Zülfü DİCLELİ
Dünyevi bir ahlakın temellerine katkı olarak: NEREDEN GELİYORUZ, BİZ KİMİZ VE NEREYE GİDİYORUZ
İnsanlık BÜYÜK BULUŞMAYA doğru ilerliyor. On binlerce yıl önce dünyanın dört bir yanına dağılmış birbirinden habersiz küçük kabilelerde yaşayan insanlar köyler, şehirler, ülkeler ve kıtalar üzerinden ilerleyen uzun ve zahmetli bir yolculuktan sonra şimdi yeniden tek bir aile olarak bir araya geliyor.
Derinleşen küreselleşme, ucuzlayan uluslararası yolculuklar, yaygınlaşan turizm, dünyanın en ücra köşesiyle gerçek zamanda bağlanabilme olanağı sunan internet insanların öteki insanları tanımasını, anlamasını kolaylaştırıyor, dünya vatandaşlığı zihniyeti boy atıyor. Herkes kendi köşesinden çıkıp ötekilere uzanmaya başlıyor.
Genlerimiz de yeniden buluşuyor. Farklı coğrafyalarda farklı yaşanmışlıklar sonucu farklılaşan genlerimiz ırklar ve etnik gruplar arası evlilik ve birleşmelerin hızla artmasıyla yeniden aynı havuzda buluşuyor. BÜYÜK BULUŞMA yol alıyor.
İşte şimdi bu aşamada “NEREDEN GELİYORUZ, BİZ KİMİZ VE NEREYE GİDİYORUZ” sorusuna tüm insanlığı kapsayacak yeni bir cevaba ihtiyaç duyuyoruz.
AYAKLARIMIZ İYİCE YERE BASMALI
Copernicus, dünyanın güneşin etrafında döndüğünü bize öğreterek, hiç de evrenin merkezinde bulunmadığımızı, sayısız gezegen ve yıldızla dolu evrenin ücra bir noktasında yaşamakta olduğumuzu anlamamızı sağladı.
Darwin, evrim teorisiyle bize yaratılışın merkezinde bulunmadığımızı diğer yaratıklardan üstün, özel bir varlık olmadığımızı, tüm canlılarla birlikte evrim içinde değişe gelişe bugünlere geldiğimizi gösterdi.
Freud, bize insan aklının dünya gelişmesinin merkezinde bulunmadığını çoğu zaman bilinçdışının aklımızı kontrol edebildiğini gösterdi.
Vernadsky, ise bize jeolojik ve biyolojik süreçlerin birbirleriyle iç içe geliştiğini öğretti. Dünya’daki kimyasal maddelerin döngüsü, canlı maddelerin nicelik ve niteliğinden etkileniyordu. Bu canlı maddeler de Dünya’daki aynı pasif kimyasalların nicelik ve niteliğinden etkileniyordu. Ayrıca kültürel süreçler de (noosfer) kimyasal ve canlı maddelerin (jeosfer ve biyosfer) süreçlerinden etkileniyordu ve bunun tersi de doğruydu. İnsan doğadan ayrı değil, onunla etkileşim içinde var olabiliyordu.
BÜYÜK BULUŞMA için bunların ötesinde daha da kapsamlı bir zihniyete ihtiyacımız var. Bugün çok sayıda düşünür farklı konumlardan ve disiplinlerden yol çıkarak böyle bir zihniyetin güçlenmesine katkıda bulunuyor.
Şimdi, bireyler, kuruluşlar, şirketler, partiler, devletler, uygarlıklar, ulus ve topluluklar olarak hiçbirimizin hiçbir şeyin merkezinde bulunmadığını, ötekilerden üstün olmadığını, hepimizin bir ve aynı hayatı evrenin yasaları altında yaşayıp gitmekte olduğumuzu anlamamızın zamanı geldi – anlamamızın ve buna göre davranmaya başlamamızın…
BAĞLANTILARIN GETİRDİKLERİ
Çünkü artık şunları her an yaşar hale geldik:
- Amazonlarda bir kelebeğin kanat çırpması Pekin’de bir kasırgaya yol açabiliyor.
