Şahin ALPAY
Bugün 24 Nisan. Osmanlı Ermenilerinin başına gelen Büyük Felaket’in başlangıcının 99. yıldönümü. Bundan 99 yıl önce Osmanlı Ermenileri kendi hükümetlerinin aldığı ‘tehcir’ kararıyla Suriye’nin Deyrülzor çölüne zorunlu göçe tabi tutuldular, mal ve mülklerine el konuldu. Bu konuda bir tartışma yok.
Tartışılan bir soru, tehcirin gerekçesi. İttihatçı diktatörleri mazur göstermeye çalışanlar, Ermenilerin isyan ederek düşman Rusya safında Osmanlı’ya karşı savaşmalarının, tehciri bir askerî zorunluluk haline getirdiğiniileri sürüyorlar. Ancak tehcirin savaş alanlarını değil, İstanbul ve İzmir dışında bütün Anadolu ve Trakya’yı kapsaması, bu iddiayı çürütüyor.
İkinci bir soru ise, tehcire uğrayanların sayılarıyla, bunlara ne olduğuyla ilgili. Tehcirle sürülenlerin sayısı bir milyon mu, yoksa 2 milyon dolayında mıydı? Ne kadarı Deyrülzor’a ulaşabildi; ne kadarı Rusya’ya kaçabildi; ne kadarı Müslüman olup tehcirden kurtuldu; ne kadarı açlıktan, ne kadarı salgın hastalıklardan telef oldu; ne kadarı katliama uğradı? Bu soruların cevaplarını belki hiçbir zaman tam olarak bilemeyeceğiz.
Asıl soru ise, Osmanlı Ermenilerine yapılanlar, ‘soykırım’ kavramına uyar mı, uymaz mı? Yaşananların 1948’de imzalanan, geriye yürümeyen, Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin tanımına uyduğu muhakkak. Ama Almanya’da Nazilerin Yahudilere yaptığına çeşitli açılardan benzemediği de öyle. Öte yandan ‘soykırım’ nitelemesinin Türkiye’nin tarihinin bu kapkara sayfalarıyla yüzleşmesini kolaylaştırmadığı çok açık. Oysa toplum olarak sağlığımızı korumak için tarihimizdeki bütün kara sayfalar gibi, bununla da yüzleşmek zorundayız.
Son yıllarda Türkiye hükümet sözcülerinin Osmanlı Ermenilerinin başına gelenlerle ilgili söyleminde kayda değer bir değişiklik gözleniyor. AKP’nin eski Savunma Bakanı Vecdi Gönül, “Tehcir ve mübadele olmasaydı bugünkü milli devlete sahip olamazdık!” (10 Kasım 2008) demişti... Birkaç ay önce AKP’nin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise, “Tehciri, o dönemde yaşananları tamamıyla yanlış bir uygulama olarak görüyorum. İttihatçıların yaptığı gayri insanidir. Tehciri hiçbir zaman benimsemiyoruz…” (Hürriyet, 13 Aralık 2013) dedi. Başbakan Erdoğan da dün yaptığı açıklamada, “Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı herkes gibi Ermenilerin de o dönemde yaşadıkları acıların hatıralarını anmalarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir…” diyor.
Türk-Ermeni barışmasını sağlamak zorundayız. Bu yolda bugüne kadar en makul ve vicdanlı öneriyi, emekli Büyükelçi Volkan Vural yaptı. Vural, beş yıl önce Neşe Düzel’e verdiği mülakatta şunları söylemişti: “Ermeni sorununu tarihçi değil, siyasetçi çözer. Gerçeklerin bilinmediğine katılmıyorum… Ben yetkili olsam, tehcire tabi tutulmuş olan bütün Ermeniler, hatta başka azınlıklar da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına istekleri halinde otomatik olarak alınabilir, derim... Bir fon kurulabilir… Sembolik bir tazminat verilebilir. Önemli olan bir acı karşısında duyarsız olmadığımızı belirtebilecek tutumlardır. Ben özür de dilerim aslında...” (Taraf, 8 Eylül 2008.)
Vural, geçen hafta verdiği bir mülakatta görüşünü tekrarladı: “Bu olaydan özür dilemek bence bir zafiyet değil, bir güçlülüktür… O insanlara ‘Acınıza saygı duyuyoruz ama burası sizin de vatanınız; gecikmiş de olsa biz sizi yine aramızda görmek isteriz, vatandaşımız olarak kucaklamak isteriz’ diyebilecek bir olgunluğu gösterebiliriz diye düşünüyorum.” (Hazal Özvarış, T24, 21 Nisan 2014)
Vural’ın sözleri izlenmesi gereken yolu gösteriyor.
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020