Şahin ALPAY
Kürt–çoğunluklu bölgede ya da Türkiye Kürdistanı’nda olup bitenleri anlama çabasında güvendiğim kaynakların başında gazetemizin Diyarbakır/Amed büro şefi Aziz İstegün’ün haber-yorumları gelir.
Son Lice eylemleri, can veren eylemciler ve izleyen “bayrak krizi” konusunda da öyle oldu. İstegün, “Bir buçuk yıl süren sükunetin ardından ne oldu da eylemler hız kazandı?” sorusuna verilen iki cevaptan söz ediyor. (Bkz. “PKK aslında ne istiyor?” Zaman, 10.06.2014.) Bir açıklamaya göre, gelişmeler, gerçekte çözüm sürecinin sağlıklı ilerlediğine işaret etmekte. Olan bitenlerin tümü MİT’in bir algı operasyonu. “Hükümetle PKK veya Abdullah Öcalan arasındaki iyi ilişkilerin, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde batıdaki milliyetçi oylar açısından risk oluşturduğunu düşünen MİT, aralarından su sızmıyor algısını yıkacak, aynı zamanda (yatıştırıcı rol oynayan – Ş.A.) Öcalan’ı güçlendirecek bir yol aradı.”
Bana daha inandırıcı gelen açıklama ise ikincisi: MİT ile Öcalan arasında anlaşmaya varılan konularda somut bir adım atılmaması üzerine PKK içinde “bunlar bizi oyalıyor, işi zamana yayıp kandıracaklar” düşüncesi güçlendi. Yani olup bitenler, çözüm sürecinin Tayyip Erdoğan ile Abdullah Öcalan arasında “sen bana bunu ver, ben de sana şunu vereyim” şeklinde özetlenebilecek pazarlıklarla ilerleyemeyeceğini, tıkanma işaretleri verdiğini gösteriyor.
Bana göre, tek başına “bayrak krizi” öncelikle şunları söylüyor: Kürt milliyetçi hareketinin “bizim bayrakla bir alıp veremediğimiz yok” yönündeki bütün açıklamalarına rağmen, ay-yıldızlı bayrak Kürt yurttaşların bir bölümü açısından, ne yazık ki hâlâ bir inkâr ve baskı alameti olarak görülmeye devam ediyor. Üzerinde düşünülmesi gereken, o “çocuğun” nasıl olup da o bayrağı indirebildiği değil, niye indirdiği; ay-yıldızlı bayrağın bütün yurttaşlardan saygı görmesinin nasıl sağlanacağı... MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “densizin alnından vurulması haktır, hukuktur” diye haykırması ise maalesef Kürt sorununun “öldürerek” çözülemeyeceği dersini alamamış olanların hâlâ var olduğuna işaret etmekte.
Oysa yılların acı tecrübelerinden çıkarılacak temel ders şu: Kürt sorunu ne öldürerek çözülebilir ne de Kürtlerin demokratik hakları inkâr edilerek... Bir defa daha hatırlamakta yarar var: Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ulus devlet olarak inşası fikri, iflas etmiş bir tasavvur. Türkiye’nin Türklerin değil, hangi etnik ve dinsel inançtan olursa olsun tüm yurttaşlarının devleti olarak yeniden tasarlanması mecburiyeti çoktan kapıya dayandı. Sünni’si ve Alevi’siyle Kürtler bağımsızlık mücadelesine, savaş sonunda kurulacak devlette dil ve kültürlerinin, kimliklerinin saygı göreceği, illerinde özerk olarak yaşayacaklarına dair vaadler üzerine omuz verdiler. Vaadlerin yerine gelmemesi yüzünden bugüne kadar irili ufaklı 29 isyan yaşadık. Ülke bütünlüğü korunacak ise bu vaadlerin yerine getirilmesi şart. İşin özü bu.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, hükümetin 6 Haziran’da Diyarbakır’da düzenlediği çalıştayda söylediklerinde çok haklı: Çözüm süreci İmralı’ya gidip gelmelerle devam edemez; siyaset kurumunun elini taşın altına koyması gerekir.” (Aktaran Orhan Miroğlu, Star, 9 Haziran.) Çözüm süreci ancak çözümden yana olan tüm güçlerin, tüm tarafların desteğinin seferber, çözüme karşı olanların ise tecrit olmasıyla başarılabilir. Bu da özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla inşa edecek bir anayasanın yapılmasıyla mümkün olabilir. Çözüm sürecini bütün gücü elinde toplamanın bir aracı olarak gören bir başbakan, barışın mimarı olamaz.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları










































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020