Yıldıray OĞUR
Bugün Karar’da, Elif Çakır ve Ahmet Taşgetiren ile birlikte yaptığımız Mustafa Yeneroğlu röportajı var.
Güncel meselelerle ilgili söyledikleri kadar biyografisi de çok dikkat çekici ve itiraz kültürünün nereden geldiğini gösteriyor.
Türkiye’ye gelip siyasete atılmadan önceki hayatı, bir yaşında gittiği Almanya’da, 11 yaşından itibaren aktif bir şekilde çalıştığı Milli Görüş Teşkilatı içinde, Müslüman azınlığın, göçmenlerin hakları için mücadele ederek geçmiş. Almanya’da genç yaşlarda Sosyal Demokrat Parti, Greenpeace ve Uluslararası Af Örgütü’ne (Amnesty) üye olmuş.
2015’de milletvekili olarak döndüğü Türkiye’de Meclis İnsan Hakları Komisyonu başkanlığı sırasında uğraştığı ilk davalardan birinin de Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye’deki iki yöneticisinin tutuklu yargılandığı Büyükada Davası olması talihin kötü cilvelerinden biri...
Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli Müslüman bir göçmen gencin, 13 yaşında Af Örgütü’ne üye olması sebepsiz değil.
1961 yılında kurulmuş olan Uluslararası Af Örgütü, yarım asırdır dünyada kriz anlarında mağdurların, azınlıkta kalmış olanların yanında durmuş bir örgüt.
Türkiye’de de 71 muhtırasından sonra tutuklanan aydınlar, 80 darbesinden sonra gözaltına alınan siyasetçiler, hapishanelerde işkence gören sağ ve sol mahkumlar, 90’larda köyleri yakılan Kürtler, tutuklanan DEP’li vekiller, başörtüsü yüzünden üniversiteye alınmayan kızlar, şiir okuduğu için hapse atılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan, 2000’lerde 301 davalarında yargılanan yazarlar için ayrımsız kampanyalar düzenlemişlerdi. Son olarak 15 Temmuz darbesinden sonra OHAL döneminde yaşanan hak ihlallerini raporladılar. Her seferinde dönemin iktidarlarının tepkisini çekmeyi başardılar.
Sadece Türkiye’de değil, yarım asırdır bütün dünyada kimsenin umurunda olmayan siyasi mağdurlara destek veriyorlar ve onlar için kampanyalar yapıyorlar.
Bu yüzden Fikir Suçluları Yılı ilan ettikleri 1977 yılında Nobel Barış Ödülü’nü de almışlardı.
Tabii Türkiye’de hem uluslararası hem Batılı hem de sivil toplum olan bir şeye pek hayırhah gözle bakılmaz.
Sivil toplum, hak, hukuk hikayedir, bunlar ancak beşinci kol faaliyeti, ülkeleri karıştırmaya çalışan dış güçlerin maşaları, ajan olabilir.
Bu uluslararası, sivil toplum, Batı kelimelerin yanına bir de Nobel’i eklersek, ülkenin yarısının tüyleri diken diken olur.
Hala Orhan Pamuk’un Nobel’inin gurur değil, öfkeye neden olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
O yüzden 1977 yılında Nobel Barış Ödülü’nü kabul ederken bir konuşma yapan Af Örgütü’nün ikinci başkanının ayrımsız hak mücadelesi vadettiği şu sözleri çok az Türkiye Cumhuriyet vatandaşına ilkeli, samimi gelecektir:
“Af Örgütü’nün temel görevi her toplumda politik, dini inançları yüzünden hapsedilen, ırk, dil ya da cinsiyeti yüzünden ayrımcılığa uğrayanlara dikkat çekmektir. Bu fikirler ve sorunlara katılmayabiliriz. Önemli olan insanların bu fikirleri ifade etme, bu inançlara sahip olma hakkıdır. Şu anda dünyada bir gruba ya da partiye ait olduğu ya da olmadığı, sosyal değişim istediği ya da istemediği, sesini çıkardığı ya da sessiz kaldığı, rejimler değiştiği ya da değişmediği için hapiste olan insanlar var.”
Peki, 1977 yılındaki bu güzel konuşma, Türkiye’de Nobel ödüllerinden hiç hazzetmeyen ulusalcıların fikir babalarından birine aitti dersek?
Çok az bilinir ama Orhan Pamuk ve Aziz Sancar dışında Türkiye’den Nobel Ödülü olan üçüncü isim Mümtaz Soysal’dı.
