptırdığı; Atatürk’ün doğduğu; “Hürriyet”in ilan edildiği şehre ancak Türk–Yunan yakınlaşmasının temellerinin atılmasından sonra ayak basmam, kendi başına ilginçti. Ama o tarihten bu yana beni Selanik’e çeken çok şey var. Biri Serezli, öteki Üsküplü iki dedemin de eğitim gördükleri yer olmasının bunda bir rolü olmalı. Osmanlı’yı anlamak için ise Mark Mazower’in “Selanik: Hayaletler Şehri” adlı kitabını (Yapı Kredi Yayınları) herkes okumalı.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Fark, karizma olabilir mi?
14.06.2023 - Harikalar diyarında
21.12.2020 - Kaçık Radyo'ya uzun ömürler
6.02.2020 - Kemalizmin amaçlanmayan sonuçları
18.11.2020 - Darbecilikle boğuşurken popülizme yakalanmak
30.09.2020 - Assar Lindbeck ve liberal sosyal demokrasi
24.09.2020 - Yeni dünya görüşüm
20.07.2020 - Kadri bilinmemiş bir şah-eser
8.05.2020 - Trump'ın dünyaya verdiği dersler
29.04.2020 - Ne umduk, ne bulduk
21.04.2020
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları

































Ad Soyad Giriniz...
Aklınıza danışın dostum PKK 8 sefer ateşkes ilan etti 1 seneye yakındır önder dedikleri insan tecrit edene sözünüz yokmu? Devletin şiddetini ve terörünü görmeyen bakan körler onun anladığı dilden cevap vermek zorunda bırakılan halkları yada örgütlerini görürler.Aydın olmanın gereği gerçekci davranıp zor aygıtı devletlerin asıl terörist ve terörün nedenleri olduğunu cesaretle söylemezler hep güçlü olana boyun eğerler onun arkasına yedeklenirler.Aydın yada demokratım diye ortalıkta dolaşırlar.