- Otomobilimizin saldığı karbon gazları atmosferin en ücra köşelerinin ısınmasını getiriyor.
- Kuzey Kutbunda buzulların erimeye devam etmesi tüm sahil kentlerinin su altında kalmasını getirecek.
- Amerika’da bir finans kuruluşunun iflas etmesi bütün borsaların çökmesini getirebiliyor.
- Söz gelimi Peru’da bir kesimin satın alma gücünün artması ya da azalması Çin’de binlerce kişinin iş bulmasını/ya da işini kaybetmesini getiriyor.
- Afrika’nın pek bilinmeyen bir köşesinde baş gösteren Ebola virüsü birkaç ay içinde tüm dünyaya ölüm salar hale gelebiliyor.
- Dünyanın her hangi bir köşesindeki bir olayın haberi daha olay sona ermeden tüm dünyaya yayılabiliyor ve oralarda birçok değişimin tutuşturucusu olabiliyor.
Doğa ve insanlık bu kadar bağlantılı ve herkes ve her şey birbirine bu kadar bağımlı.
Öyle, çünkü milyonlarca yıl içinde hep birlikte bir evrim geçirdik; bu evrim son on yıllar içinde iyice hızlandı.
BİRLİKTE EVRİM
Gerçekten de insanın biyolojik ve kültürel evrimini evrenin, doğanın ve tüm canlı yaşamın evriminden, doğa ile insanın karşılıklı etkileşiminden ayırmanın mümkün olmadığı bugün daha iyi görülüyor.
Evrenin, doğanın ve insanlığın evrimi aslında kendi kendine örgütlenmenin bir tarihidir. Büyük Patlamayla başlayan o uzun süreçte galaksiler, yıldızlar, gezegenler, atmosfer kendi kendilerini örgütleyerek ortaya çıktılar ve en azından bizim gezegenimizde atomlar, moleküller ve nihayetinde hayat, zihin ve kültür kendi kendilerini örgütlediler. Evrim kendi kendini yöneten bir süreçtir. O nedenle ne dünya evrenin ne insan tüm yaratıkların ne de insan aklı değişimin merkezindedir. Kendini bilmek demek en başta bunu bilmek demektir.
Evrim aynı zamanda çeşitliliğin, uzmanlaşmanın, karmaşıklığın ve bağlantıların artmasının tarihidir. Doğanın evrimi hava ve suyun sürekli akışlarıyla artan bağlantıların tarihidir. Hayatın evrimi çeşitlenen ve uzmanlaşan hücreler arasındaki bağlantılarının, beynin evrimi çeşitlenen ve uzmanlaşan nöronlar arasındaki sinapsların tarihidir. Ekonominin evrimi her biri giderek uzmanlaşan ve çeşitlenen üreticiler arasındaki değiş tokuşların tarihidir…
Evrenin, biyosferin ve insanlığın evrimi bir ve aynı hikâye akışının farklı görünümlerinden başka bir şey değil aslında. Şimdi bu hikâyeye yeni bir unsurun daha eklenmekte olduğunu görüyoruz. İnsan doğa birlikteliği tekno-âlemle iç içe geçiyor. Tekno-âlem evren, doğa ve insanın kendi kendine örgütlenen uzun vadeli evrimini daha da hızlandırıyor.
Hızla yaygınlaşan ve çeşitlenen iletişim interneti, oluşmakta olan enerji interneti, ve hızla gelişmeye aday nesnelerin interneti ve hayvanların/bitkilerin internetiyle kendi kendine örgütlenen, kendi kendini yöneten, uyarlanabilir karmaşık bir sistem olarak insan-doğa-makine birlikteliği daha da karmaşıklaşıyor. BÜYÜK BULUŞMA daha da yaklaşıyor.
