Yıldıray OĞUR
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na göre “Hep aranan, danışılan, görüşlerine değer verilen önder”, BDP Eş Genel Başkanı Hamit Geylani’ye göre ise “Direniş tarihinin sola açılan altın yaprağı. DSP Genel Başkanı Masum Türker ardından yayınladığı mesajda “Bıraktığı mücadele azmi ile anılacak”, TKP “Önünde saygıyla eğiliyoruz” demiş. Silivri’den yazdığı mektubunda ona “Ağabey” diyen Doğu Perinçek için Kemalist devrimi de kapsayan solun “yaşayan geleneği” iken, yazılı açıklamasından bu geleneğin mirasçılarından biri olduğu anlaşılan BDP içinse “Miras bıraktığı mücadele Türk ve Kürt halkının mücadelesiyle sürecek.”
Ardından Kemalist Hâkimiyeti Milliye gazetesiyle Özgür Gündem’de, Bianet’le OdaTV’de aynı övgü dolu satırlar çıktı. CHP Silivri Milletvekili İsa Gök’le BDP’lileri yan yana getiren cenazesi için ise Cumhuriyet Mitingleri’nin resmî grubu Bulutsuzluk Özlemi’nin solisti Nejat Yavaşoğulları ile Sırrı Süreyya Önder aynı fikirde: Fikir ayrılıkları nedeniyle birçok bölünme yaşamış sosyalistleri ancak onun cenazesi biraraya getirebilirdi.
Haklılar. Tüm bu birbirine benzemez diye bildiklerimizi birleştiren bir isim Mihri Belli.
Neredeyse bir zamanlar dergisine verdiği adla Türk Solu’nun kurucu babası. Hikâyesi, fikirleri bu ülkeyi, bu ülkedeki solu, Kemalizm’i şimdilerde üzerine daha çok düşündüğümüz Kürt siyasetini, hatta CHP’yi anlamak için hayati. Bu ortak hayatiyet karşısındaki şaşkınlıklarımızın cevabı ise onun yıllar önce bulduğu ideolojik formüllerde saklı.
Ölülerin ardından kötü konuşmama erdeminin sınırlarını zorlamak gibi bir derdim yok. Yazabileceklerim bu erdemle, tarihi, düşünce tarihini kötü niyetli bir dedikoduya indirecek bu erdemin aşırı bir yorumu arasında, kötü konuşmaya girmeyecek tesbitler olabilirdi belki. Yine de Kemalizm’le-sol, şiddetle-sol, askerle-sol, milliyetçilikle-sol arasındaki akrabalığın soy kütüğünün bağlandığı bu “ortak ata” hakkında yazmak için erken, ama onun yazdıklarını okumanın ise tam sırası.
Aşağıdaki alıntılar Mihri Belli’nin çeşitli dönemlerde yazdığı kitap ve makalelerden. Çoğunluğu internet sitesi için seçilen yazılarından. Yıllar önce yazılmış yazılardaki fikirlerini (internet sitesi için seçilse de) değiştirmiş olma ihtimali var tabii ki. Ama burada bizi esas ilgilendiren o yazılarda Kemalizmle-solu, askerle-solu, milliyetçilikle-solu birbiriyle nasıl melezlediğini görmek. Bu akıl yürütmeler Türk Solu’nun mütemmim cüzü olmuş fikri sabiteler ve bugün hala yaşamaktalar.
İşte DSP, BDP, CHP, TKP’yi Mihri Belli deyince heyecanlandıran ortak duygu bu melez ideolojik örgüden, bu hala yaşayan fikri sabitelerden geliyor. Okuyalım:
“19 Mayıs’ın Gençlik Bayramı olarak ilk kutlanışı 1935 yılında oldu. Okullar ve spor kulüpleri İstanbul’da Fenerbahçe Stadyumu’nda toplandılar... Kolej jimnastik takımı olarak biz de oradaydık. Kol başında ben vardım ve kocaman bir Türk bayrağı taşıyordum... Geçit resminde bizim yerimiz gerilerdeydi... ‘Bayrağın başta geçmesi gerek, bayrağı ver’ dediler. ‘Bayrağı vermem... Bayrağı biz taşırız’ dedim ve direndim... Sonunda razı oldular. Evet, o ilk gençlik bayramında ayyıldızlı al bayrağı kol başında taşıyan ben oldum.O dönemin ulusal gururunu körükleyen sloganlar, bizim duygularımızı da ifade ediyordu. Okul arkadaşlarım için aynı şeyi söyleyemem ama o ulusal gurur beni derin bir anti-emperyalist görüşe vardırdı. Oradan da Marksizm’e zaten bir adım...”
