Şahin ALPAY
Tarsuslu üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın tecavüz girişimine uğrayıp hunharca katledilmesi, vicdan sahibi ezici çoğunluk tarafından lanetlendi.
Bir azınlık ise başına gelenlerden dolayı neredeyse Özgecan’ı sorumlu tutan hezeyanlarda bulundu. Eğer kadınlara baskı, dayak, taciz, tecavüz, öldürme şeklindeki, giderek çoğalan saldırılar önlenmek isteniyorsa, verilecek cezalardan önce, bu saldırılara yol açan nedenler üzerinde durmak gerekir.
Eğer kadınları aşağılayanlar, onlara dayak atanlar, işkence yapanlar, taciz-tecavüz edenler, onları öldürenler birer “sivrisinek” ise, bunları üreten bir “bataklık” olduğu akıldan çıkmamalı. Türkiye’de kadınların çok sık saldırılara maruz kalmalarına, saldırganların genellikle cezasız kalmalarına yol açan bu “bataklık” nedir? Bu bataklığın temelinde, kadınları erkeklerin iradesine, güdümüne, isteğine tabi olan; erkeğin mülkü, esiri, kulu olan ikinci sınıf insanlar olarak gören, eşit haklara sahip yurttaşlar olduklarını yadsıyan kültürel değerlerin yattığı muhakkak. Ne yazık ki bugün iktidara hakim olan, “Erkeklerle kadınlar eşit değildir… Kadının asli işi anneliktir…” diyen; kadınlara belirli şekilde giyinmeyi, davranmayı dayatan zihniyet de esas olarak bu kültürden kaynaklanmakta.
Bataklığın başka bir unsuru da muhakkak ki, kadınları seks nesnesi, objesi olarak gören yaygın zihniyet... Yine başka bir unsur, “cinsel açlık, tatminsizlik” olarak niteleyebileceğimiz sosyal-kültürel vakıa. Batı’da tecavüz olayları üzerine yapılan araştırmalar, bu saldırıların çoğunlukla cinsel tatmin amacıyla yapıldığına işaret ediyor. Uyuşturucu kullanan, kendileri çocukluklarında tecavüze uğrayan erkeklerin, bu suçu işlemeye daha çok eğilimli oldukları biliniyor. Onun için her şeyden önce, kadınların birinci sınıf insan ve eşit haklara sahip yurttaş oldukları bilincinin toplumda yerleşmesi için mücadele verilmesi gerekiyor. Bu bağlamda başta siyasilere, eğitim sistemine ve medyaya büyük sorumluluk düşüyor.
Peki, kadınları saldırılara karşı korumak için ne yapılabilir? Hemen idam–ölüm cezasının geri getirilmesi yönünde hükümet içinden dahi seslerin yükselmesi, bir bakanın (hem de AB’den sorumlu bakanın) “silahımı alır vururum” şeklinde konuşması, şiddet kültürünün, şiddetin ancak şiddetle önlenebileceği kültürünün ne kadar yaygın olduğunu bir kez daha gösterdi. Hemen hatırlatalım: Türkiye Cumhuriyeti idam cezasını 1984’ten beri uygulamıyor. İdam cezası 2001’de “savaş tehdidi ve terör,” 2002’de “Savaş ve çok yakın savaş tehdidi” dışındaki, 2004’te de tüm suçlar için kaldırıldı. İdam cezasını getir getirmek, Türkiye’nin AİHS ve AİHM rejiminden dışlanması, bırakın AB’yi, kurucusu olduğu Avrupa Konseyi ile ilişkisinin son bulması anlamına gelir.
Hatırlatılması gerekenlerin çok daha önemlisi ise şudur: Uygar bir devlet yaşam hakkına saygılı olmak zorundadır; caniler gibi, canilere örnek olacak şekilde can alamaz. Dünyanın hiçbir yerinde idamın suç işlenmesini engellediği görülmedi. Pekçok insan haksız yere idam edildi; masumların idam edildikleri çok sık görüldü. İdam telafisi olmayan bir ceza.
Kadınlara saldırıları önlemek için uygulanabilecek yaptırımlar, önlemler de elbette var. Katillere verilen ömür boyu hapis cezaları, mutlak olarak uygulanmalı, mutlak olarak af yasaları dışında tutulmalı, sadece ve sadece suçsuzluğun ortaya çıkması halinde geri alınmalı. Tecavüzcülere verilen hapis cezaları ağırlaştırılmalı. Yargı ve emniyet mensupları, taciz ve tecavüz suçları konusunda çok daha yüksek duyarlık gösterecek şekilde eğitilmeli. Kadın yargıçların ve polislerin sayısı artmalı. Yurttaşlar, tacizci-tecavüzcüleri polise ihbar etme konusunda cesaretlendirilmeli.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020