Yasin AKTAY
16 Nisan Referandum sonuçlarının, sadece halk oyuna sunulmuş konuda verilmiş açık bir karardan ibaret kalmayıp, herkese önemli mesajlar verdiği, vermesi gerektiği çok açık. Neticede bu referandumdan kural gereği aslında bütün tartışmaları bitirmiş olması gereken bir sonuç çıktığı halde, tartışmaları devam ettirmeye çalışanlara bakıldığında bu dersleri almamak noktasında bir inadın olduğu görülüyor.
AK Parti kendi adına gereken dersleri almak üzere bütün seçimlerden sonra olduğu gibi bu referandumdan sonra da çalışmalarına başladı bile. Belki CHP ve diğer partilerle arasındaki en önemli fark bu vesileyle de ortaya çıkmış oluyor. Diğerleri biteviye seçim kaybettikleri halde, hiçbir seçimin akabinde adam gibi toplanıp “biz bu seçimi neden kaybettik?” “Bu millet bize neden oy vermedi?” sorusunu sormak yerine habire kendilerine oy vermeyenleri suçlayan bir yola tevessül ediyor. Kendini suçlamak yerine ya rakibini veya seçmenin kendisini suçlama yoluna gidiyor CHP. Oysa AK Parti, kazandığı seçimlerin ardından bile, (ki şu ana kadar girdiği bütün seçimleri kazanmıştır) toplanıp “neden daha fazla oy alamadık?” “bu seçimi kazandık ama, bize oy vermeyenler neden vermedi, biz nerede hata yaptık?” sorusunu soruyor. Böylece her seçimin ardından bir sonraki seçimin kampanyasını başlatıyor. Aslında bu da belki bir sonraki seçimleri de neden kazandığının ilk ve en önemli açıklaması oluyor.
CHP bu seçim kampanyasını “tek adam” otoritesine karşı “TBMM'nin yetkilerini korumak” konseptine oturttu. Oysa herkes biliyor ki, geçmişte de CHP'nin TBMM'nin iradesine hiçbir zaman saygısı olmadı. TBMM'nden kendi istemediği bir karar çıktığında soluğu Anayasa Mahkemesinde almak CHP'nin en önemli alışkanlığı olageldi. Pek sevdikleri 27 Mayıs 1960 darbesiyle ihdas ettikleri bir vesayet kurumu olarak Anayasa Mahkemesini her zaman TBMM'nden daha iyi gördüler, çünkü hiçbir zaman kendilerine karar almaya yetmeyen TBMM çoğunluğuna karşı Anayasa Mahkemesi ülkeyi yönetmek, aslında yönetilemez hale getirerek yönetmek konusunda kendilerine garip bir güç veriyordu. O Anayasa Mahkemesi ki, cumhurbaşkanı seçmek için meclisin oturum yeter sayısı ile ilk turdaki karar yeter sayısını rahatlıkla CHP'lilerin keyiflerine uygun olarak yorumlayıp 367 bidatini üretebilmişti. Aynı Anayasa Mahkemesi 411 oyla TBMM'nden geçmiş bir anayasa değişikliğini, hiçbir yetkileri olmadığı halde esastan görüşmeyi kabul ederek iptal edebilmişti.
CHP TÜRK HALKINI ANAYASA MAHKEMESİNE Mİ GÖTÜRÜYOR?
Bugün CHP hızını alamamış, TBMM'nden geçmiş ve halk oyuna gitmiş ve halktan da kabul görmüş bir paketi, yani halkın kararını Anayasa Mahkemesine götürmeyi gündeme getirebiliyor. Getirmekle içine düştüğü komikliği gizleyebilecek, örtbas edebilecek bir Anayasa Mahkemesi yok artık çok şükür.
Bugün güvenebilecekleri bir Anayasa Mahkemesi yok ama güvendikleri uluslararası kurumlar var. AGİT var, AİHM var, AB'nin bilumum kurumları var. Onlardan belki bu dertlerine bir çare bulunur diye aşındırmadıkları kapı kalmamış gibi.
