Umur TALU
Bir devlet, onu ele geçirmiş, onu elinde tutan bir iktidar tarafından istikrarlı bir “haksızlık ve istikrarlı baskı mekanizması”na dönüştürülmüşse…
Cümleye böyle başlanınca, toplantı ve gösteri yürüyüşü, itiraz, eleştiri, muhalefet ve protesto hakları; ifade, iletişim, basın özgürlükleri diken üstündedir zaten.
Çünkü “haksız” olan, hele bir de halka, millete değil, kendince sadece kendine veya “Hak’ka” hesap vermek gibi bir kılıf bulmuşsa, bunu giderek çekiştirir, kendini kaybeder.
Olanı “zarifçe” ifade etmek istedim. Yoksa ortada artık zarafetin Z’si kalmadı, hele Z kuşağını kaybettiklerindeki panikle.
İnsan haklarından hayvan haklarına, kadınların korunma hakkına, işçinin çalışma ve güvenlik hakkına, emeklinin insanca yaşam hakkına, öğrencinin öğretim hakkına, tabiatın “doğal” halinde var olma hakkına, çocukların gelecek hakkına, öğretmenin, akademisyenin, ordunun “alt” denen “ast” kademelerinin hakkına, seçilmişlerin hakkına, seçim hakkına, yaşam hakkına, barınma hakkına, mutlu olma hakkına sürekli tecavüz eden, bunları gasp edenlerin “panik” atağı böyle.
Girdikleri yolu “son çare” görüyorlar ve kendilerini tutamıyorlar bile. Oysa hepsi “Anayasa ihlali” en kabasından. “Kibir, kin, nefret, intikam, gözdağı, telef” düzeni kendini tutamıyor.
Lakin her yeni adımda, daha da kaza kaza, kazıya kazıya, artık kendi seçmen tabanının ciddi kısmının da fark ettiği, idrak ettiği, muhakeme ettiği, insaf dediği bir çizgiyi de aştılar. Çünkü aynı anda hem ekmek hem özgürlük ve haklar gidiyorsa, tarih boyunca, dünyanın her yerinde “ekmek ve özgürlük” arasındaki bağ daha hızlı kurulur. Zaten onların sorunu da “Adalet” ise, bunun AKP dilinde tercümesini anlamış olmalılar.
Birisi sizin ekmeğinizi, başkasının da hak ve özgürlüğünü aynı anda küçültüyor, yok ediyorsa… Duygular müttefikleşir. Muhalif siyaset, bu “duygu birliği”ni yakalayarak, onun üzerinde inşa edilir. Ve “öncelikli derdi” farklı farklı görünenlerin dertleri, birlikte “umut”a dönüşmeye doğru yol alır. Bir yere varır, varmaz… O bir adım, iki adım sonrası. Ama varacağı ilk yer, bunların hepsine birden saldıranlardan giderek uzaklaşmak ve daha önce uzakta görülenlerle yakınlaşmak olur.
Yıllarca AKP’ye oy vermiş başörtülü anne ile muhafazakâr babanın zorluklarla okutmaya çalıştığı kızı ya da oğlu, “Zalim bir düzen”in “Z kuşağı” olarak hırpalanmışsa, yerlerde sürüklenmişse ve aynı anda sofradaki ekmek, hayattaki umut da küçülmüşse… tayin edici olan artık hissettiğin acıdır. “Öteki”nin kılığı, kıyafeti, inancı, inançsızlığı, ideolojisi, fikri, zikri sonra gelmeye başlar. Çünkü acılar ortaklaşır. Çünkü hepsinin kaynağı aynıdır.
Bu iktidar, bir yandan barış terennüm ederken toplumun bir kesimine ve onun temsilcilerine karşı “şiddet seferberliği”ne girerek, haksızlıkları, gaspları, adaletsizliği yaygınlaştırarak kendini artık her kesime anlatmayı başardı! “Evdeki yüzde 50” yok artık. “Eldeki 20’lerden bir kez daha, haksızlıklarla bir başkanlık çıkarmak” ise hedefi, “sandıkta keklik” gördüklerinin ciddi kısmını bile zor ikna edecek.
Çünkü çok açık bir şey var zaten: Neredeyse çeyrek asır önce “Bir şiir yüzünden hapse girerek siyasi yasaklı olduğu için önü kesilmek istenen” birisi, “ön kesmek, yol kesmek için” artık “telef hukuku”na sarılmışsa, yıllarca adalet ve haklar, özgürlükler için ona sarılmış olanlar da o şiiri çeyrek asır öncede bırakmaya başlar. Şiir, şerre dönüşmüşse!
Anne ve baba ısrarla devam etse de, kızları ya da oğulları, ısrarla itiraz edecektir artık. “Y kuşağı”nın da hayranlığı ve coşkusuyla iktidar yoluna çıkanlar, artık alfabenin son harfine tosladı. Bu çocuklar sadece sokağa, meydana çıkmıyorlar; o çok kutsadığınız sandığa da gidecekler. O güne kadar, şu anda seçme hakkı olmayan küçük kardeşleri de büyüyecek, gidecek.
Çünkü sadece ekmeğin, geleceğin değil; en temel başka haklarının da gasp edilebildiğini gördüler. Bugünlerinin nasıl hoyratlıklara maruz kalabildiğini. Diplomaların, seçme ve seçilme hakkının, eğitim ve öğretim hakkının, temel insan haklarının, sözde bunları gözetmek olan devlet tarafından, “kindar bir iktidar” marifetiyle nasıl hırpalanabildiğini.
“Z”den itibaren AKP’nin bir geleceği yok. A ile başlayıp 23 yılda Z’ye geldi. Adalet ile başladı Zalim’e geldi. Orada Z’ye çarptıklarının bile farkında değiller! Gelecek umutlarını kaybetmiş ve bunu protesto eden, ama oradan umut çıkarmak için akılları ve kalpleriyle konuşan gençlerden ilham alıp, kendi “kibir-kin düzenleri”ni bizzat kendileri de protesto ederek işe koyulabilirler! Artık cepte gördüğü nice eski seçmeninin de yaptığı gibi. Çünkü bundan sonraki her adım, “gecenin sonuna yolculuk.” İster “panik” atakla, ister “manik” hukukla!
Nihayetinde zaten, kibrin sonu da kabir!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.05.2025
6.05.2025
13.04.2025
5.04.2025
29.03.2025
11.03.2025
4.03.2025
26.02.2025
18.02.2025
4.02.2025