Taha Akyol
Yeni Zelanda’da bugün Cuma namazı başlarken okunan ezan radyo ve TV’lerden yayınlandı; ülke genelinde iki dakika saygı duruşu yapıldı. Kadınlar Müslümanlarla dayanışmalarını göstermek için başörtüsü takarak “onlar biziz, biz biriz”kampanyası açtılar, katliamın yapıldığı iki caminin etrafını çiçek bahçesine çevirdiler.
Başbakan Jacinda Ardern Müslümanları bağrına bastı. Teröristin istediği propagandaya alet olmamak için onun adını asla anmayacağını söyledi…
Bu genç kadın sorumlu devlet insanı, sorumlu insan, sorumlu lider kavramlarının örneği oldu, saygı kazandı.
İşte hepimiz saygı duyuyoruz.
Bu saygın insanlar Çanakkale’de savaştığımız Anzakların torunlarıdır!
Çanakkale jeopolitiği
Fransa ve Almanya yüz elli sene savaşmışlar, Alman orduları iki defa Paris’e girmişti.
1850’lere kadar Rusya’ya karşı Osmanlı’yı tutan İngiltere ve Fransa, yükselen müthiş Alman gücü karşısında bu defa Rusya ile ittifak yaptılar.
Yalnız kalan Osmanlı Abdülhamid’den itibaren Almanya’ya yöneldi, sonrası malum…
1915’te İngiliz-Fransız donanmasının Çanakkale’ye saldırması, Boğazlar’dan geçip Rusya’ya yardım ulaştırmak içindi. Güçlenecek Rus ordusunun Almanya’yı zayıflatmasını umuyorlardı.
Bugün öyle bir jeopolitik yok. Aksine, Türkiye büyüyen Sovyet Rus gücünün karşısında daha Atatürk döneminde Batı ile ittifaka yöneldi…
Bugün ABD ile ciddi ihtilaflarımız var ama NATO’da devam ediyoruz; Avrupa Birliği en önemli iktisadi ve kurumsal ortağımızdır.
Yüz elli yıl savaşmış olan Almanya ve Fransa da artık birlikte bugün AB’ın mihveridirler.
ANZAK’ların, Batılı orduların yeniden Çanakkale’ye saldırması hayal bile edilemez.
Hamaset geçici bir seçim söylemi de olsa istenmeyen etkiler yaratabiliyor. İşte durup dururken Avustralya ve Yeni Zelanda ile söylem sorunu çıktı.
Halbuki teröre karşı ortak dil geliştirerek dünyaya iyi bir mesaj verebilirdik.
Çanakkale hâlâ çok önemli
Çanakkale’nin bugün devam eden büyük değeri, sosyolojik ve kültürel anlamda “milletleşme” yolunda en büyük dönemecimiz olmasıdır.
Çanakkale, Kurtuluş Savaşı’mızın başlangıcıdır.
“Garbın âfâkını saran çelik zırhlı duvar”ı yenebileceğimizi ilk defa Çanakkale’de gördük, Milli Mücadele’yi bu ruh zafere ulaştırdı.
Fakat Çanakkale’de sadece Mustafa Kemal varmış gibi veya o yokmuş gibi hâlâ uçlarda kavga ediyoruz.
Aşağıda 29 Ekim 1916 günlü Tesvir-i Efkâr gazetesinin birinci sayfasını görüyorsunuz:

Gazete, “Osmanlı ile İtilaf devletleri arasındaki savaşın birinci yıldönümü”vesilesiyle Çanakkale zaferlerini kapak yapmıştı. İstanbul, Çanakkale ve şanlı Mehmetçik resimlerinin altında zaferin sembolü iki kahramanın fotoğrafını yayınlıyordu.
Biri kara savaşlarının kahramanı “Miralay Mustafa Kemal Beyefendi”, diğeri deniz savaşlarının ve 18 Mart deniz zaferinin kahramanı “Mirliva Cevat Paşa.”
Burada tabii ayrıntılara girmiyorum, benim “1914-1915” adlı kitabımda bu konularda geniş bilgi vardır.
Tarih bir laboratuvardır
Tarihe bir laboratuvar gibi bakmalıyız, yani “anlamak” için…
Özellikle de Tek Parti dönemindeki kutuplaşmanın gözlüğüyle Milli Mücadele’ye, Çanakkale’ye bakmak çok büyük yanlışlara yol açıyor.
“Yunan kazansaydı” rezaleti gibi!..
Öyle olsaydı İzmir ve çevresi Yunanistan’a; Eskişehir’e kadar olan topraklarımız da “Özerk Rum devleti”ne ait olacaktı!
İdeolojik gözlükler sadece tarihe bakışta değil; günümüze bakışta da büyük hatalara yol açabilmekte, diplomatik sorunlara sebep olabilmektedir.
Tarih fevkalade önemlidir; tekrarlamak için değil, dersler çıkarmak için.
Tarih bilimi hele de çağımızda “düşmanları azaltmak, dostları attırmak için” bir diplomasi mektebidir.
Tarih felsefecisi Leon E. Halkin “Tarih Tenkidinin Unsurları” adlı eserinde “Tarihin bilinmesi, geleceği düşünmek için zaruridir... İnsan geçmişini ne kadar iyi tanırsa, onun o ölçüde daha az kölesi olur” diyor.
İşte, dün savaştığımız Anzakların torunları, dostlarımızdır; onları seviyoruz, teşekkür ediyoruz.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2025
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
5.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
29.10.2025
28.10.2025