Umur TALU
Aile Sağlık Merkezi açılışında AKP’nin “özenle seçilmiş” milletvekillerinden Ahmet Gökhan Bey demişti ki “Bizim yapacağımız bu kadar. Doktor değiliz, hemşire değiliz. Memnuniyetsizlik varsa, ben şunu da yaparım, vatandaşa ‘Gidin sağlık personelinin gırtlağına yapışın. Ben devlet olarak yaptım, hizmeti vermeyen onlar’ diye de kışkırtırım. Bunu da açık açık söyleyeyim.”
Kışkırtmış… Açık açık söylemiş. Sonra haber olunca, tepki gelince, kırdıysa özür dilediğini, lakin esasında öyle söylemediğini, espri yaptığını, sözlerinin bağlamından koparıldığını, çarpıtıldığını, manipülasyon olduğunu sıralıyor. Madem öyle, neden geldin böyle… Özre yani! Tam olarak ne dediğini açıklarsın. Tam olarak öyle demiş çünkü, videosu var ama ona da “oynanmış” diyor. VAR’a gitsin o zaman.
Hastane sahibi sağlık bakanlarına, onlardan birinin ve başka kankaların hastanelerinde öldürülen bebeklerin hesabını sormamış, onların gırtlağına yapışmamış, kendine göre, altta gördüğü, aşağı gördüğü gırtlaklar seçmiş!
Biz de yine böyle “mikro” bir vakayla oyalanıyoruz. “Kışkırtma” elbette ağır; üstelik bir de “kışkırtma” diye adını koymuş. Ama nihayetinde şahsiyet “makronun mikrosu.” Makrosu, sistematik bir şey. Kışkırtma. Hedef gösterme. Aşağılama. Hakaret. Küçük görme. “Kibrin ve kinin anatomisi” bu. Tepeden tırnağa. Kişiliği ezilmişlerin, güç ve kudret bulunca, başkalarının kişiliğini, haklarını, haysiyetini ezmeye aşırı teşne olmaları da var tabii.
Bu zihniyetin akıl ve vicdan kıvrımlarında, demokrasinin belki “D”si vardır; o “D”yi de başka bir idare tarzında kullanıyorlar zaten. İster “Dikte” deyin, ister “Dikta.” Diyebilirsiniz, çünkü Cumhurbaşkanı’nın açtığı davada, Özgür Özel’in “demokraside, halkın gözü önünde olanlara karşı eleştiri hakkı”nı kullandığın belirtip davayı reddeden mahkeme kararı da içtihat işte! Davacı bunu sindirir mi, bilemem, ama keşke Özel kendi lehine çıkan bu kararı sindirebilse ve manasını tam anlayabilse!
“Gırtlağına yapışın” ideolojik bir form. Bu ülkede sadece sağlık personelini hedef almıyor; kadınları, çocukları, itirazı olanları, “emir kulu” sayılan ve sık sık “köle gibi” görülen “alttaki” çalışanları. Askerleri de. Astının gırtlağına yapışan, esas duruşta esaslı duramıyor diye “gazi”nin sakat bacağına tekmeyi yapıştıranların terfi ettirildiği ülke burası. Ama kendini derdest edenlerin gırtlağına yapışamayıp Genelkurmay Başkanı kalmak ve olmak, bir de bakanlıkla taltif edilmek de mümkün!
“Gırtlağına yapışın” sözde “halktan, halk için” görünüp popülizmi faşizanlık sınırlarına getirip götüren bir ideolojik yapının tezahürü. “Evde zor tutulan yüzde 50” gibi; elinde ekmeğiyle, devlet marifetiyle ölmüş bir çocuğun annesini meydandaki kalabalığa yuhalatmak gibi, en yüksek makamlarda bile milletinin bir kısmını diğerinin önüne “sürtük, çürük” diye fırlatmak gibi. Kadınları bir kısım erkek şiddeti önünde çaresiz, çocukları her türlü maddi-manevi şiddet karşısında korumasız bırakmak gibi. Kanka patronlar karşısında ezdirilen işçiler, ölü işçi sınıfı, katledilen ormanlar, kıyılar gibi. Hayvanların başına gelen gibi.
“Korkunç bir diktatörlüğün kurulmasından bir yıl önce” Arjantin’de doğan Federico Finchelstein’ın “Faşizme Heves Etmek” (İletişim Yay.) kitabını tavsiye ederim. Hele “Trump Türkiye’si”nde yaşıyorsanız! Şöyle diyor: “Popülizm demokrasinin bozulmasına yol açarken, faşizm onu tamamen yok eder. Trumpçılığı sadece popülizm olarak nitelendirmek demokrasinin ne kadar ciddi bir tehlike altında olduğunu tam olarak kavrayamamamıza neden olur. Öte yandan onu sadece faşizm olarak görmek, demokrasinin hala savunulabilir ve faşizmden kurtarılabilir olduğunu göz ardı etmek anlamına gelir.”
Ben de ondan esinlenerek şunu ekleyeyim: Popülizm, şiddeti okşar, kışkırtır. Faşizm, okşanmış, kışkırtılmış şiddeti aşırı azdırır ve her biçimde, yok edici şekilde kullanır. Gerisi size kalmış!
“Gırtlak popülizmi” faşizm değildir; sadece okşama işte! O da zaten bağlamından kopartma, çarpıtma, manipülasyon! “Cumhuriyet, demokrasi ve hukuk devleti”nin bağlamından koparılışı, çarpıtılışı, manipüle edilişi gibi!
BİR DE NOT: TÜSİAD’daki bir “eleştirel konuşma” hemen soruşturmaya taşındı; “geçmiş olsun” Bahçeli de parmağını salladı. Demokrasimiz böyle! Antidemokratik bir şekilde hedef gösterilen konuşmacımız, bu “eleştirel demokratik kültür”ü önemli bir bankanın üst düzey yöneticisi iken, “Susurlukçu Paşa” Veli Küçük o holding bünyesine alınırken yahut onun isteğiyle bir emekli albay bankanın güvenlik müdürü yapılırken de gösterebilseydi keşke. O albay, rahmetli meslektaşımız Celal Başlangıç’ın ortaya çıkardığı haberle, “Köylülere dışkı yedirmiş komutan”dı; Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (sanırım) ilk mahkum ettiren de. Banka meselesini de ben ortaya çıkarıp yazmış ve sanırım "patron hassasiyeti"ne çok dokunmuştu!
Geleneğinde, 12 Eylül darbesini “Gülme sırası bizde” diye işçi sınıfının ve solun üstüne kışkırtmakta bulan “Türkiye raporlu burjuvazisi”nin demokrasi-hukuk devleti anlayışı da “bağlamından koparılmış, çarpıtılmış” olmalı! Ya demokratik kültürü tam sindirirsin, “dışkıcılar”ı bulaştırmazsın pamuk ellerine ya da bir gün “popülist okşama” seni de kıstırır! Üstelik “tenhada” çünkü bir bakmışsın, ürkek ve narin sınıfdaşların yine arazi!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.05.2025
6.05.2025
13.04.2025
5.04.2025
29.03.2025
11.03.2025
4.03.2025
26.02.2025
18.02.2025
4.02.2025