EN TEMEL SORU
BÜYÜK BULUŞMAYA biz nasıl yaklaşacağız. 21. yüzyılın en temel sorusu budur:
Doğaya nasıl yaklaşacağız? Öteki insanlara nasıl yaklaşacağız? Tekno-âleme nasıl yaklaşacağız?
Bu soru 21. yüzyılın en önemli sorusudur, çünkü doğaya, öteki insanlara ve teknolojiye önceki yüzyıllarda egemen olan anlayışlarla yaklaşmaya devam ettiğimiz sürece BÜYÜK BULUŞMA yerine yaşayacağımız şey sadece BÜYÜK FELAKET olacaktır.
BÜYÜK FELAKET iklim değişikliğinin yeryüzünü yaşanmaz bir hale getirmesi, biz ve ötekiler ayrımlarının, kabileci, cemaatçi, milliyetçi yaklaşımların savaş, terör, sömürü ve yağmayı dayanılmaz boyutlara tırmandırması ve teknolojinin yaşamın değil ölümün ebesi haline gelmesi demek olacaktır. Bu, insanlığın kötü yanlarının galebe çalması demek olacaktır.
Geçmiş yüzyıllarda doğaya ona egemen olmak amacıyla yaklaşıyorduk. Doğanın yasalarını değiştirebileceğimizi sanıyorduk. Bu yaklaşımın bugün bizi getirdiği yer doğanın insanlık için şimdiye kadar olduğu gibi beşik değil mezar olması ihtimalidir.
Geçmiş yüzyıllarda öteki insanlara – bizim ailemizden, kabilemizden, memleketimizden, cinsiyetimizden, dinimizden, milletimizden, sınıfımızdan olmayan insanlara – ya kendimizi korumamız gereken düşmanlar ya da istismar etmek üzere yararlanacağımız olanaklar olarak yaklaşıyorduk. Kendimizi onlardan üstün gördüğümüzde onları aşağılıyor ve eziyor, alçak gördüğümüzde ise kin ve nefret doluyorduk. Eşit haklı eş düzeyler arası işbirliği en son ve geçici olmak kaydıyla aklımıza gelen şey oluyordu. İnsanlar arası çatışmalar, dinler, kültürler, milletler, kabileler, sınıflar arası çatışmalar, bunların yol açtığı krizler ve terörizm bugün tüm dünyada herkesin yaşamını ve güvenliğin tehdit eder hale gelmiş bulunuyor. Kadın cinayetleri çok sayıda ülkede artarak devam ediyor. Çoğu durumda ekonomi doğadan sonra toplumdan da uzaklaşıyor, tüm dünyada ekonomik ve sosyal eşitsizlikler artıyor, servet hızla çok küçük azınlıkların elinde yoğunlaşıyor. İnsanların büyük kısmı çalışmaktan haz alamaz hale geliyor, çok dar grupların av alanına dönüşüyor.
Geçmiş yüzyıllarda teknolojiyi bir araç olarak görüyorduk, ona istediğimiz gibi hükmedebileceğimizi sanıyorduk. Oysa bugün birçok sorunumuzun temelinde teknolojik ilerlemenin öngörülemeyen sonuçları yatıyor. Teknolojinin kendine özgü bir doğası olduğunu anlamak ve bununla uyum içinde yaşamaya çalışmak, doğayla teknolojinin uyumunu aramaya başlamak gerekiyor.
Fikir ve teorilerin de bir tür teknoloji olduğunu görürsek, onların da kendi başlarına bir hayatları olduğu anlayabiliriz. O zaman fikir ve teorilerimizin de BÜYÜK FELAKETE değil BÜYÜK BULUŞMAYA hizmet eder hale gelmesi gerektiğini anlayabiliriz.
İYİDEN YANA İŞLEYEN KUVVETLER
Ne güzel ki bugün BÜYÜK BULUŞMA doğrultusunda çalışan güçlü kuvvetler var.
