Şahin ALPAY
Bu satırların yazıldığı sırada Başbakan Soma’daki maden kazasında can veren işçilerin sayısını 238 olarak veriyordu. 120 işçinin hâlâ madende olduğu, yaralı olarak kurtarılan 80 dolayındaki işçiden bir kısmının da ağır durumda olduğu dikkate alındığında, Türkiye tarihinin en trajik maden kazasıyla karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor. Kimse bu trajedide hükümetin, yönetimin sorumluluğu olmadığını iddia edemez; “takdir-i ilahi” deyip geçemez.
Niye geçemeyeceğinin en açık delili, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV), 2010 tarihli raporu. Rapora göre, milyon ton taş kömürü üretimi başına can kayıpları karşılaştırıldığında, 2008 yılında bu sayı, büyük üreticiler olan ABD’de 0,02; Çin’de 1,27 iken Türkiye’de 7,22! Yani, insanlarının canına hemen hiç kıymet vermeyen, işçi haklarının en sınırlı olduğu sanayi ülkelerinin başında gelen, tek–parti yönetimi altındaki Çin’in bile 5 katı!
Aynı raporda, DPT’nin Özel İhtisas Komisyonu’nun 2009 tarihli çalışmasında maden ocaklarının yeniden yapılandırılmasının zorunlu olduğunun belirtildiği hatırlatılıyor. Aynı rapor, ölümlerin iş sağlığı ve güvenliği konusundaki eksikliklerden kaynaklandığının altını çiziyor. Aynı rapor “Kazaların önlenebilir sorunlardan kaynaklanması, denetim ve yaptırımların gözden geçirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır…” diye bitiyor. Bu trajedide hükümet, yönetim sorumluluğu olduğunun başka bir delili; CHP, MHP ve BDP milletvekillerinin geçen ekim ayında birlikte verdikleri, Soma’daki madenlerin incelenmesi için Meclis komisyonu kurulmasına dair önergenin, 20 gün önce iktidar partisinin oylarıyla reddedilmiş olması. Bence daha da açık ve net olan delil, hükümetin başında olan kişinin, yani Başbakan Erdoğan’ın, 4 yıl önce Zonguldak Karadon kömür madenindeki kazada 30 işçinin ölmesinden sonra söyledikleri: “Bu bölgenin insanı bu tür olaylara alışık… Bu mesleğin kaderinde, maalesef var… Bu mesleğe giren kardeşlerim de, bu mesleğe girerken içerisinde bu tür şeylerin olacağını bilerek giriyorlar.” (Sabah, 19.5.2010) Soma’da yaşananlar üzerine söyledikleri farksız: “Lütfen, buralarda hiç bu tür olaylar olmaz diye yorumlamayalım. Literatürde iş kazası diye bir şey var. Burada da olur. Bunun yapısında, fıtratında bunlar var.” Soma faciasını bir uyarı olarak görmeliyiz. Yönetime hakim olan zihniyeti değiştirmenin vakti geldi geçiyor. 2023 yılında Türkiye’yi dünyanın on büyük ekonomisinden biri yapma iddiasıyla yola çıkıp, bu uğurda ülkede insan sağlığını hiçe sayan; doğal çevrenin tahribatına gözlerini kapatan; nükleer santralların tehlikelerinden söz edenlere “Düşebilir diye uçağa binmeyecek miyiz? Patlayabilir diye tüpgaz kullanmayacak mıyız?..” diye cevap verebilen bir zihniyetle Türkiye yönetilemez.
2007 yılında başladığı, Nisan 2013’te MİT’in kendisine haber verdiği ortaya çıkan, Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının ucunun kendisine ve ailesine dokunabileceğini görünce “paralel devlet” safsatasını ortaya atan; yargıyı, emniyeti hallaç pamuğu gibi dağıtan; hiçbir belge ve kanıt olmaksızın soruşturmayı Hizmet Hareketi’nin hükümete karşı “darbe girişimi” ilan eden; Hizmet Hareketi’nin temsil ettiği inanç grubuna karşı “Haşhaşiler, hainler, casuslar, sülükler, kan emici vampirler, virüs, süte karışmış pis su, inlerine ineceğiz, moleküllerine ayıracağız” ve daha nice hakaretler yağdıran, nefret saçan, “cadı avı” yaptığını itiraftan çekinmeyen bir zihniyetle Türkiye yönetilemez.
“Cadı avı” itirafı karşısında yapılması gerekeni en isabetle AKP’nin ilk iktidar döneminde başbakan yardımcılarından olan Ertuğrul Yalçınbayır söyledi: “Bu sözleri söyleyen kişi başbakan olamaz. Bu sözleri söyleyen kişinin gensoru ile düşürülmesi gerekir…”
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Fark, karizma olabilir mi?
14.06.2023 - Harikalar diyarında
21.12.2020 - Kaçık Radyo'ya uzun ömürler
6.02.2020 - Kemalizmin amaçlanmayan sonuçları
18.11.2020 - Darbecilikle boğuşurken popülizme yakalanmak
30.09.2020 - Assar Lindbeck ve liberal sosyal demokrasi
24.09.2020 - Yeni dünya görüşüm
20.07.2020 - Kadri bilinmemiş bir şah-eser
8.05.2020 - Trump'ın dünyaya verdiği dersler
29.04.2020 - Ne umduk, ne bulduk
21.04.2020
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
Pes...