Yasemin ÇONGAR
* Yasemin Çongar’ın bu yazısı YA DA köşesinde değil, EX LIBRIS / DÜNYA BUNLARI OKUYOR adlı köşede yayımlanmıştır.
***
Paul Auster son romanının bir yerinde, yeni doğmuş ikiz yeğenlerinin çıplak vücutlarına hayatta olmanın tuhaflığını kavramaya çalışarak bakan genç bir kadının, sonrasında defterine düştüğü notları da yazmıştı:
“İnsan vücudu, başka insan vücutları olmaksızın var olamaz. İnsan vücudunun dokunulmaya ihtiyacı vardır – sadece minik insan vücutlarının değil, büyük insan vücutlarının da. İnsan vücudunun derisi vardır.”
Yalnızlık yazdırıyor. Yalnız bir kadının mektuplarını okuyorum şimdi. Vücuduna kimsenin dokunmadığı bir kadının mektuplarını. İçindeki huzursuz kalabalığı başka türlü teskin etmesi imkânsız olduğu için mi yalnızlığı seçti bu kadın? Yaşamak için yazmak zorunda olduğunu bildiğinden mi? Bu tercihi nasıl yaptı? Doksan yılı aşan bir yaşama uğraşını, yalnız başına ve yalnızca yazarak yüklenirken, bu muazzam ağırlığın altında böyle vakur ve muzip bir edayla durabilmeyi nasıl başardı? Vücuduna hiç dokunmamış ve hiç dokunmayacak olan bir erkekle nasıl bu kadar yakınlaşabildi? Kelimelerin kardeşliğiyle yetinmeyi kimden öğrendi? Niye nicemiz gibi kibri ölçüsünde kırılgan, kesinliği ölçüsünde kıskanç hükümler vermedi hiç? “Kimse onu benim kadar iyi anlayamaz” dememe dirayetini nasıl gösterebildi mesela; “Kimse onu benim kadar çok sevemez” diye kendini kandırmama kudretini nereden buldu? Sahip olmama özgürlüğüne nasıl kavuştu bu kadın? Bir derisi olduğunu ne zaman unuttu?
İki ihtiyarın yarım asırlık arkadaşlığı
Tılsımını, bu soruları mümkün kılmasında değil sadece, aynı zamanda her bir sorunun cevabını, bir diğerinin içine saklamasında da bulan mektuplar okuyorum şimdi. Hayatın bizden sakındıklarına duyduğumuz şehveti, hayatın bize verdiklerine şükrederek terbiye edebilmek bir ihtiyarlık âlâmetiyse eğer, ihtiyar ruhlu bir kadınla bir erkeğin, gençliklerinden ölümlerine uzanan yarım asırlık arkadaşlığı var bu mektuplarda.
Kadın, bize William Faulkner’ı, Tennessee Williams’ı, Flannery O’Connor’ı, William Styron’u veren Amerikan Güneyi’nin yetiştirdiği en güçlü yazarlardan biri: Eudora Welty... Erkek, romanları ve hikâye kitaplarıyla Amerikan edebî dağarcığında sağlam bir yeri olan ve kırk yıl süreyle edebiyat editörlüğünü yaptığı New Yorker dergisi üzerinden, Vladimir Nabokov, J.D. Salinger, John Updike, Isaac Bashevis Singer gibi nice meslektaşının nice eserinin son rötuşlarını yapan William Maxwell.
Yirminci asrın ilk demlerinde, bir yıl arayla (Maxwell/1908, Welty/1909) doğan bu iki yazarın, tanıştıkları 1942’den yirmi birinci asrın başında, aynı yaşta ve bir yıl arayla (Maxwell/2000, Welty/2001) ölünceye kadar süren mektuplaşmaları, ilk kez toplu halde yayımlandı. Dört yüze yakın mektubun yer aldığı kitabın adı, What There is to SayWe Have Said (Söylenecek Ne Varsa Söyledik). Daha önce, Welty’nin biyografisi ve edebiyatı üzerine iki kitap yazmış olan İngiliz Dili Profesörü Suzanne Marrs, eldeki seçkiyi hazırlarken, durulabilecek en iyi yerde durmuş bence; kitabın gerek “sunuş” bölümünde, gerekse mektupları yazıldıkları yıllar itibariyle topladığı farklı başlıklar altında yaptığı hatırlatmalarla, Welty ve Maxwell’in hayatlarını olaylardan müteşekkil somut bir çerçeveye oturtmuş ama mektupların eleverdikleriyle okur arasına, yorumlarla dokunmuş bir perde çekmekten kaçınmış.
