Tayfun Atay
Şahsiyet dizisine Haluk Bilginer'le gelen uluslararası Emmy ödülü sürpriz değil. Ben hiç şaşırmadım. Hatta diyebilirim ki şaşırtıcı olan, dizinin en iyi senaryo ve yönetmen ödüllerine neden layık görülmediğidir!..
Bunları bu kadar rahat söylüyorum. Çünkü, (beni yine hiç mi hiç şaşırtmayan şekilde) uluslararası düzeyde gelen başarı bir anda diziye bu topraklarda yayında olduğu zaman gösterilmemiş ilgiyi ancak şimdi var etmişken, ben daha ilk günden Şahsiyet'in sıkı bir takipçisi ve "okuyucusu" idim. Türkiye dizi tarihinde başyapıt düzeyinde bir çalışma ile karşı karşıya olduğumuzu da çok önceden hem dile getirdim hem yazdım.
Bunun bir uluslararası krediye sahip olacağı, o zamandan da belliydi.

Haluk Bilginer 2019 Uluslararası Emmy Ödülleri töreninde
Diziyi Puhutv'de yayına girmeden iki gün öncesinde, 15 Mart 2018'de düzenlenen basın gösteriminde izledim ilk olarak. O dönem Kerem Çatay'la birlikte Ay Yapım'ın bir parçası olan Pelin Diştaş'ın nazik ama bir o kadar da ısrarlı davetiyle oradaydım. İyi ki gitmişim. Çatay'ın yanı sıra dizinin hikâyesini borçlu olduğumuz Hakan Günday'la da enine boyuna sohbet imkânı buldum. İlk bölümü izledikten sonra Günday'a ilk sözümün, "Toplumun alzheimerlaşması'nı anlatmışsın" olduğunu hatırlıyorum. Onun, adeta foyası ortaya çıkmış muzip bir usta edasıyla tatlı tatlı gülümseyişini de…
Hakan Günday
Abarttığımı düşünmüyorum; Günday'ın kaleminden can bulan Şahsiyet, bizim coğrafyamızda edebiyatı dizi-film mecrasına taşımış sayılı yapıtlardan biridir.
Şahsiyet bir şaheserdir.
Hem evrensel insanlık halimize, daha doğrusu hali pür melâlimize seslenir, hem de "yerli ve millî" bir acımıza, ayıbımıza, "ar"ımıza temas eder; derinden ve keskince ama hem edebi hem estetik bir özen ve titizlikle…
Bunda elbette yönetmen Onur Saylak'ın da payı, etkisi, emeği büyüktür ve o da takdir ve tebriği hak etmektedir.

Onur Saylak
Alzheimer insanın beyninde mi toplumun kalbinde mi?
Polisiye-suç-gerilim tarzında bir dizi olarak, adli kâtip memurluğundan emekli ve Alzheimer hastası olduğunu öğrendikten sonra bir seri katile dönüşmüş Agâh Beyoğlu'nun (Halûk Bilginer) dokunaklı hikâyesi üzerinden bizi kendisine çeker Şahsiyet. Hemen ardından da Alzheimer'ı bir "metafor"a dönüştürerek, onun toplumsal ve kültürel, bağlantılı olarak da ekonomi-politik çerçevede izini sürmeye davet eden bir içerikle kristalleşir.
İnsan denen canlıda, biyolojik (nörofizyolojik) "hatırlama" yetisi ile bir kültürel duyarlılık olan "hatıra"yı iç içe geçirerek açılan sahneleri izledikçe hayatımıza hâkim ve "yarışma-rekabet-tüketim" emreden bir sistem içinde asıl Alzheimer olanın insan ilişkilerimiz ve insanlık halimiz olduğunu fark ederiz. Hikâyesinin ana karakteri, Alzheimer hastası Agâh Beyoğlu'ya ilişkin (o dönem yönetmeni olduğum yayın için) yaptığı değerlendirmede Hakan Günday'ın da kaydettiği üzere: "[Agâh'ın] en büyük korkusu, anılarını unuttukça, kimliğini, dolayısıyla şahsiyetini de yitirmek. En büyük tereddüdü ise şu: Gerçekte Alzheimer hastası olan kim? Kendisi mi, yoksa içinde yaşadığı toplum mu?" (Cumhuriyet PA7AR, Sayı: 11, 18 Mart 2018).
Gerçekten öyle değil mi?..
Hayatın hayhuyu içinde anababaların-evlâtların dahi birbirlerini unuttuğu, ihmal ettiği, umursamaz olduğu; insanların birbirlerini dinlemediği-duymadığı; her şeyin otomatiğe bağlanıp hayatın da "trafik"ten ibaret olduğu bir dünyada…
Ömrü İstanbul'da Beyoğlu'nda geçmiş, soyadı bile Beyoğlu olan birinin, tarihini-kültürünü hiç mi hiç bilmeden orada yaşayan bir kalabalığın içinde kendini yapayalnız, kimsesiz, "hatırasızlaşmış" hissettiği toplumsal iklimde Alzheimer Agâh Bey'in beyninde midir? Yoksa yaşanılan hayatın kalbinde mi?!..