“Fikret’in ‘Ruy-i; zemin vatanım, Nev-i beşer. Milletim’ (Yeryüzü vatanım-İnsanlık milletim) mısraını, zamanının şoven tahriklerine karşı şair tarafından öfkeyle söylenmiş bir söz olarak, hoşgörü ve anlayışla değerlendirebiliriz, ama millet gerçeğini atlayan böyle bir enternasyonalizmin bilimsel bir yanı yoktur..”
“Gerçek milliyetçi, ulusal bağımsızlık, gerçek demokrasi, ümmetçiliği ve kozmopolitliği reddeden ulusal kültür uğruna savaşandır.”
“Türk mitolojisine dönmenin olumlu, ilerici bir davranış olduğunu belirttik. Ümmetçilikten çıkmağa ve uluslaşmaya başlayan bir halkın, kendi öz kültür kaynaklarına dönmesi tabii bir şeydir. Ve sınıfsız barbar bir toplumun üst-yapısı olan Türk mitolojisi, özünde, emeği ve emekçiyi yücelten unsurlar taşır. Örneğin Ergenekon Destanı’nda topluma kara gününde yol gösteren, bir demircidir. Bey değil han değil, bir emekçi. Ergenekon Destanı özünde devrimci bir destandır, ama ona bugün Türkiye’de sahip çıkanların davranışlarını devrimci olarak nitelendiremeyiz.”
“Gelmiş geçmiş iktidarların şimdiye kadar Kürt sorununda izledikleri yol uyduluk politikasının paralelindeydi. Barzani, Talabani gibi kıdemli işbirlikçiler el üstünde tutuldu, onurlandırıldı, ama kendi ülkenin insanı olan ve ortak vatan çatısı altında halkların gönüllü birliğini savunan Kürt ezildi.”
“Yüzyıldan uzun bir süredir Türkiye’nin kaderine hükmetmiş olan asker-sivil bürokrat zümre bir geçmişin, bir geleneğin temsilcisidir ve bu geçmişte bir Çanakkale vardır, bir Kurtuluş Savaşı vardır... Asker-sivil aydın zümrenin ideolojisinin günümüz şartlarına uydurulmuş bir Kemalizm olduğu söylenebilir.. bu zümre kesin olarak demokratik devrimden yanadır.. sosyalist devrime karşı olması için de sınıf açısından bir neden yoktur... Bugün Türkiye’de bir genelkurmay başkanı orgeneral göğsünü gere gere bir buçuk odada oturduğunu söyler ve bunu kimse yadırgamaz, giderek bunu yoksul Türk halkı, milli bir ordu olan Türk ordusunun en yüksek kademesinde bulunmanın bir vecibesi sayar...”
“Atatürk’ün en büyük çabası, genç kuşaklara Türk milli gururunu telkin etmek olmuştur. Milli gurur iyi şeydir. Milli gurur insanı sosyalizme götürür. En sağlam sosyalistler o yoldan gelmişlerdir sosyalizme. Bir adamda gerçek milli gurur varsa, korkma. Er geç temel ilkelerde birleşirsin onunla. Er geç dünyada Türk olarak başı dik yaşamanın, kapitalizmin dünya yüzünden silinmesi ile mümkün olabileceğinde anlaşılacaktır. Bunu kendimden bilirim. Bizim delikanlılığımızda biz ‘Bir Türk dünyaya bedeldir,’ ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ sloganlarını ciddiye alan kuşaktık.”
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025