Tuncer KÖSEOĞLU
Bahsedeceğim, ilkokul kitaplarında tekerleme gibi öğretilen “Orda bir köy var uzakta, gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür” gibi bir köy değil. Aksine, koronavirüs salgınında büyük şehirlerdeki evlerinde kapalı kalan insanların akın akın geldiği, kendine bir yer kapmak için çabaladığı Ege’de bir köy. Türkiye’nin turizm cenneti Muğla’nın Milas ilçesine 30 kilometre mesafedeki, 200 nüfuslu Pınararası.
Pınararası, yüklendiği kalabalığa yetecek suyu artık sağlayamayan, yani gelenlerin basbayağı susuzluk çekmeyi göze almasını gerektiren Bodrum’a da bir saat mesafede.
Bu güzel dağ köyünde bir hafta öncesine kadar her gün bir önceki gün gibiydi. Ta ki Erzurum’dan o gelinin gelmesine kadar.
Köyün gençlerinden biri, Erzurum’da âşık olduğu genç kızı doğup büyüdüğü Pınararası’na getirdi. Ne var ki kız tarafı bu izdivaca ‘sıcak bakmıyordu.’ Büyükler araya girdi, kızın ailesiyle görüşüldü fakat bir sonuç alınamadı. Bunun üzerine, günah bizden gitti denildi ve düğün hazırlıklarına kız tarafı olmadan başlandı. Uzaktaki akrabalara hatta yurtdışında yaşayanlara ‘düğünümüz var, gelin’ denilerek haber salındı.
Düğün hazırlıkları hızla tamamlandı, düğün sürecinin birinci adımı olan kınanın geçtiğimiz Cumartesi günü akşamında yakılmasına karar verildi. Ne var ki gelin o Cumartesi sabahı kendini kötü hissetti. Hastaneye götürülen geline PCR testi yapıldı. Kına başlamadan ‘kara haber’ geldi. Gelin, koronavirüs pozitifti. Düğün sahipleri bunu davetlilere bildirmedi. Bu kadar hazırlık yapılmışken, uzaklardan akrabalar çağrılmışken düğünü ertelemek olmazdı.
Geline kına yakıldığı saatlerde damat da PCR testi yaptırmak için hastane yolundaydı. Sonuç düğün sabahı belli oldu. Damat da pozitifti. Ancak gelin de damat da hastanede başka bir köyü adres olarak verdikleri için köyün muhtarı da gelişmeden haberdar olamadı.
Akşamında köy meydanında düğün sofrası kuruldu. Yemekler yenildi, davul zurna eşliğinde halaylar çekilip Ege yöresinin oyunları oynandı. Gelinle damada takılar takıldı, mutluluklar dilendi. 200’ün üzerinde davetlinin katıldığı düğün gece yarısına kadar sürdü. Herkes mutlu bir şekilde evlerine, geldikleri yere dağılırken, kovidli gelinle damat da muratlarına erdi…
Pazartesi sabahı: Köy muhtarı işin aslını öğreniyor
Köy muhtarı ertesi sabah, akşam kendisinin de katıldığı düğünde gelinle damadın kovidli olduğunu öğrenince ilçe sağlık müdürlüğüne haber verdi. İşte o andan itibaren bu huzur veren dağ köyünde huzursuzluk başladı. Köye filyasyon ekipleri ile birlikte jandarma ekipleri de gitti. Düğüne katılanlar kendilerine bu durumu bildirmedikleri için gelinle damadın ailesine öfkeliydi.
Herkes düğündeydi ama kimse gelinle damada temaslı değil
Köye giden filyasyon ekipleri temaslıları tespit etmekte zorlanmaya başladı. Kime sorulsa aynı cevap alınıyordu: Evet, doğru, düğüne gitmişti ama eğlenceyi gelinle damada temas etmeden uzaktan izlemişti.
14 günlük karantinaya alınmak istemeyen düğünzedeler, gelinle damada kesinlikle temas etmediklerini ileri sürüyorlardı. İçlerinden biri karantinada kalmazsa ne kadar ceza ödeyeceğini sordu filyasyon ekiplerine. “Her ihlalde 3 bin 500 lira” cevabını alınca da kestirip attı: “Ha o kadar mı, ben her gün öder, her gün çıkarım.”
Tartışmalar bu şekilde sürüp giderken devreye jandarma komutanı girdi. Gelinle damada temas etmediklerini iddia eden köylülere, “Düğüne geldiniz ama temas etmediniz. Peki gelinle damadı kutlamadınız mı? Takı da mı takmadınız…” diye sordu. Tartışmalar sonunda köylülerden 25-30 kişi yakın temaslı kabul edildi ve karantinada kalmaları istendi.
Bu küçük köyde çıkan kovid vakasının etkileri anında etkisini gösterdi. Düğüne katılanlardan bir kişi ameliyat için Ankara’ya gitti. Ameliyat öncesi zorunlu olarak PCR testi yapıldı, tahmin edebileceğiniz gibi pozitif çıktı. Şimdi onun bu Ankara yolculuğunda temaslı olduğu kişileri ara ki bulasın.
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.12.2023
20.05.2023
7.03.2022
1.03.2022
14.02.2022
28.01.2022
24.01.2022
12.01.2022
29.12.2021
20.12.2021