İnternet şimdiye kadar daha çok insanları insanlarla, fikirleri fikirlerle bağlayan bir iletişim aracıydı. Şimdi enerji internetinin, nesnelerin internetinin ve hayvanların/bitkilerin internetinin gelişmeye başlamasıyla internet insanlarla doğa ve hayvanlarla ve insanlarla makineler arasında bağlantılar kuruyor. Giderek internet bir arada evrim geçiren doğa, insanlık ve fikirler de dahil tekno-âlemin, tek ve bütünsel bir organizmanın, sinir ve damar ağları haline geliyor.
Böylece internet bizi diğer bütün insanlarla ve canlılarla, insanlığın tüm kültürel birikimi ve varlığıyla, tüm olay ve gelişmelerle, tüm makine ve nesnelerle, tüm teknolojilerle – geçmişin tüm birikimiyle ve geleceğin tüm potansiyelleriyle – gerçek zamanda bağlantılı hale getirebilecek hale geliyor.
Biz, bir bütün olarak varlığımızı sürdürmek ve birlikte yaşadığımız ama genellikle biyosfer topluluğunu teşkil ettiğini kavrayamadığımız diğer canlılarla ilgili olarak empati ufkumuzu genişletmek için gerekli sosyal farkındalığı burada yaratıyoruz.
Hava, su, deniz ve okyanuslar, otlak ve meralar, enerji kaynakları, insan genomu, geniş bant ve internet – tüm bunlar tüm insanlığın ortak kaynaklarıdır. İnsanlık tarihi bunların kısmen ya da tamamen ortak sahiplikten özel mülkiyete geçmesine tanıklık etti; bu, geçmişte bunların korunmasına katkıda bulunmuş olabilir, ama artık görülüyor ki, ancak insanlık herkese gerekli olan bu ortak kaynakları ortak yönetebilirse bunlar sürdürülebilir olabilecek. Ortak yönetimin önkoşulu insanların biz ve ötekiler ayrımlarını aşabilmesidir.
Uzmanlaşmanın muazzam çeşitlendiği, ulaşım ve iletişimin muazzam kolaylaştığı, inovasyonun belirleyiciliğinin muazzam arttığı 21. yüzyıl koşullarında tek gerçekçi ve sonuç alıcı iş yapma tarzı işbirliği, yaratıcılığın tek olası biçimi de birlikte yaratım olarak beliriyor. Bugün ağlar işbirliğini daha çok destekliyor.
Dünya çocukları artık “ekolojik ayak izi” denen kavramı öğreniyor. İnsanların ve diğer tüm canlıların yaptığı her şeyin, biyosferin başka bir parçasında yaşayan bir başka insanı veya canlıyı etkileyen ekolojik bir ayak izi bıraktığını anlamaya başlıyorlar. Noktaları birleştiriyor, tüm canlıların biyosferdeki ekosistemler içindeki diğer canlılarla, çok çeşitli şekillerde iç içe geçmiş sinerjik ilişkiler sayesinde varlığını sürdürdüğünü idrak ediyorlar. Tüm sistemin düzgün işlemesinin, unsurlar arasındaki sürdürülebilir ilişkiye bağlı olduğunu yavaş yavaş onlar da kavrıyor. Yeni nesil, biyosferin en büyük ailemiz ve onun sağlığı ve esenliğinin bizim sağlık ve esenliğimizin kaynağı olduğunu öğreniyor.
Tarihte ilk kez hiyerarşilerde daha yukarılarda olanları kendine örnek almayan ve durumunu kendisi yaparak değiştirebilecek olan bir kuşak yetişiyor.
Yeni nesil Skype üzerinden küresel dersliklerde ders görüyor. Facebook üzerinden dünyanın dört bir tarafındaki arkadaşlarıyla sosyalleşiyor. Twitter üzerinden milyonlarca kişiyle dedikodu yapıyor, evini, kıyafetlerini ve akla gelebilecek hemen her şeyini İletişim İnterneti’nde paylaşıyor. Enerji İnterneti ile yeşil elektriği üretip paylaşıyor, gelişmekte olan Lojistik İnterneti’nde araba, bisiklet ve toplu ulaşımı paylaşıyor. Bu süreçte insanoğlunun serüvenini sınırsız ve koşulsuz maddi büyümeye tabi olmaktan sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya taşıyor. Bu dönüşüme insan ruhundaki bir değişim de eşlik ediyor. İnsanoğlu, ekolojik bilince ve İşbirliği Çağı’na terfi ediyor.
