Süleyman Seyfi Öğün
Yazar Nihat Genç, son yazısında ,kendisine has keskin, ağır diliyle dinsel söylemin kabalaşmasına değiniyor. İddialarının yaban atılır bir tarafı olduğu söylenemez. Bir zamanlar, Anadolu ve Rumeli sathına dağılmış, din büyüklerinin, kanaât önderlerinin o zârif üslûbuna, hâl ve hareketlerine yazıklanarak medhiyelerde bulunuyor. Artık o insanların kalmadığını, bunun yerini din adına bağıran çağıran, suçlayan, kaba insanların aldığından şikâyet ediyor. Sayın Genç’in değerlendirmeleri bana düşündürücü geldi ve bu yazıya ilhâm verdi…
Peşinen söyleyeyim; Sayın Genç’in eleştirilerine temelde katılmamak mümkün değil. Türkiye’nin yakın kültürel târihi, hâl ve gidişten birkaç defâ sınıfta kalacak kadar kirlendi. Tarz, tavır, konuşma ve davranış bozukluğu had safhada. Bu durum dinî çevrelerde de yaygın. Yarım yamalak , kör topal din bilgileriyle etrafına dehşet saçanlardan geçilmiyor. Ama daha beteri, sözüm ona dînen iyi yetişmiş olduğundan şüphe edemeyeceğimiz bâzı titré sâhibi şahısların da bu kervana katılmaları. Epistemolojik birikim seviyesinin yüksek olması, etik bir olgunlaşmayı da her zaman ve bizatihî berâberinde getirmiyor. Hiç kimse “yanılma payını”, eksikliklerini kabûl etmiyor. Maşaallah herkes herşeyi en mükemmel şekilde biliyor…
Sayın Genç’in “zehir zemberek” yazısında eksik olduğunu düşündüğüm bir taraf var. Üslûp kirliliği sâdece dinî çevrelerde görülmüyor. Bu kirlilik genel bir kirlilik ve “sosyolojik” mâhiyette. Bir olgunun sosyolojik olmasının değişik çağrışımları var. İdeolojik bakışın kararttığı, göstermediği süreklilikleri, benzerlikleri görmek ve gösterebilmek için de “sosyolojik” ibâresi kullanılabiliyor. Ezcümle, üslûp kirliliği sâdece dînî çevrelerde değil, seküler çevrelerde de son derecede yaygın. Carl Schmitt, toplumsal ve siyâsal hayatların “teoloji” yüklü olduğunu vurguluyordu. Ne kadar doğru… İster dînî teoloji ve ideoloji üzerinde olsun; ister seküler teoloji ve ideoloji üzerinden; üslûp bozukluğu en kuvvetli kültürel paydalardan birisi olarak tezâhür ediyor.
Üslûp bozukluğu esasta modernleşmenin armağanı. Burjuva dünyâ görüşünün başat iddialarından birisi, hakîkâtı gizleyen form ve formasyonları hedefine koymuştu. Bunun sebebi, aristokrasiye karşı yürüttüğü kültürel mücâdelede yatar. Burjuvalar; aristokrasi, daha genel manâda saray toplumlarının formalizminin, haksız bir şekilde târihsel bir şişmeye sebep olduğunu, hayâtın saflığını bozduğunu, hayâtın özüne karşılık gelen hakikâti dejenere ettiğini düşünüyorlardı. Aristokratlar veyâ genel manâda seçkinler , eşitsiz toplumsal ilişkileri sürdürebilmek için incelikleri abartıyor, bu inceliklerden nasiplenmediklerini düşündükleri avâmı da aşağılıyorlardı. Burjuvaların eşitlik tutkusu-çok da haksız sayılmazlar- buna karşı , enerjik bir protestoydu.
Aristokrasi ile burjuvalar arasındaki kavgada görülmeyen ise, inceliklerin ara toplumsal gruplardaki dağılımıydı. İncelirken, aşağılamayan, ve incelmeyi moral değerlerle, inançlarla buluşturan, aristokrasi dışı gruplar da mevcuttu. Ama burjuvaların protestoları, husûsen burjuva radikallerinin gözükaralığı bu ayırımı görmedi. Genel manâda incelmeyi yozlaşma ile eş tuttu. Âdeta penisilin etkisi gibi bir şeydi bu. Târihsel “zararları” tasfiye ederken ayırımcı davranmadılar. Toptancı yargılardan hareket ettiler. İncelikleri sahteliklerle eşleştirip tasfiye etmeyi tercih ettiler.
Özcülük olarak da tarif edilen çıplak hakikât tutkusu; doğacılık, bilimcilik, akılcılık, hesaplılık veya ideolojilerden hangisi ile eşleşirse eşleşsin kültürel olarak çölleştirici bir etki doğurdu. Modern din zihniyeti de buna göre şekil aldı. Sekülerler doğada saflığı ararken, dindarlar da İlâhi hakikâtin saflığına ,dînin özüne sadâkât fikrine yaslandılar. Ama en tuhaf olanın sürecin psişik tarafıyla alâkalı olduğunu düşünüyorum. Hakikâtin kâşifleri, keşiflerinden bir hırsızlık da türetmekten geri kalmadılar. Hakikâte ermek iddiası şaşırtıcı bir şekilde bireyselleşti. Ve hakikâte eren Tanrı’dan rol çalmayı da ihmâl etmedi.Bu, modern otoritenin kaynaklarına götürüyor bizi. Bugün bize ihtiraslı bir şekilde hakikâti anlatan , en küçük bir farklılığı sapkınlık olarak gören ve gösteren “otoriteler” i kastediyorum.
Bunların ağır bir neticesi daha var. Hakikât, yaşanan hayâtın dışında olduğu ve hayâtlar bu hakikâte göre bizâtihî sapkın olduğu için , praksis de değer kaybetti. Velhâsıl formları kasıtlı reddi, amellerin ihmâli ile eşleşti. Un Budha filmindeki bir diyalog bunu anlatır. Bir felsefe profesörü ile tartışan kız arkadaşı, Doğu ile Batının-bunu gelenek ve modernlik olarak da alabiliriz-arasındaki farkın, ikincisinin mutandan ve parlak bir ahlâk söyleminde bulunurken özel hayâtında ahlâksız yapabilenlere geçit verirken; ilkinin praksisi(amelleri) esas aldığını ve bu ikiyüzlülüğe fırsat tanımadığını söyler.
Seçkinliği çok başka bir şekilde tarif eden Konfüçyüs ile tamamlayalım: Büyük Usta talebelerine şöyle sesleniyordu: Eğer bir yerde biçim özü unutturuyorsa, bilin ki orada yüzeysellik vardır. Eğer bir yerde öz biçimi unutturuyorsa bilin ki orada kabalık vardır. Eğer bir yerde , ikisi birbirini unutturuyorsa, bilin ki orada seçkinlik vardır…
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2021
29.04.2021
22.04.2021
4.06.2020
22.04.2019
4.02.2019
14.02.2019
11.02.2019
4.02.2019
28.01.2019