İlk mektuplardan başlayarak sağlam cümlelerle satır satır kurulan bir arkadaşlığın samimileşmesini, derinleşmesini ve bir yandan kendi sınırlarını genişletirken, bir yandan da kendi ölçülerini titizlikle korumasını, siz bir başınıza takip ediyorsunuz velhâsıl. İster istemez, kendi ilişkileriniz kılavuzluk ediyor bu takibe ve sanırım bu yüzden, okudukça mektupların içinde yavaştan kaybolmaya başlıyorsunuz. Neyse ki, “Böyle bir arkadaşlık nasıl olabiliyor” sorusunda, peşinde kaybolmaya değer bir keşif vaadi saklı.
Parlak gözlerin delici bakışları altında
“Eski ve yeni bütün mektuplar, hayatın hâlâ varolan parçalarıdır. Onları şimdi okumak bir gerçekliğin –ya da belki gerçekdışılığın, çakan bir ışığın– keşfinde hazır bulunmaktır. Ânın mutluluğu ya da acısıdır haykıran. Bir insana ait şahsi bir gerçekle karşılaşmak, ne kadar az tanısak da ve ebediyete gitmiş de olsa artık, o insanı bir bakıma arkadaşlığımıza kabul etmektir. Bize verilen sırrın çok önemli olması gerekmez ama yine de, çok parlak bir gözün hâlâ muzır ve muzırlık peşinde olan, elli ya da yüz yıl öncesinden bize ulaşan delici bakışları altında kalmak kadar iyi olabilir.”
Eudora Welty, 1991’de editörlüğünü üstlendiği The Norton Book of Friendship (ABD’de Norton Yayınevi’nin çıkardığı Edebiyatta Arkadaşlık Antolojisi) adlı kitabın sunuşunda böyle yazıyor. Welty’nin, hikâye ve denemelerin yanı sıra, çok sayıda mektuba da yer verdiği bu derlemenin kendisi kadar, “muzır ve muzırlık peşinde olan delici bakışlar” fikrinin de ilhamını Welty-Maxwell mektuplaşmasından aldığını, Marss’ın kitabını bitirince anlıyorsunuz. Yine de bu delici bakışlarda tam yerini bulmayan bir şey var sanki; şehlâ bir hali var bu ilişkinin ya da size öyle geliyor.
Oysa mektuplarının aksettirdiği sûretleri birbirine ziyadesiyle benzeyen, hayata ve edebiyata bakışları tam bir ahenk tutturan iki yazar karşınızdaki. 1942’de, New York’ta bir davette tanıştıklarında otuzlarının başlarındalar henüz. Her ikisi de ilk kitaplarını yayımlamış, her ikisi de edebiyat camiasında iyi karşılanmış, her ikisi de yazarlığına çok güveniyor. Welty, ya da hadi artık ona Eudora diyelim, New York’taki eğitimine ve sık sık bu şehre gelip gitmesine rağmen, memleketi olan, sonradan Pulitzer ödüllü DeltaWedding (Delta Düğünü) romanıyla ölümsüzleştireceği Mississippi havzasında, içine doğduğu aileden geride kalanların yanında yaşıyor. Maxwell, ya da ilk birkaç mektuptan sonra Eudora’nın ona seslenmeye başlayacağı adla Bill ise, New York’ta bahçe içinde bir evde, karısı ressam Emmy Maxwell’le oturuyor veçok geçmeden iki kızları oluyor çiftin.