AKIŞLAR DÜNYASI
Artık para, toprak, petrol, silikondan daha önemli olan bağlantılar ve bağlantılılık. Daha önemli çünkü bağlantılar akış kanallarıdır. Ürünlerin, paranın, enerjinin, bilgi ve enformasyonun ağlardan ağlara, insanlardan insanlara akması bağlantılar sayesinde mümkün oluyor. Büyümenin gelişmenin yolu akmak, çünkü ağlar akışlar sayesinde büyümenin dinamizmini yaratan geribildirimleri alabiliyor.
O nedenle artık biriken ve yığılan değil akan şeyler – akan para, akan bilgi ve enformasyon, akan enerji, mobil insan – önemli ve değerli. Akışların engellenmesi ve durması ölüm demek, tıpkı vücutta akan kanın, hücreler arası iletişimin durmasının getireceği sonuç gibi.
Akması gereken şeyleri istifleyip yığan, akışlar arasına duvarlar çeken anlayışlar artık insanlığa en büyük zararı veriyor, krizlere yol açıyor.
Al ve ver, akışlara köprü ol!
BİZİ BİZ YAPAN SOSYAL VARLIĞIMIZDIR
Vardığımız bu yeni yerde bir an için durup geriye ve günümüze baktığımızda hayatı ve evrimi bambaşka görmeye başlayabiliriz.
Bugün evrim biyologları ve sinirbilimciler, insan tabiatının son birkaç yüzyılda bize öğretilen gibi olmadığını söylüyor. Aydınlanma filozofları, modern çağın başlarında bize insan tabiatının rasyonel, materyalist ve faydacı olduğunu söylediler. İnsan, özerk olma ihtiyacıyla hareket ediyor, kendi çıkarları için yaşıyordu. Tüm bu özellikler de insanın daha fazla mal mülk edinmesi ve kendisini bir ada gibi başkalarından soyutlaması sonucunu doğurdu. Yeni bilimsel çalışmalarsa başka şeyler söylüyor. Canlılar arasında en sosyal olan varlık insandır. Yalnız yaşayamayız. Toplum içinde kabul görmek, toplumun bir parçası olmak isteriz.
Biz insanlar özünde sosyal yaratıklarız. İnsan doğası sosyaldir. Tek başımıza var olamayız. İşbirliği doğal varlık koşulumuzdur. Beynimiz ve tüm beceri ve yeteneklerimiz sosyal ilişkilerimiz içinde ve sosyal ilişkilerimiz için gelişmiştir. Benliğimiz ancak diğer insanlarla ilişkimiz içinde tarif edilebilir. Yeme içmemizden uyumamıza sevgimizden nefretimize, her şeyimiz sosyal belirlenmiştir. Başkalarının farkında olmadan kendimizin farkında olamayız. Yaratıcılık ve deha da bireysel özellikler olmaktan çok sosyal ilişkiler içinde beliren özelliklerdir.
En temel güdümüz sosyalleşme arayışıdır. Belli bir maddi konfora ulaştıktan sonra bizi mutlu eden şeyler sevgi ve arkadaşlıktır. Sahip olup açgözlü bir şekilde tüketmeyi değil ait olmayı isteriz. Gerçekte en istediğimiz şeyler yani sevgi, takdir ve kabul görmek sınırsızca boldur. Kendi çıkarlarımızın yanı sıra başkalarının esenliğiyle de ilgili olmamız doğamızda vardır. Doğada ve toplumda var kalma mücadelemizin başarısı fiziksel yeteneklerimizden çok sosyal yeteneklerimize bağlıdır.
