Selami GÜREL
Bir süredir CHP’nin “Barış Süreci” karşısındaki ulusalcı direnişi nedeniyle, bu parti kitlesinin durum ve duruşu üzerine –A. Görmüş, G. Özaltınlı ve H. Uluengin gibi- bazı köşe yazarının ilginç yazılarını okuduk.
Özellikle Özaltınlı, “CHP’nin tamamen ulusalcı bir partiye dönüşmesinin bir mukadderat olmadığı” tespiti ile sorunun doğru bir mecrada tartışılabilmesinin önünü açtı. Ardından, bizzat bir CHP’li, CHP kitlesinin yüzde 65’inin barış sürecini desteklediğini açıkladı ve açıklamasıyla “boynu vuruldu”
Otuz yıl süren “anlamsız” bir savaşın ve bunun bir barışla sona erdirileceği ihtimalinin tüm toplumda pozitif bir bilinç oluşturmasında şaşılacak hiçbir şey yok. Şaşılacak şey CHP’nin yönetim kademesinde, toplumun böylesine barış potansiyeli taşıdığı bir dönemde bile, savaşta ısrar edenlerin kendini “solda” göstermeye çalışan bir partide, bir kırılma yaşamadan varlıklarını devam ettiriyor olmalarında. Bence bugün geldiğimiz noktada, yüzde 65’inin barış sürecini desteklediği CHP kitlesinden çok, bu tabanla uyumsuz oldukları ayan beyan ortada olan, kendilerini “yenilikçi”, “değişimci” gibi sıfatlarla adlandırıp, ulusalcılarla farklılığı olduğunu iddia edenlere bir çift laf etmek gerek.
Savaş ve barış süreçleri, turnusol kağıdı gibi, toplumsal, politik ve ahlaki ayrışma süreçleri olurlar. En bilinen örneği, birinci paylaşım savaşının bütçesine destek veren Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) nin yaşadığı ayrışmadır. Tüm ülkede sürdürülen şoven ve milliyetçi propagandaya teslim olan SPD yönetimi, yıllardır sürdürdüğü enternasyonalist çizgisinden feragat ederek, Almanya’nın savaş kervanına katılmasını onayladığında, Berlin sokaklarında tek başına emperyalist savaşı protesto bildirisi dağıtan KARL LİEBNECHT ve onun yanında duran Rosa Luksemburg bu ayrışmada taraf olup, tarihin beyaz sayfasında yer almışlardı. İşleri çok zor, aldıkları tavır yaşamlarına mal olabilecek nitelikteydi ve mal oldu da.
O sosyal demokrasi ile benzerliği hiç olmayan şimdiki CHP için durum tam tersi. Kitlelerin şovenizmle zehirlendiği, başlamak üzere olan bir savaş değil, 30 yıldır sürdükten sonra, halkın büyük bir bölümünün arkasında durduğu, kendi kitlelerinin bile desteklediği bir BARIŞ SÜRECİ var ortada.
Üstelik Sosyal Demokrasi’yi bizzat onun doğduğu yerde öğrenmiş, yıllarca o coğrafyada bunun politikasını sürdürmüş, bizim coğrafyamızda Sosyal Demokrasi’nin vakıflarını kurmuş, dahası SUSURLUK raporlarını yazmış insanlar var aralarında.
Ama sesleri yok, kendileri yok sanki.
Sanki 30 yıldır süren savaşta ölen kırk bin insan, yüz binlerce yaralı, on binlerce tutuklu, yurtlarından sürgün edilen milyonlarca insan onları hiç ilgilendirmiyor.
Onlara şunu söylemek isterim:
Kimse sizden Karl Liebnecht ya da Rosa Luksemburg olmanızı beklemiyor, ortalama vatandaş, kendi kitlenizin bir parçası olun bari.
Son şansınız olan bugün konuşmadığınızda, sadece politik olarak değil, ahlaki olarak da çok kötü geçeceksiniz tarihin sayfalarına.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.03.2025
9.02.2025
7.02.2025
3.01.2025
19.01.2024
8.01.2024
14.06.2023
26.05.2023
7.05.2023
14.04.2023