Yasin AKTAY
Türkiye'nin 30 yıldır uğraşmakta olduğu ama Cumhuriyet tarihiyle yaşıt Kürt sorununu bir asayiş sorunu düzeyinde kabullenmesinin tam da sonuna gelinmiş. En azından 8-9 yıldır sorunun askeri bir yaklaşımla ele alınmaktan çok daha köklü boyutları olduğu büyük ölçüde kabullenilmiş durumda. İktidardaki parti sistemin bütün derin unsurlarıyla karşı karşıya gelmek pahasına sistemin paradigmasını yıkmayı ve yerine yeni bir paradigmayı ikame etmeyi göze almış, bunun için de bedeller ödemiş. Daha iki sene öncesine kadar yüzde 47'lik oy oranına rağmen kapatılmanın eşiğinden kılpayı dönmüş.
Hep söylenir ya, devlet de artık askeri yöntemlerle bu işin çözülemeyeceğini, PKK'yı yenemeyeceğini anlamış, PKK de askeri yöntemlerle bu işi sürdüremeyeceğini anlamış durumda. Doğrusu resmin bütününe bakıldığında bu sadece bir efsane. İşin doğrusu şudur: "devlet" denildiğinde anlaşılan şey her ne ise o, asla silahlı yöntemlerden bıkmış değil, aynı şekilde PKK de silahlı mücadeleden sonuç alamayacağını anlamış veya kabullenmiş değil.
Barışın eşiğine her gelişimizde ortaya çıkan provakasyonlardaki garip işbirliklerine-işbölümlerine, koordinasyona bakıldığında net bir biçimde anlaşılan şey her iki tarafın anladıklarını umduğumuz noktadan fersah fersah uzakta olduklarıdır. Her iki tarafın bir şeylerin farkına varmış oldukları beklentisi son derece naif bir hüsn-ü kuruntu.
PKK silahların konuştuğu oranda kendi varlığını sürdüreceğinin, aksi durumda hükmünün kalmayacağının çok iyi farkında. Bunu sonuna kadar da götürmeye hazır. Bunu kimileri savaşla oluşmuş bulunan dükkanlarını açık tutmak adına götürmeye talip olabilir. Ama ne yazık ki çatışma ortamı sürdükçe birilerinde canlanan asabiye, hiç bir çıkarları olmasa da, hatta çıkarları pahasına, bu savaşın sürmesinden zevk alır hale getirebiliyor. Bunun adına basitçe "cahiliye" denir. Bildiğiniz Cahiliye asabiyesi. Bu cahiliye her iki tarafa da eşit şekilde paylaşılır.
Hiç bir sonuca çıkmayacağı bilinse de, hiç bir fayda getirmeyeceği bilinse de, hiç bir erdem üretmeyen, hiç bir haklılık davası da gütmeyen kan davası olarak sürdürülen bir kavga. Cahiliye asabiyesi ölümcüldür. Davasını güden insanları bile ihya edemez. Herkesi bir kin, nefret ve düşmanlık ateşinin içinde kavurup helak etmekten başka bir yolu yoktur.
Cahiliye asabiyesini bir müadele motivasyonu olarak benimseyenlerin hiç kimseye sunabilecekleri bir değer yoktur. Bu davayı yürütenlerin kendi haklarını almaktan çok öte, başkasına kinle, nefretle, intikam duygularıyla harekete geçmeleri bir istisna olmuyor. Çünkü cahiliye ölümcüldür.
Devlet tarafında da belli ki savaş oyunundan bıkmayan bir kesim var. Türkiye yansa kendi yumurtalarını o yangında pişirmekten başka bir dertleri olmayan kesimler bunlar. Yönetemedikleri, kayıtsız şartsız sahibi olamadıkları bir Türkiye ne olursa olsun isterse yangınlara gelsin, hiç umurlarında değil bunların. Bugün yürüttükleri komplolarla, entrikalarla Türkiye'yi yönetmeye talip olma tarzları sonuçta Türkiye'nin başına çok işler açıyor ama emin olun onların da hiç bir işine yaramıyor.
Haklarına razı olsalar, sahip oldukları hakları doğal yollarında geliştirmeye çalışsalar hem kendileri daha çok kazanacak hem de ülke çok kazanacak. Ama cahiliye öyle bir şey zaten, insanın aklını başından alan bir varoluş tarzı herhalde. İsterseniz onu rasyonalite denilen kavramla ters yüz etmeye çalışın. Rasyonel olanın tamahkâr olmasını engelleyen bir ölçü yok, ama tamahkâr istediği kadar cahil olsun, cahiliye batağında çırpınmaktan kurtulamaz. Aslında bu duygulara kapılmış olanın rasyonalitesi ne kadar çalışabilir? Aklın böylesi duyguların etkisine girmesidir cahiliye. Bilgiyle, hele diplomalı-sertifikalı eğitimle telafisi mümkün olmayan bir şey.
Dolayısıyla her iki taraf gerçekten silahlı mücadeleyle bu işin yürümeyeceğini anlamış falan değil. Doğrusu, bu söylem daha ziyade her iki tarafın fazlasıyla iyi niyetli kesimlerinin dillendirdiği bir tespit. Daha fazlası, bu yaklaşım bu işi gerçekten bitirmek isteyen ve bu yanıyla büyük oyunu, ama hiç kimseye hiç bir faydası olmayan tamahkar, cahiliye oyununu bozmaya çalışan AK Parti'nin yaklaşımıdır. Son olaylara başbakanın cami çıkışında verdiği tepkiye bakılırsa bu yaklaşımı sürdürmek hiç de kolay görünmüyor. Cahiliye asabiyesi aklı, sağduyuyu, merhameti, vicdanı, hülasa insani olan her şeyi tehdit ediyor.
Biraz tezekkür....
AHMET ABİ DE HAKK'A YÜRÜDÜ
Türkiye'de İslami eğitim ve cehd adına yürütülen hemen her çabanın bir yerinde gayretiyle yerini almış, İslam davasının sessiz kahramanlarından Ahmet Şişman Berat Gecesi'nin sonunda Hakk'a yürüdü. Arkasından kendisine şahitlik edecek, ecir defterini açık tutacak bir dizi sadaka-i cariyesi var, ama biz de şahitliğimizi yapalım. Salihlerden bildik, onurlu duruşuna, gayretine ve sa'yine şahit olduk, mekanın cennet olsun.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019