Güneyli bekâr kadın yazarla New Yorklu aile babası yazarı esas olarak “yazı” bağlıyor birbirlerine; Bill’in yıllar sonra bir mektupta Eudora’yı tarif ederken kullanacağı deyimle, “bir yazar olabilecek kadar inatçı” ikisi de. Ama tuhaf bir şekilde, “bencil” değiller; en azından birbirlerine karşı. Bill, tanışmalarından hemen sonra Eudora’nın hikâyelerine New Yorker sayfalarında yer bulmak için mücadeleye girişiyor. Derginin o zamanki yayın müdürü, “fazla sanatlı” dediği hikâyelere dokuz yıl direnebiliyor ancak ve 1951’den itibaren, New Yorker bünyesinde bir “yazar-editör” ilişkisi de kuruluyor Eudora’yla Bill arasında. Edebiyat ortamına uygun biçimde “çetin” bir ilişki bu; aynı zamanda, edebiyatta ender rastlanan ölçüde cömert. Bill, zamanının efsanevî editörü, “yazarları yeniden yaratan adam” diyorlar ona; Eudora, “Edebiyatımızın karargâhısın sen” diye dalgasını geçiyor. Birbirlerinin her yazdığını okuyor, eleştiriyor, çoğu zaman da birlikte dönüştürüyorlar. Mektupların tamamını bitirdiğinizde, bir yazma –ve yeniden yazma– serüveninin seyir defterini de okuduğunuzu kavrıyorsunuz zaten. Pek çok yerde, bu serüvene imreniyorsunuz. 1949’da, Eudora’nın The Golden Apples (Sarı Elmalar) kitabının ilk taslağı üzerine yazdığı mektupta, “Bir noktada nefesimi tuttuğumun farkına vardım” diyor Bill, “daha önce herhangi bir şeyi okurken yapmamıştım bunu; nefesimi tutuyordum, hikâyenin doğasını bozmak istemiyordum çünkü… Kıpırdamak üzere olan bir yaprağı, bir kuşu, bir arıyı, diğer çimen yapraklarına yakalanmış ama kendini onlardan kurtarmak üzere olan bir çimen yaprağını nefesimle rahatsız etmek istemiyordum.” Sonra ekliyor: “Islah ederek yazıyorsun sen; beni ve bütün yazarları…”
Bill ve Eudora, bir yazarın üstelik de akranı bir yazar için sarfetmesi başlı başına “olağanüstü” sayılabilecek bu övgü cümlelerinin benzerlerini, birbirleri için söylemekten hiç kaçınmıyorlar. Tabii, beğenmediklerini, eksik, fazla, karışık ya da özensiz buldukları her şeyi de, samimiyeti sevecenliğine kurban gitmeyen ifadelerle, ısrarla ve inatla anlatıyorlar. Yazının içinden baktıklarında birbirlerine, bakışları hep dimdik; gözlerini asla kaçırmıyorlar.
“En sevgili” ne kifâyetsiz bir giriş…
Mektupların içeriği, yazıdan, yazarlıktan, edebiyattan ibaret değil. Hayatın her ânı, bazen kelimelere bürünerek, bazen de kelimeler arasındaki boşluklara saklanarak varlık buluyor Bill’le Eudora’nın satırlarında. Bill’in hep bildiği ve 1980’lerde yayımladığı otobiyografik denemesini okuduktan sonra Eudora’ya da itiraf ettiği gibi, “iki kişilik bir bisiklette büyümüşçesine” benziyorlar birbirlerine. İkisi de bahçelerine delice düşkün mesela, ikisi de çiçeklerin dilinden anlıyor, yarım asır boyunca envayi çeşit gül gönderiyorlar birbirlerine, o güllerin isimleriyle dolup taşıyor mektupları. Bill, Eudora’yı ailesinin bir parçası yapıyor zamanla. Eudora’yla karısı Emmy’nin de mektuplaşmasını sağlıyor; ona hep birinci tekil şahısta yazıyor ama bazen karısı ve kızlarıyla birlikte imzalıyor mektuplarını. Eudora bunu sevinçle karşılıyor. Arada, New York’ta ya da başka yerlerde buluşuyor ve sonradan birbirlerine büyük zevkle tekrar tekrar anlatıyorlar bu kalabalık buluşmaları. Bill bütün aile seyahatlerini, ev hallerini, hatta karıkoca sohbetlerini yazıyor Eudora’ya; Emmy’ye çok âşık ve bunu da yazıyor: “Onun gülüşünü hiç gerçekten işittin mi sen, Roma’nın çeşmeleri gibi güler...” Eudora, arkadaşının karısını seviyor gerçekten de; 1983’teki bir mektubunda, Emmy ve Billy’ye birlikte seslenirken, “Size her gün sevgi gönderiyorum ve sizin de bunu her gün hissettiğinize güveniyorum” diyor. 1986’da, tanışmalarından tam kırk dört yıl sonra, yine bir mektuba “En sevgili” diye başlıyor Bill ve ekliyor hemen “En sevgili ne kifâyetsiz bir giriş.”
