Ufuk COŞKUN
Bireysel özgürlükler çerçevesinden bakıldığında kılık kıyafetin tamamen bireyin tercihlerine bırakılması talep edilmelidir. Özgürlük her şeyden evvel insanların kendi eylemleri için plan yapmasını ve karar alıp vermesini mümkün kılar. Kıyafet tercihi de bu özgürlük alanlarından birisidir.
Sayın Ömer Dinçer döneminde 27.11.2012 tarihinde yürürlüğe konulan yönetmelikle önümüzdeki yıldan itibaren okullarda kılık kıyafet serbest olmuştu. Ne var ki Yeni MEB Bakanı Sayın Nabi Avcı, velilerden ve eğitim sendikalarından gelen yoğun şikâyet üzerine yönetmeliği yeniden inceleme kararı aldı. Özel okullarda, velilerin yüzde 60'ının onayına bırakılan serbest kıyafet uygulamasının devlet okullarında da geçerli olması düşünülüyor.
Kıyafet meselesine dair daha evvel bu sayfalarda üniformacılığın ulus devletçi sistemlerden kalma bir uygulama olduğunu başka bir deyişle kıyafet dayatmasının; ulus devletlerin, bireyin bedeni, aklı ve ruhu üzerinde kurduğu hegemonyanın bir çeşit ürünü olduğunun altını çizmiştik.
KIYAFET TERCİHE BIRAKILMALI
Bu bakımdan kıyafet dayatmasına her şeyden evvel bir zihniyet meselesi olarak yaklaşmak durumundayız. Bugün kıyafet serbestliği hakkında endişe taşıyanların büyük bir kısmı da ne yazık ki meseleye ideolojik yaklaşmaktadırlar. Dolayısıyla velilerin ve öğrencilerin ideolojik olmayan birtakım endişelerini kendi ideolojilerinin tesiriyle olsa gerek istismar etmektedirler.
Oysa çocukların hangi kıyafetleri giyeceklerini tercih edememeleri üniformacılığın doğru bir uygulama olduğunun göstergesi değildir tersine eğitimin bireysel tercihlere ne denli kapalı olduğunun bir işaretidir. Bu durumda yapılması gereken üniformacılığı savunmak değil bilakis mevcut otoriter eğitim politikalarıyla yüzleşmek ve bu doğrultuda özgürlükçü öneriler sunmaktır.
Bireysel özgürlükler çerçevesinden bakıldığında kılık kıyafetin tamamen bireyin tercihlerine bırakılması talep edilmelidir. Çünkü özgürlük her şeyden evvel insanların kendi eylemleri için plan yapmasını ve karar alıp vermesini mümkün kılar. Dolayısıyla özgürlüğü bireyin dış baskı ve zorlama olmadan yani diğerlerinin zorlaması altında kalmaksızın hareket edebilmesi şeklinde tarif ederler. Bu bakımdan çocukların kendi tercihlerini, karar alma süreçlerini, iradelerini, zekâlarını ve tecrübelerini kullanmaya ve kendi planlarını yapmaya engel olan ve 'zor' kullanılarak bunu imkânsız hale getiren bir mekanizmaya karşı özgürlükçü pedagoglar olarak mücadele etmek durumundayız.
AİLE SEÇEBİLMELİ
Muhafazakâr geleneğin ağır bastığı bu sebeple sürekli ailenin yüceltildiği bir ülkede söz konusu eğitim olduğunda nedense ailenin tercihlerine yer verilmiyor. Oysa gerek anayasaya gerekse uluslararası insan hakları belgelerine göre 'çocuk devletin değil, ailenindir.'Ne var ki eğitim söz konusu olduğunda devlet çocuğu aileden alıp kendi bildiği gibi eğitmeye başlıyor. Ve tek bir ideolojiyi okullar aracılığıyla toplumun tüm kesimlerine vermeye çalışıyor. Bu hem hukuka ve insan haklarına aykırı bir uygulama hem de ailelere gerekli değerin verilmediğinin bir göstergesi değil midir? Bu bakımdan Türkiye uluslar arası sözleşmelerde eğitim hakkını tanzim eden birçok maddenin gereğini artık yerine getirebilmelidir. Türkiye'de eğitim hayatını tanzim eden Anayasanın 42. Maddesi bu anlayışla yeniden tanzim edilmelidir.
Türkiye, bireyleri her bakımdan belirli bir kalıba sokmak uğruna dizayn edilmiş eski yasa ve yönetmeliklerde gerekli düzeltmeleri yapmak durumundadır. Bugün dünyada çocukların merakını tetikleyen, onların özgürleşmesine katkı sunan geleneksel okul anlayışından tamamen farklı okul türlerine varana kadar çok çeşitli ve esnek eğitim sistemlerine rastlamak mümkün. Ne var ki yasaklarla doğup büyümüş bir ülkenin sendikacıları sivil toplum örgütleri, eğitimcileri ve bürokratları vs bugün kıyafet serbestliğini bile tahammül edemiyorlar. Bu eski anlayıştan artık kurtulmamız gerekmektedir.
VELİLERE VE ÖĞRENCİLERE
Üsten alta kumanda yöntemiyle işleyen eğitim kurumlarında öğrenciler tercih etme imkânından yoksun ve yeteneklerini keşfetmeden büyürler. Buradan velilerimize ve öğrencilerimize sesleniyorum; bırakınız çocuklarınız kendi kıyafetlerini kendileri tercih etsinler. Bugün ne giyeceklerine neyin doğru ve yanlış olduğuna onlar adına başkaları karar vermesin. Hayat dosdoğru bir çizgiden ibaret değil. Çocuklarımız da programlanmış robotlar değil. Onlara yanlış yapma hakkı da tanıyın. Kendileri için doğru buldukları kararları bırakın kendileri alsınlar ve kendileri için planlar yapsınlar çünkü yetişkin olduklarında bu onları güçlü, dirençli ve özgüvenli yapacaktır. Bakanlık ise giyimi her okulda öğrenci velilerinin yüzde 60'ının kararına bırakacağına özel ve kamu okullarında yüzde 100 velinin ve öğrencinin bireysel tercihlerine ve kararlarına bırakmalıdır. Ve asla üniformaya dönmek gibi bir yanlışa düşülmemelidir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- AK Parti yeniden yapılanmalıdır
28.06.2019 - Kürtler Her Şeyin Farkında!
19.06.2019 - İttihatçı Zihniyet Karakter Değiştiriyor
14.05.2019 - 1 Mayıs: Sendikacılık ve Emperyalizm
2.05.2019 - Sandıkta FETÖ Operasyonu
8.02.2019 - Milli Eğitim Neden Tarihimize Yabancı?
22.03.2019 - Bekâ meselesini anlayabilme idrakı!
7.02.2019 - Türk Eğitim Sisteminin Bir Felsefesi Var mı?
25.02.2019 - Aklı kutsayan Modernist İslamcılar
21.02.2019 - İthal Düşünce Akımları
18.02.2019
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Hakan Harman
Demek Hükümet bu yolsuzluğu ortaya çıkaracak. Nasıl yapacak? İtham edilen Bakanın soruşturmayı yürüten polisleri işten almasıyla mı? Rüşvetleri ortaya çıkaran polis ve savcılara açıktan ve sizin gibileri kullanarak saldırarak, itibarsızlaştırmaya çalışarak mı? Mızrak çuvala sığmıyor Sayın Tayiz. Sizin de cilanız döküldü. Altından çıkanı görünce midem bulanıyor.