Şahin ALPAY
Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği hiçbir hukuki yönü, hiçbir inandırıcılığı olmayan iddialara dayanarak, bünyesinde medya kuruluşlarını da barındıran İpek – Koza Holding yönetiminin, iktidara yakın kayyuma devredilmesine karar verdi.
Bunun ifade ettiği çıplak gerçek, Türkiye'de kişi diktatörlüğüne doğru bir adım daha atılmış oluşu.
Yargının ve medyanın bağımsız olmadığı yerde demokrasiden söz edilemez. AKP yönetimi 2011'den, özellikle de 17/25 Aralık Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasına maruz kalmasından bu yana attığı adımlarla, yargıyı ve medyayı siyasi iktidarın emri altına sokuyor. Medyada önce TRT ve Anadolu Ajansı hükümetin borazanı haline getirildi. Sonra “havuz medyası” kuruldu. Sonra muhalif gazeteciler tutuklanmaya, muhalif yayınlar sansürlenmeye başladı. Şimdi de muhalif medyaya doğrudan el koyma aşamasına gelindi. Devamının geleceği de ilan ediliyor.
Düne kadar, başında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bulunduğu AKP iktidarının, “milli irade” söylemiyle, yani gücünü seçmenden, halktan aldığı iddiasıyla ülkeyi bir çoğunluk diktatörlüğüne dönüştürdüğü söylenebilirdi. 7 Haziran genel seçimleriyle, seçmen çoğunluğuna dayandığı iddiası sıfırlandığı halde, geçici bir seçim hükümeti altında, hem de bir genel seçime gidildiği günlerde, muhalif - eleştirel seslerin susturulmasına yönelik son hamleler, AKP iktidarının artık ne seçimle gelen yönetim, ne de başta muhalefet hakkı olmak üzere yurttaşların temel hak ve özgürlükleriyle sınırlı yönetim anlamında demokrasiye herhangi bir saygısı kalmadığını gösteriyor.
İpek – Koza Holding'e el koyma kararının anayasayla güven altına alınmış olan en temel demokratik haklara; mülkiyet hakkına ve girişim özgürlüğüne, ifade ve basın özgürlüğüne indirilmiş bir darbe olduğu; sadece muhalif görüşleri susturmaya değil, iktidarın dümen suyundan gitmeyi reddeden işadamlarını da yola getirme amacını güttüğü herkesin görebileceği kadar açık bir durum. Ne yazık ki, hukuk sürecini izleyerek, anayasayı delik deşik eden bu kararın düzeltilmesi yolu da kapalı görünüyor. Zira, el koyma kararı, bizzat dönemin başbakanı tarafından “paralel yapı”yla mücadeleyi yürütecek “proje mahkemeler” olarak (yani tek – parti döneminin İstiklal Mahkemeleri ve 27 Mayıs darbesinin Yassıada mahkemeleri gibi, adil bir yargılama yapmak için değil mahkum etmek için) kuruldukları açıkça itiraf edilen Sulh Ceza Hakimlikleri'nin kararlarına yapılan itirazlar, bir kapalı devre sistem içinde, diğer sulh ceza hakimlikleri tarafından inceleniyor.
Ve ne acıdır ki, bütün saygın anayasa hukukçularımızın hukuk devleti ilkeleriyle çeliştiğini ilan ettiği Sulh Ceza Hakimlikleri, Anayasa Mahkemesi çoğunluğu tarafından Anayasa'ya uygun bulundu. (Bu mahkemelerin hukuk devleti açısından ne büyük bir cinayet olduğunun açıklaması için bkz: Prof. Dr. Kemal Gözler, “Sulh Ceza Hakimlikleri ve Tabii Hakim İlkesi,”Yaşananlar gösteriyor ki, Türkiye'nin iki yüzyıla uzanan hukuk devleti ve demokrasi tecrübesi, çetin bir sınavdan geçiyor. AKP'nin yeniden tek başına iktidarı elde edip edemeyeceğini gösterecek olan 1 Kasım seçimleri, bu sınavda önemli bir aşama olacak. Ne var ki sınavda asıl belirleyici, demokrasi, hukuk devleti, insan hakları ve farklılığa saygının yerleşmesini isteyen siyasilerin, kanaat önderlerinin, toplum kesimlerinin bu yolda verecekleri kararlı ve sabırlı mücadele olacak. Askere dayalı otoriterliğe karşı hukuk ve meşruiyet içinde verilen mücadele kazanıldı. Şimdi sıra halka, sandığa dayandığı iddiası çökmekte olan sivil otoriterliğe karşı mücadelenin kazanılmasında. Demokrasiyi hak ediyor muyuz? Bunun cevabını öğreneceğiz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020