İki “ihtiyar” birlikte büyüyüp, yaşlanıyorlar siz okurken. 1989’da Eudora’ya, “Bak işte seksenine bastın” diye yazıyor Bill, “hiçbir şey değil, ben seksen birim ve daha gencim.” 1999’da yine Bill, bu kez kanserle mücadele ederken, uzun bir mektupla kutluyor arkadaşının doksanıncı yaşını. “Biz ikimiz geçen asrın başında doğduğumuz için talihliydik. Her şeyden önce, sessizdi etraf…” diye başlayan mektup, geçen asrın sesleri ve sessizlikleri üzerine bir terennüm halinde ilerledikten sonra şu cümlede düğümleniyor: “Daha da büyük talihimiz ise, birbirimizi tanımamız, arkadaş olmamızdı.”
Hafızanın merhameti ve biraz ihtimam
Eudora Welty, bu kitapta yer alan, sonradan bir romanında da kullanacağı cümlelerinde, “Hafıza, tekrar tekrar yaralanabilir” diyor, “onun nihai merhameti de buradadır zaten. Ama yaşadığımız âna karşı bir zaafı oldukça hafızanın, bizim için yaşıyor demektir ve yaşadığı müddetçe, elimizden geldiğince ihtimam gösterebiliriz ona.”
Welty ile Maxwell’in mektupları, olağanüstü bir arkadaşlığın, hafızanın nihai merhametini ortadan kaldıran belgeleri aynı zamanda. Okurken, anların haykıran mutluluğunu işitiyorsunuz, evet, ama zamanında ihtimamla gizlenmiş bir acı da fısıldanıyor kulağınıza. Yarım asrı aşkın bir süre, Maxwell, Welty’nin hayatındaki en önemli insan ve gerçekten samimi olduğu tek erkek olarak kalıyor, yani Welty hep biraz öksüz kalıyor. Erkekleri seven bir kadın halbuki o. Maxwell’le ilk tanıştıklarında bir sevgilisi var ama kısa zamanda kopuyorlar. Çok sonraları, 1971’de, altmış iki yaşında ve artık güçlü bir edebiyatçıyken, Kenneth Millar’la tanışıp birbirlerine âşık olduklarında, Kaliforniya’da karısıyla birlikte yaşayan bu yazarla, ayda birkaç kez mektuplaşmaya ve nadiren görüşmeye dayalı bir ilişkiye giriyor. 1979’da Millar, Alzheimer hastası olup artık yazamamaya başlayınca bu da bitiyor.
Ama bütün bu süre zarfında, Maxwell’e yazdığı kesintisiz mektuplarda, bir kez bile ne bir yazar, ne bir arkadaş, ne bir sevgili olarak Millar’dan söz ediyor Welty. Tıpkı arkadaşının karısı Emmy’ye, sevgi sözcükleri dışında hiçbir şey söylemediği gibi, arkadaşına da “aşk”ını anlatmıyor. Ve siz, Marrs’ın yardımıyla uzaktan izleyebildiğiniz ve Welty’ye derisini hatırlatacak kadar kuvvetli bir soluğu olmadığını sezseniz dahi, yazarın yalnızlığını bir nebze gidereceğini umduğunuz bu aşkın, mektuplara asla girmemesinden anlıyorsunuz ki, bu iki arkadaş, tıpkı kitaba adını veren o mektup cümlesindeki gibi, “söylenmesi gereken ne varsa, zaten söylemişlerdir birbirlerine.”
Nihayet kavrıyorsunuz ki, aynı zamanda bir susuş bu mektuplar. Şehvetin şükranla terbiyesi var bu susuşta; sahip olmama tercihinin kuvvetli sessizliği var. İki yazarın âna gösterdikleri ihtimam belki. Belki de kelimelerin kardeşliğiyle iktifa edenlerin çok iyi bildiği bir kifâyetsizlik hali.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012