AGİT 16 Nisan'dan sadece bir gün sonra, hangi ara hazırladılarsa, kimlerle nasıl görüştülerse şipşak bir rapor yayınladılar. BU raporun CHP'nin Türkiye'de gerçekleştirmek istediği provokasyona yakıt dökmek üzere ilan edildiği çok açıktı. Hedef bir halk ayaklanması başlatmak olarak ortaya çıktı. Ne var ki, dünya alem bu raporu bir ciddiyeti varmış gibi gündemine aldı bir süre.
Rapor, açıkça taraflı diliyle ve Türkiye'ye karşı muhalefetini gizleyemeyen saldırganlığıyla göze çarpıyordu. Raporu hazırlamak için Türkiye'ye gelen heyet açıkça kampanyanın bir tarafı. O kadar ki, terör örgütü PKK'nın propagandasını yapmakla neredeyse kendisini görevli addeden Alman Parlamenter Andrej Hunko raportörlerden biri. Sadece bu ilişki bile AGİT'in veya AB'nin Türkiye hakkındaki görüşlerinin oluşumuna bulaşan bu kirli el ve bakış açısının Avrupa'yı nereye doğru sürüklemekte olduğunu düşünmek için ciddi bir uyarı olmalı. Açıkçası böyle bir raporun Avrupa'da demokratikleşmenin yayılması ve derinleşmesi amacını taşıyan bir örgütün adıyla yayınlanmış olması sadece örgüte olan itimadı sarsmıştır.
“EŞİT ŞARTLARDA YARIŞMAK” İÇİN NE YAPMALI?
Raporda ifade edilen iddiaların asılsız ve gerçek dışı olduğunu bu ilişkiye şahit olduktan sonra değinmek gerekir mi? Ne yazık ki bu kirli ağızlardan çıkan ifadeler yayılmıştır. O yüzden duyan kulakları temizlemek adına devam edelim. Mesela Referandum kampanyasının eşit koşullarda gerçekleştirilmediği ifade edilmektedir? Eşit koşullardan kasıt nedir? Türkiye'de % 10 seçim barajını geçen tüm partiler devlet hazinesinden pay almaktadır. Tüm televizyon kanalları tüm siyasi hareketlere açıktır. İnternet olanakları, sosyal medya herkesin kullanımına açıktır. Eşitsizlikten kasıt “evet” kampanyasının karizmatik bir lider tarafından yürütülmesi, buna mukabil “hayır” kampanyasının Türk toplumuyla irtibatı bir türlü kuramamış, ona yabancı ve karizma sahibi olmayan liderler tarafından yürütülmesi ise bunu eşitlemek için AGİT ne gibi bir önlem önermektedir?
Rahatsızlığın kaynağının Sayın Cumhurbaşkanımızın “evet” kampanyasına destek olması, Başbakanımız Binali Yıldırım'ın bu süreçte gösterdiği performans ve önderlik olduğu anlaşılıyor. Demek ki referandum kampanyasının AGİT'e göre eşit olması için Sayın Cumhurbaşkanının konuşmaması, sayın Başbakanın böyle bir performans göstermemesi gerekiyordu. AGİT'in ifade ettiği, “Seçim eşit şartlarda gerçekleşmedi” de ne demek? Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasındaki eşitsizlik doğrusu bir gerçek ama bu itiraf edelim ki ontolojik bir durum, bunu telafi etmenin bir yolu yok. Ancak hatırlayalım ki, Kılıçdaroğlu ve diğer muhaliflerin daha önce Erdoğan karşısında katıldıkları hiçbir seçimde bu şekilde arzu etikleri eşit şartlar oluşmuş değil. O yüzden Kılıçdaroğlu zaten şimdiden 2019'da da, 2024'te de gerçekleşecek seçimlerde Erdoğan'ın seçimleri kazanacağından emin görünmektedir. Çünkü kendisini eşit görememesi, seçim şartlarının imkan sunmamasından dolayı değil, bizatihi kendi bakış açısından kaynaklanıyor.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019