Soysal, 1977 yılında Uluslararası Af Örgütü’nün ikinci başkanı olarak, örgütüne verilen Nobel Barış Ödülü’nü, örgütün başkanı ile birlikte almış, Oslo’daki törende bir insan hakları manifestosu olan bu kabul konuşmasını yapmıştı.
https://www.nobelprize.org/prizes/peace/1977/amnesty/lecture/
Peki ulusalcı Mümtaz Soysal, 1974 ile 1978 yılları arasında nasıl Uluslararası Af Örgütü ikinci başkanı olmuştu?
Cevabı basit; çünkü kendisi de bir zamanlar Türkiye Cumhuriyeti devletinin mağduru olmuş bir düşünce suçlusuydu.
Türkiye’nin sürekli yer değiştiren mazlumlar ve zalimler hikayesinin en ilginç hikayelerinden biri ona ait.
1961 yılında Yassıada’da siyasetçiler linç mahkemelerinde yargılanırken, hapishane koşullarına dayanamayan yaşlı Demokrat Partililer vefat ederken, bazılarını olanları onuruna yediremeyip intihar ederken Mümtaz Soysal, 61 Anayasası’nı hazırlayan komitenin üyesi olan genç bir anayasa hukuku doçentiydi.
Ama Türkiye kimsenin garantisinin olmadığı bir ülke.
10 yıl sonra, 12 Mart 1971 muhtırasının ardından, ülkenin mevcut anayasasını yazmış diğer profesörlerle birlikte, artık Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olan Prof. Mümtaz Soysal da üstelik dersinden çıkarılarak gözaltına alınmıştı.
Gözaltı dalgası Doğan Avcıoğlu ve Cemal Madanoğlu’nun başını çektiği 9 Mart’ta darbe hazırlıkları yapan cuntayla bağlantılı olduğu düşünülen isimleri hedef almıştı.
Soysal, Avcıoğlu ile birlikte Yön dergisinin üç kurucusundan biri ve isim babasıydı.
Ülkenin önde gelen bütün aydınlarının içinde olduğu Yön dergisinde, Nasırcılığa, Baasçılığa benzer asker destekli devletçi bir sosyalizmi savunuyorlardı.
Fakat, Yön dergisi kapatıldıktan sonra kurulan Devrim gazetesinde Mümtaz Soysal yer almadı. Hatta 1971 yılının Ocak ayında Milliyet gazetesine “Her şafakta ölürüm” başlıklı çok tartışılan bir yazı yazmış “Nasıl olsa yarın sabah devrim olacak diye günlük ödevlerini yapmayan veya çiziştiren devrimcilik her şafakta biraz ölür. Ya da devrim sabahı aynada kendi yüzünü tanıyamaz” diyerek darbe hazırlıkları yapan arkadaşlarını ad vermeden eleştirmişti.
Tabii yazı aynı zamanda böyle darbe hazırlıklarından haberdar olduğunu da delil gösterilebilirdi.
Gözaltı dalgasında doğrudan darbeyle suçlanmamıştı.
Hakkındaki suçlamalardan biri TRT’de anayasayı halka anlatmak üzere yapılan bir programda yaptığı konuşmalar ve o programlardan birinde sokak röportajı yapılan bir işçinin “Biz haklarımızı kanımızla savunuruz” cümlesiydi.
İkinci suçlama ise Nisan 1971’de üniversitelerde boykot, işgaller artmışken Ortam dergisinde kaleme aldığı “Güzel Huzursuzluk” adlı bir yazıydı.
“Bazılarının huzursuzluğu sessiz milyonların huzura kavuşturulması için ödenmesi gereken zorunlu fiyat. Türkiye’de de bu fiyat herhalde bir gün ödenmeli” diye biten yazıda ‘huzursuzluk’ denen bu olayları övüyordu.
Gözaltında geçirdiği 29’uncu gün radyoda Meclis saatini dinlerken, Siyasal’dan hocası olan Cumhuriyetçi Güven Partisi genel başkanı Turhan Feyzioğlu kürsüye çıkıp, bu yazısını okumuş ve “Bu da mı suç değil” diye sormuştu.
Ertesi gün birlikte tutuklandığı diğer aydınların bir kısmı bırakılırken Soysal tutuklandı.
Sonra bu suçlamalara “Dinamik Anayasa” adlı kitabında komünizm propagandası yaptığı iddiaları eklendi.
Mahkemenin, aralarında Sabahattin Zaim, Nevzat Yalçıntaş’ın da olduğu akademik bilirkişilere gönderdiği kitapta komünizm propagandası yapıldığı tespit edilmişti.
14.5 ay Mamak Cezaevi’nde yattı. Burada yazar ve TRT yapımcısı Sevgi Soysal’la evlendi.
İşte bu sırada bir fikir suçlusu olarak Af Örgütü onun için kampanyalar düzenlemeye başladı.
