Selami GÜREL
Yazının başlığına bakıp Reyhanlı’da gerçekleştirilen katliam üzerine uzun politik yorumlar yapacağımı düşünmeyin.
İnce hesaplanmış, barış sürecini kesintiye uğratmak isteyen bir provokasyon girişimidir, nokta.
Sonrası tam bir netleşme sürecidir.
“Arap Baharı” halk ayaklanmaları ile diktatörlükleri teker teker devirmeye başladığından beri, Kemalistler ve Türk Solu’nun tamamına yakını, Müslüman ülkelerde devrimin Hristiyanlar ya da ateistlerce gerçekleşmesini beklercesine, küçümsedi, dudak büktü. Bu küçümseme, ayaklanmalar yayıldıkça, Suriye örneğinde daha da belirginleşip, aşağılamaya, diktatörlüklerin “utangaç” desteklenmesine dönüştü. Diktatörleri “unutup” ayaklananlarla uğraşmaya başladılar.
Tüm iç savaşlarda olduğu gibi, yüz binlerce Suriyeli topraklarını terk edip, “bizim” topraklara sığındığında, mültecilere karşı sokaklara dökülecek kadar pusulayı şaşırdılar.
Reyhanlı katliamından sonra mülteciler, yeniden ırkçı ve faşist saldırıların hedefi haline geldi. Basında bu saldırılara ve mültecilerin yaşamlarına dair haberler yer almaya başladı. Saldırının ardından mültecilerin linç edildiği “iddia” edildi, bunu bilmiyoruz. Ama kalemi eline alan herkes, “mültecilerin arabalarının tahrip edildiğini, eczanelerden ilaç alamadıklarını, hastaneye gidemediklerini, burada ölümü beklemektense kendi topraklarında bombalanmayı göze alıp geriye dönmek istediklerini” yazdı, bunu biliyoruz. Herkesin bildiği durum bu, kimisi utanarak, kimisi de utanmadan kabulleniyor.
Yüz bini aşan mültecinin kimlerden mürekkep olduğunu bilme şansımız yok. Ama aralarında binlerce çocuk, yaşlı, hasta, yaralı, sakat olduğunu bilmek için müneccim olmak gerekmiyor.
Düşünün, binlerce çaresiz insan ölümden kaçıp “bize” sığınıyor, ama bizim faşistlerimiz onların en temel insani haklarını engeller onlara saldırırken, bizim bazı “solcularımız” bu utanç için öfkeleneceğine, mültecilerin arasında direnişçi olup olmadığını soruyor.
Bizim ülkemiz de, 12 Eylül darbesinden sonra, on binlerce mülteci yollamıştı başka ülkelere. Bunlar arasında da binlerce “direnişçi” vardı. Hatta bunu yürüyüşlerle, yayın organlarıyla cümle aleme ilan ederlerdi. Kimseler itiraz etmezdi onların direnişine. Çünkü ahlakiydi, meşruydu, görevdi, haktı.
Esad denen diktatöre direnmek de aynen böyle ahlakidir, meşrudur, görevdir, haktır.
Bu coğrafyada ölümden kaçıp bize sığınanlara yapılan her saldırı, insanlığa yapılmış bir saldırıdır. Bahaneler aramak, ırkçılığa sessiz kalmak, politik ikiyüzlülüktür, ahlaki olarak kirlenmektir.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.03.2025
9.02.2025
7.02.2025
3.01.2025
19.01.2024
8.01.2024
14.06.2023
26.05.2023
7.05.2023
14.04.2023