Hayatımızın başlarındaki kişisel hikâyemize baktığımızda en çok öne çıkan anıların pek azı maddi bir kazanımla, ün veya servet sahibi olmakla ilgilidir. Varlığımızın özüne en çok tesir eden anlar, empatik durumlar, kendi benliğimizden sıyrılıp bir başkasının varoluş mücadelesini her şeyiyle hissettiğimiz anlardır.
Kültürümüzün en değerli unsurları, dil, müzik, dans, öğrenim hep sosyal ilişkiler içinde gelişmiştir. En büyük mutluluğu bireysel gelişimimize en büyük alanı bırakan sosyal ilişkiler içinde buluruz.
Sosyalleşme güdümüz, sinirsel devrelerimize yazılmıştır ancak kültürümüz tarafından ya desteklenir ya da yok edilir.
İLİŞKİLERİN BİRİKİMİNDEN BAŞKA NEYİZ Kİ?
Kültürümüzün yeni bir anlayışı, yeni bir ahlakı, yeni bir davranış kültürünü de kurma yolunda dönüşümünü sağlamak için şunları dikkate alabiliriz.
- İnsan olarak tüm canlı yaşamın evriminin bir ürünüyüz. Genlerimizde tüm öteki canlılarla ortak genler var, beynimiz hayvanların evriminin tüm aşamalarını yansıtan bir yapıda. Her insan tüm canlı yaşamın somut bir simgesi.
- Her fikrimizin, her teorimizin temelinde daha önce geliştirilmiş bütün fikirlerin, bütün teorilerin bir unsuru var. Her fikir insanlığın tüm fikirlerinin somut bir simgesi. Her fikre saygı duymalıyız.
- Bütün dinler dinler tarihinin birikimli bir ürünü, en yeni dinde en eski Şamanist geleneklerin devamlılığı var. Dinimiz (ya da dinsizliğimiz) insanlığın tüm inançlarının (ya da inançsızlıklarının) somut bir simgesi. Dinler insanlığın evriminin ayrılmaz bir unsuru oldu. İnançların inançsızlıklar olmadan var olamayacağını da anlamalıyız.
- Her teknoloji, balta ve tekerliğin icadından bu yana geliştirilmiş tüm teknolojilerin birikimli bir sonucu. Her teknoloji insanlığın tüm teknolojik birikiminin somut bir simgesi. İnovasyon bu birikimi insana ve doğaya hizmet doğrultusunda güçlendirmek amacına bağlı olmalıdır.
- Bugün kullandığımız her ürünün, yararlandığımız her hizmetin üretimine dünyanın dört bir köşesinden kimsenin kesin sayısını bilemeyeceği kadar çok sayıda insanın somut katkısı var. Hepsi bizim yaşamımızı etkiliyor, bizim her davranışımız onların hepsinin yaşamını etkiliyor. Her ürün tüm insanlığın ve tüm doğanın bağlantılılığının çok somut bir simgesi. Dünyamız gerçekten artık çok küçük bir köy.
- Doğadaki ne en güçlü, ne de en hızlı yaratık idik. Bu kadar gelişmemiz sosyalleşmemizin ve diğerleriyle işbirliği yapmayı başarmamızla mümkün oldu.
Kısaca, her birimiz canlı ve cansız doğaya ve diğer insanlara borçluyuz. Her bir nesneyi ve her bir canlıyı, elle tutulabilir ya da tutulabilir olmayan her bir varlığı Büyük Patlamadan bu yana gerçekleşmiş tüm evrimin bir simgesi olarak, bütünsel evrenin bir parçası olarak görüp kutsal bilmek, ona saygıyla yaklaşmak, yeni bir ahlak anlayışının temelini oluşturabilir. Ve insan yaşamını ve doğayı kutsayan, insanın iyi yanlarını öne çıkarmayı öğütleyen yanlarıyla bütün dinlerin bileşiminde böyle bir ahlak için sağlam temeller bulunabilir.
