Yasin AKTAY
Trump yönetimindeki ABD’nin İran’la nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından ilan edilen yaptırım programının uygulanmasına dün itibariyle başlandı.
ABD Başkanı Trump bu dönemi Twitter üzerinden yaptığı açıklamayla şöyle duyurdu: “Bunlar şu ana kadar uygulanmış olan en sert yaptırımlar ve Kasım ayında yaptırımlar yeni bir seviyeye yükseltilecek. İran’la iş yapanlar ABD’yle iş yapamayacak. Ben dünya barışı istiyorum, daha azını değil!”
Trump’ın “dünya barışı” istediğine dair sözleri insanlığın aklıyla dalga geçer gibi. Bu sözlere Suriye’de ve Türkiye’de desteklemekte olduğu PKK gibi terörist grupların söyleminden aşinayız. Dilden barış kelimelerini düşürmemek ile elden silahları düşürmemek birbirini nedensel olarak takip eden iki olay gibi. Barış diyerek sivil halka yönelik katliamlar yapmak, demokrasi diyerek milletlerin iradesini yok etmek, milyonlarca insanın hayatına mal olan kaotik süreçleri başlatmak, ABD’nin şimdiye kadar “barış adına” yüklendiği bütün operasyonları takip eden eylemleri oldu.
Ancak, Trump’ın ABD yönetiminin İran’a uygulamayı kafasına koyduğu yaptırımlar bu sefer kendisinin zannettiği gibi beraberinde geniş bir ittifak bulamayacak gibi görünüyor.
Bu yaptırımlara karar verme süreci, yani İran’la nükleer anlaşmadan geri çekilmesi sürecinin kendisine hak veren hiçbir dünya ülkesi yok zaten. 5+1 olarak anılan ülkelerin hiç birisi şimdiye kadar İran’la yürütülen müzakerelerde, İran’ın anlaşmalara uymadığına dair bir durumla karşılaşmış değil.
ABD’nin anlaşmadan çekilme kararı İran’ın anlaşmalara uymaması gibi bir gerekçeye dayanmıyor. Aksine bütün bu süreç Trump’ın seçim kampanyasında yaptığı, İran’la anlaşmayı iptal etme vaadine dayanıyor.
Nasıl olsa Trump’ın kazanacağına kimse ihtimal vermediği için kimse bu sözün ciddiyetini tartışma gereği duymadı. Ama uluslararası anlaşmaların sadece bir hükümetin değişmesiyle değişmesi gibi bir teamül yok. Böyle bir yolun açılması başlı başına dünyanın bütün dengelerini bozmaya yeter akıl dışı bir adım.
Trump’ı İran’la bu anlaşmaları bozma noktasına getiren şey de yine İran’ın tavrıyla ilgili yeni bir durumdan ziyade İsrail’in ve onu ABD’de destekleyen lobilerin yoğun talepleri. Neticede ABD yaptığı herhangi bir işte, dünyanın gözünde hiçbir zaman bugün olduğundan daha haksız görünmemiştir.
Elhak, hep haksız olmuşsa da, haksız görünmemenin bir yolunu hep bulmuş ve her zaman yanında iyi-kötü bir ittifak grubu bulmuştur. Oysa şimdi kendisini haklı gören İsrail’den başka kimse yok.
Nitekim içinde nükleer anlaşmanın tarafı olan ülkeler de dahil olmak üzere AB ülkelerinin neredeyse tamamı İran’la anlaşmayı bozmak için hiçbir nedenin bulunmadığını ve İran’la ticarete devam edebileceklerine dair sinyaller veriyorlar. AB’nin genelinin görüşünü yansıtmak üzere, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Frederica Mogherini, Yeni Zelanda’yı ziyareti esnasında, yaptığı açıklamada, nükleer taahhütlerine sadık İran ile ticaretin artırılmasını teşvik ettiklerini belirtti.
Çin ABD’nin İran’dan petrol ithalatını kesmeyi kapsayan ambargo kararına uymayacağını hemen ilan etti ve İran’dan petrol ithal etmeye devam edeceğini duyurdu bile. Aynı şekilde
Rusya Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin İran’a yönelik yaptırım kararını ve uygulamalarını kınayarak yapılmış anlaşmayı bozup sonra bu yaptırımları tekrar uygulamaya koymasından ötürü “derin bir hayal kırıklığı” duyulduğunu ifade eden bir açıklama yaptı. Rusya’nın da anlaşmaya uymayacağı anlaşıldığına göre bu yaptırımların bir ölçüde kadük kalacağını söyleyebiliriz.
Bu arada bu karara ABD’den çekindiği için uymak zorunda kalacak olan ülkelerin de bu işi kerhen yapacağı belli. ABD dünyaya tek yönlü kararlarını empoze ederek adeta bir uluslararası diktatörlüğü dayatmaya çalışıyor. Kendi ülkesinde demokrasisiyle övünen ABD’nin dünya yönetiminde demokrasiden bu kadar uzak, tek yönlü kararlarıyla ve estirdiği korku ve tehdit rüzgarıyla bütün işleri oldubittiye getiren tarzı, esasen demokrasi konusunda başka ülkelere söz hakkını tamamen iptal eden bir yaklaşım.
İran’a yaptırım kararının Çin ve AB ile daha önce başlatmış olduğu ticaret savaşlarının üstüne eklendiğinde ABD’nin aslında bu yolla kendi kendini kuşatıyor olduğunu daha önce ifade etmiştik.
Bugün Türk Lirası veya başka para birimleri karşısında doların artıyor olmasının ABD ekonomisinin lehine olduğunu kimse iddia edemiyor. Çünkü artan dolar kuru ABD’nin ihracatını derinden vuruyor ve bütün bir ülke ekonomisini sadece iç tüketime döndürüyor ki, ülkenin iç tüketimi ABD’nin üretim hacmini uzun süre yüklenemez.
ABD ticaret savaşlarıyla zaten kendi içine kapanmanın sinyallerini verirken, sermayenin ve malların dolaşımına getirdiği kısıtlamalarla bütün dünyada küreselleşmenin tam tersi bir yönde yeni bir akım başlatıyor. Bu akım doğrusu hiç kimse için hayırlı değil, ama en çok kime zarar verir diye bakıldığında görülecek olan ABD’den başkası değil. Çünkü küreselleşmeden en fazla faydalanan ülke Amerika’dır ve bu gidişatın tersi de en çok ona zarar verir.
Evanjelik teo-politiğin dar sınırları içinde mahsur kalan ABD yönetiminin bugün ekonomik ve siyasi olarak da giderek kendi kendini kuşatmasını ibretle izliyoruz. Bunun kendisi için ve dünya için nelere mal olduğunu da endişeye kapılmadan seyretmek ne mümkün?
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019