Şahsiyet (Ay Yapım)
Bir insanlık sorunundan memleket trajedisine…
Böylece, Alzheimer'ın günümüzde bir bireysel hastalık, bir tıbbî konu, bir biyolojik "anomali" olmaktan öte, adeta insanlığımızın toplumsal-kültürel "normal"i, dolayısıyla antropolojik-sosyolojik bir sorunsal haline geldiğini düşündüren bir yapıt çıkıyordu ortaya.
"Tüketim ve hız çağı"nda mazi, insanlık halimizin bir parçası olmaktan çıkmış; geleceği dahi tarih kılabilecek kapasiteye ulaşmış tekno-ekonomik akış eşliğinde, evet, toplumun Alzheimer'laşmasından söz edilebilecek noktaya gelinmişti.
Geçmişsiz-geleceksiz bir "yekpare-kopuşsuz an"da varlık bulan insan için unutuş, unutmak ve unutkanlık, artık eşyanın yeni tabiatı, yani "doğal"ı, yani normali idi. "Anormal"i değil…
Şahsiyet bunu tematize ederek bizi seyre çağırdı ama sonrasında, elbette bu tematik girdi sıfırlanmaksızın, onu kat be kat aşan bir memleket trajedisi, suçu, utancı faş oldu önümüzde... Ve kendi kültürel örüntümüzdeki bir canavarlık pratiğine ilişkin yakıcı bir sorgulamaya çıkardı dizi bizi...
12 bölümün sonunda gelen final, bu doğrultuda hem korkunç hem müthiş, hem dehşet verici hem mükemmel, hem iç kıyıcı hem yapıcı, hem çok acı hem çok güzeldi.
Elbette şimdi dijital ortamda yeniden ilgiye, belki öncesinden de çok daha fazla açık hale geldiğinden dizinin içeriğini konuşma hakkımız hâlâ yok. O yüzden yine genel çerçevede birkaç cümle sarf etmekle yetinelim!..
Şahsiyet'i izlediğinizde, canavarlığın sadece ve sadece insana özgü (kültürel) olduğu; canavarlaşmış toplumsal dünyamızda hasara uğrayanların ise önünde iki seçenek bulunduğu noktasına geleceksiniz: Ya unutmak ya öldürmek... Ya hafızanızı köreltmek, yani "Alzheimer"; ya da katil olmak, yani "Cinayet".
Şahsiyet'i izlediğinizde canavarlığın nasıl da sıradan, "âdet-gelenek"ten, neredeyse kendiliğinden olduğunu düşünürken, bunun karşısında cinayetin nasıl suç olmaktan çıktığı ve bir "nefs-i müdafaa"ya dönüşebildiği üzerine de kafa yoracaksınız.
Şahsiyet'i izlediğinizde şu gök kubbe altında yaşadıklarınıza dair bir dolu çağrışımla da sarmalanarak, hayatın içinde canavarlığın nasıl hukukileşebileceği, buna karşılık adaletin de nasıl cinaîleşebileceğinin efkarına kapılacaksınız!..

Haluk Bilginer ve Cansu Dere Şahsiyet'te
Bir elde Şahsiyet, bir elde "Suç ve Ceza" olsun!
Şahsiyet'i izlemediyseniz mutlaka izleyin; izlediyseniz mutlaka bir kez daha, hatta dönem dönem tekrar izleyin. Adeta bir klasik romanı nasıl her yaşam dönümünde tekrar tekrar dönüp okumak gerekirse, aynen öyle!..
Hatta "Mobil Çağı"ndayız ya, o zaman bir elinizde ekran formatında Hakan Günday-Onur Saylak ikilisinin Şahsiyet'i, diğer elinizde de kitap formatında Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sı olsun.
Etkileşimsel şekilde her ikisini de "açın", hem okuyun hem izleyin!..
İnsanlığımızın iyilik ve kötülük, meleklik ve şeytanlık, merhamet ve canavarlık bakımından bize nasıl ters-köşeler yapacak bir diyalektik akış içinde olduğunu hep hatırda tutmak, hiç "unutmamak" için…
Ve de artık hayatımızda bir "kültürel-evrensel" haline gelmiş "Alzheimer"la başa çıkmak için!..
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
27.01.2020
23.01.2020
9.01.2020
7.01.2020
5.01.2020
31.12.2019
26.12.2019
22.12.2019
12.12.2019