Dinleri, milletleri, medeniyetleri kendilerinin diğerlerine kıyasla daha üstün ya da değerli olduğuna inandırmaya çalışan ideolojiler şimdiye kadar insanlığa çok şeyler kaybettirdi. Aynı şey kendi gelişme yolunun tek doğru ve sonuç alıcı yol olduğunu diğerlerine kabul ettirmeye çalışan yaklaşımlar için de geçerli.
HADDİMİZİ BİLİRSEK
Unutmayalım ki, bizler diğer insanlarla ilişkiler kurarken ya da nesneleri yaparken, teknolojileri geliştirir ve teknolojik çeşitliliği artırırken, aslında bizden önce başlayan ve bizden sonra da devam edecek olan bu hikâyenin yazılmasına katkıda bulunuyoruz. Bizden çok daha büyük bir şeyin parçası oluyoruz.
Bu durumda insan, eğer haddini bilirse, doğa-insanlık-teknik-âlemin oluşturduğu o muazzam organizmanın sağlığına büyük katkıda bulunabilir. Ve bu onun için hayatının anlamı ve en büyük mutluluk kaynağı olabilir.
Bugün geçmişin mirasını korumak, bugünü huzur içinde yaşamak ve sürdürülebilir bir gelecek kurabilmek için böyle yeni bir ahlak anlayışına ve davranış kültürüne ihtiyacımız var.
O nedenle günümüzde tek geçerli strateji olabilir: sağlıklı, anlamlı ve zengin içerikli karşılıklı bağımlılıklar, özenli ilişkiler geliştirmek – bunun için nasıl davranacağız sorusunu yanıtlamak. Liderlerin yeni rolü de insan davranışlarını karşılıklı bağımlılıkları zengin, yaratıcı, yapıcı, sağlıklı kılmaya yönlendirmek olmalıdır.
Günümüzde kalkınma ve büyümenin tek bir anlamlı ölçüsü olabilir: kimse kimseye tabi olmak zorunda olmadan birlikte düşünme ve çalışma yeteneğimizin gelişkinlik derecesi.
Evrim incelendiğinde şu görülüyor: Kazanan stratejiler her zaman cömert, umut dolu ve hataları affedici olanlar oluyor.
O zaman iyi ile kötü arasındaki insanlık kadar eski etkileşimi de iyiden yana etkilememiz, birey ile topluluk, bizimkiler ile ötekiler arasındaki sonsuz gerilimi yumuşatabilmemiz mümkün olabilir.
ALTIN KURAL HALA GEÇERLİ
Biz insanlar sayısız yıldız ve galaksisiyle o uçsuz bucaksız evrenin ücra bir yıldızında, taşı toprağı havası suyuyla ve tüm canlılarıyla karşılıklı etkileşim ve birlikte evrim içinde bugünlere geldik. Her birimiz doğa ve kültürün ayrılmaz bir parçasıyız. Yüzbinlerce yıl önce ayrı ayrı milyonlarca noktadan yola çıkıp bugün farklı ırk, dil, din, kültür, kimlik ve çıkarlarımıza rağmen birbirleriyle giderek artan bağlantılar içine giren ve kaçınılmaz olarak küresel köyde birbirleriyle buluşmaya giden insanlarız. Birlikte düşünmeyi ve birlikte çalışmayı daha iyi öğrenerek bu Büyük Buluşmanın bizi ve dünyamızı sürdürülebilir bir geleceğe taşımasını umuyoruz. Böyle bir geleceği birlikte yapmanın yollarını arıyoruz.
Aslında çok da değişen bir şey yok. Atalarımızın on binlerce yıl önce dile getirdiği şu altın kural hâlâ en etkili davranış reçetesi olmaya devam ediyor:
Sana yapılmasını istemediğini sen de başkalarına yapma! Başkalarına sana davranmalarını istediğin gibi davran!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.12.2023
21.08.2020
5.06.2020
5.04.2020
21.01.2020
2.02.2019
21.11.2019
19.10.2019
13.10.2019
10.10.2019