Selami GÜREL
Gençlik yıllarımda şu yaşadığımız dünyada “klasik politikacıların” neye göre, nasıl politika yaptıklarını anlayamaz, milyonlarca işçi herkesin gözü önünde kaçak çalıştırılıp, 12 kişi taşıması gereken minibüslere tüm trafik polislerinin gözleri önünde 40 kişi yüklenirken buna neden kimsenin müdahale etmediğine akıl erdiremezdim..
Halen akıl erdiremediğim yığınla şey var, ama yaş kemale ermeye başlayıp, dünyayı biraz daha “uzaktan” izlemeye başlayınca, bir şeyleri fark eder gibi oldum...
Meğer bildiğimiz klasik politikacılar dünyanın her yerinde, insanların bilgi ve bilinç düzeyini bir basamak daha yukarı taşımak için politika yapmıyor, tam aksine toplumun bağrında oluşabilecek daha ileri bilinç düzeyini sürekli engellemeye çalışıyorlarmış...
Örneğin, şu anda, adı bilinmeyen bilmem ne ülkesinin diktatörünün bile artık dikkate almak zorunda kaldığı “Çevre Bilinci” bu düzen politikacılarına rağmen gelişmiş...
“Kadın Hakları”, “Çocuk Hakları”, “Hayvan Hakları”, “Azınlık Hakları”, -bizim coğrafyamızda henüz konuşulmaya başlanması bile çok taze olan- “Askere Gitmeme Hakkı”, “Eşcinsel Olma Hakkı” da öyle...
Birileri, “yeter artık! Sokak köpeklerini, ceylanları, boz ayıları öldürmeyin” diyene, seslerini bayağı duyurana kadar, hiçbiri bunları dikkate bile almamış...
Tüm bunlar “yok kabul edilmiş”
Eğer insanlar 12 kişilik minibüse 40 kişi binmeye, 40 kişilik işyerindeki iki insandan biri olarak kaçak çalışmaya devam ediyor ve bunu “sessizce” kabulleniyorsa, onlar -sesleri çıkmadığından fark edilmiyor “yok“ kabul ediliyorlarmış.
Eminim hepinizin çevresinde böylesi yığınla aşina yüz vardır.
Benim, sesi ve yüzü, bana aşina olan başka tanıdıklarım da var...
Onlar 12 kişilik minibüsteki 40 yolcudan biri değil. Sigortasız çalışmıyorlar. İşleri de öyle zor sayılmaz... Zor olsa da, “mesaileri” ödenir genellikle... Hatta iyi ödenir...
Tıka basa dolu minibüslere, tek başlarına oturdukları -caddede minibüsle aynı alanı kaplayan- özel arabalarından bakarlar...
Bakarken, akılları, o minibüstekileri görmekten çok, ya o gün tahsil edemedikleri çekte, ya da yarın bilmem kimle yapacakları toplantıdadır...
Çok güzel yönleri vardır çoğunun... Kandan, cinayetten, hiç hoşlanmazlar mesela... Dünyada her sene silah için 1 trilyon dolar harcandığını duyduklarında öfkelenirler...
-Eğer konu Türkiye değilse- savaşa ve militarizme karşıdırlar... Afrika kıtası ya da adını bilmediğimiz bilmem ne ülkesindeki “bilmem ne kurtuluş hareketi” ne acayip sempati duyarlar...
Çocukları çok sever, Hayvanlara kıyamazlar. Doğa düşkünü olduklarını anlatmaya gerek yok...
Rakı sofrasında sohbetlerine doyamazsınız...
“İnsancıldırlar” yani...
Tek handikapları, “Hayatları tıkırındadır“, “evleri, arabaları, iyi kazandıkları işleri vardır”
O, “tadına doyamadığınız sohbet” ilerleyip, konu TC sınırlarının içine girdiğinde her şey bir birine karışır onlarla...
Biraz önce, “kana, yok edilen cana, silaha, onun kurumsal ifadesini bulduğu militarizme” etmedik laf bırakmayanlar, birden savaş, kan, yok edilen can taraftarı kesilirler...
T.C. sınırları içinde tüm “kutsal” kavramlar kaybolmuştur...
Artık, savaşın iki tarafındakilerin de İNSAN olduğu onlar için mevzu bahis değildir...
Egemen olana “kafa tutanlar” Afrika’da, Asya’da anlaşılır olabilirken, burada “yok edilmesi” gerekenlerdir.
Üstelik bunu sadece kendi kendilerine ya da rakı sofralarında da söylemezler... Ellerine hangi araç geçerse, televizyonda, sokakta, büroda, kimi bulurlarsa, onlara da anlatırlar...
Bunlar, öyle az olmadıkları gibi, bayağı etkili ve yetkilidirler de. Büyük çoğunluğunun, savaştan, kandan, yok edilen candan -doğrudan- bir çıkarı da yoktur. Silah alıp satmazlar, uyuşturucu ticaretini bırak, genellikle, rakıdan başka uyuşturucu bile tanımazlar...
Ama egemen söylemlere karşı antenleri -nedense- acayip hassas olduğundan, onlara ters düşmeyi hiç göze almak istemezler...
Egemen olanlar savaş diyorsa, -tüm söylediklerini o anda unutup- onlar da takılı verirler savaş kervanının ardına... Örneğin, “yüz binlerce insanın vurularak tüketilemeyeceğini”, çok iyi bilirler... Her ölümün “toplumsal maliyetini” de. Bu sorunun köklerini de...
Ama ne o “ölüme” karşı çıkarlar, ne de bunun toplumsal maliyetine...
Sesleri yoktur savaşa karşı...
Ve yok kabul edilirler böylece...
Sadece yok değil, birilerine destek vermiş kabul edilirler...
Hava böyle oluşunca...
Yani bizim “sevecen, bebek yüzlü şoven” arkadaşlarımız her gün dökülen kanda egemenden yana tutum aldıkça...
Bizim “günlük politikacılarımıza” da yol açılır... Bu kadar destek varken, “savaşa devam” kalır geriye... Ardından bizim “sevecen, bebek yüzlü arkadaşlarımız“, merak ederler, neden hala kan aktığını...
“SENSİN NEDENİ” desen... kafa yoracaklarına... Sana küserler... Akar gider kan...
Sen, Nazım’ın;
“Bu dünyada, bu zulüm senin sayende.
Ve hala açsak,
yorgunsak,
al kan içindeysek
(......)
Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!” diyen şiirini mırıldanırken;
Onlar evlerine, -kapılarını açan kadınlarına gülümseyip, çocuklarını mıncıklayarak- yine o “bebek yüzleriyle” dönecekler...
“Onlar yüzünden sürer bu savaşlar” desem belki biraz ağır kaçacak.
Ama “onlar karşı çıksa, bu savaşları onlara rağmen sürdürmek hiç
kolay olmayacak” dersem, abartmış olmam.
Bakın çevrenize, ne kadar çoklar değil mi?
Ama hayale kapılmayın...
Sen, ben, biz -yani onların dışındakiler- kıpırdamadıkça, onların kıpırdamasını beklemeyin.
Hiç kıpırdamayacaklar...
Şimdilik yok kabul edin onları...
“Yoklar” çünkü.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.03.2025
9.02.2025
7.02.2025
3.01.2025
19.01.2024
8.01.2024
14.06.2023
26.05.2023
7.05.2023
14.04.2023