Tahliye olduktan sonra da destek için örgütün yönetim kuruluna alındı.
Aktif bir Af Örgütü yöneticisi olarak Sri Lanka’dan, Kahire’ye dünyayı dolaşıp siyasi tutuklulara destek verdi, idam cezalarına karşı kampanyalara katıldı.
1977 yılında Fikir Suçluları Yılı’nın açılışını Kahire’de bizzat yaptı. Aynı yıl örgüte verilen Nobel Barış Ödülü’nü kaldırdı.
Fakat hikaye maalesef burada bitmedi.
Mümtaz Soysal, Af Örgütü adına Nobel Barış Ödülü’nü aldıktan 17 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı oldu.
O yıl Uluslararası Af Örgütü’nün hakkında en sert raporlar yazdığı ülke Türkiye’ydi.
O yıllarda Türkiye hapishanelerinde 2000’e yakın siyasi tutuklu vardı. Ama Af Örgütü’nün eleştirilerinin hedefinde Güneydoğu’daki köy boşaltmaları/yakmaları, her gün bir yenisinin eklendiği kayıplar, fail-i meçhuller vardı.
Yani bizim bugün 90’lar diye bildiğimiz devletin rutin dışına çıkması.
Peki, bu iddiaları araştırmak için bölgeye gitmek isteyen Uluslararası Af Örgütü’nün yabancı ve yerli aktivistleri karşılarında kimi bulmuşlardı?
Tabii eski ikinci başkanları olan yeni Dışişleri Bakanı’nı.
Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin 2005 yılında Mümtaz Soysal için çıkardığı armağan kitabında Soysal’ın biyografisini yazan ve onunla uzun bir röportaj yapan eski asistanının hocasını tarif ederken ki cümlelerinden biri şöyle:
“İnsan hakları kılıfı ardında Güneydoğu’yu komşu kapısı yapıp ‘başka’ faaliyetler gösterenlerin Uluslararası Af Örgütü kalkanı ardına gizlenmelerine izin vermeyen Dışişleri Bakanı.”
Mümtaz Soysal, daha sonraki yıllarda da Af Örgütü’nün Nobel Barış Ödülü’nü kaldırmış, fikir suçlusu ikinci başkanı kimliğinden bir hayli uzaklaştı.
Başörtüsü yasaklarına, AK Parti’nin kapatılmasına destek verdi, 2009 yılında Nazilerin Yahudi sorununu çözmek için kullandığı terminoloji aynen kullanarak “Nihai Çözüm” başlıklı bir yazı yazarak ‘ulus devletin kırmızı çizgilerini aşan anadil, özerklik gibi talepleri olan Kürtlerle, Irak’taki Türkmenleri mübadele etmeyi’ dahi önerdi. Hatta Nobel Edebiyat Ödülü alan Orhan Pamuk’un ‘ülkesini dünyaya şikayet ederek’ bu ödülü aldığını da yazdı.
Türkiye’de muhalifler, başına iş gelenler, zor durumda kalanların çoğu demokrat ve hürriyetçidir.
Ama esas mesele bu mağdurların ellerine güç geçtiğinde, iktidara geldiklerinde de demokrat ve hürriyetçi kalamamalarıdır.
Bu ikincisi şimdiye kadar hiç vaki olmadığı için mazlumlar ve zalimler sürekli yer değiştiriyor.
Bir zamanlar Mümtaz Soysal’ı televizyondaki konuşması, yazısı nedeniyle darbecilikle, teröre destekle suçlayan devlet, Soysal’ın vefat ettiği günlerde bu kez Ahmet Altan’ı benzer suçlamalarla hapse atıyordu.
Üstelik Altan’ı suçlayanlardan biri de Turhan Feyzioğlu’nun bugün Barolar Birliği başkanı olan torunu.
Aynı günlerde bir zamanlar herkes için demokrasi, hürriyet, insan hakları, fikir hürriyetini savunan AK Parti de, Almanya’dan bu ideallerle gelip milletvekili olmuş, eski bir Af Örgütü üyesi Mustafa Yeneroğlu’nu, Af Örgütü başkanlarının da içinde olduğu haksız siyasi tutuklamalara, hak ihlallerine karşı yüksek sesle tepki gösterdiği için “Siyasi çizgimiz farklılaştı” diyerek istifaya zorladı.
İçinden çıkamadığımız döngü hala devam ediyor.
1977’deki Nobel Barış Ödülü konuşmasındaki o tutarlı demokrat anlayışı yakalayamazsak da bu devran böyle dönmeye devam edecek....
Yazarlar
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
22.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
2.09.2025
30.08.2025