Abdurrahman Dilipak
“Kurtlar vadisi” ve benzer dizileri izleye izleye, insanlar adeta “Derin bir devlet”in var olduğuna, var olması gerektiğine, bunun meşruiyetine inandı(rıldı)lar. Mesela adına “Ak sakallılar” dediler. Dinden ve tarihten bu işlere bir meşruiyet aradılar.
“Derin devlet” denilen şey aslında yanılmaz kutsal, her şeye gücü yeten her şeyi bilen bir güç. Tanrısal bir güce sahipler. Adeta Tanrının kılıcı (Seyfullah)dırlar. Sanki “göklerin hazinesinin anahtarı” onların elindedir. Onlar mükâfatlandırır ve cezalandırırlar. Bu yetkileri sorgulanamaz. Devlet için en doğru kararı onlar verir. Bazen “Hızır” rolü üstlenirler.
Allah’ın yetmeyen gücüne güç, yetmeyen aklına akıl yetirme iddiasındadırlar! (Haşa). Hemen söyleyeyim, böyle bir şey şeytani bir yapıdan başka bir şey değildir, olamaz.
Hangi peygamberin hayatında buna örnek göstereceğiniz bir şey söz konusu. Hangi ayet, hangi hadis sizi kontrol dışı bir gizeme yönlendirir! Aksine hep uyarılır insan, bizi gören duyan bilen hüküm sahibi bir Allah var! Hesaba çekileceğimiz gün gelmeden kendi nefsimizi hesaba çekmemiz gerek ve kul hakkı ile Allah’ın huzuruna gitmemek için helallik almamız gerek. Peygamberimiz öyle yaptı! “Kimin alacağı varsa gelsin alsın, kime acı ve zarar verdimse gelsin bedelini istesin vereyim” demedi mi!..
Bunlar Masonik yapılardır, gizemli güçleri olduğuna inanılan bu güçlerin kökü çok eskilere kadar uzanır. Modern tapınakçılar ve Masonlar kendilerini Hz. Süleyman’a dayandırırlar. Hz. Süleyman, ins ve cinne hükmediyordu ve mabedin inşasında bukağılı şeytanlar çalıştırıyordu. Hiram usta ve diğer ustalar cinler ve şeytanlarla bu çerçevede ilişki içindeydiler. Ta ki mabed yıkıldı ve tapınağı ve emaneti mukaddese sandığını muhafaza edenlerin bir kısmı Nebukadnezar / Buhtunnasr tarafından esir edildi, bir kısmı kaçtı, şeytanlar ve cinler bunları kontrol etmeye başladı. Bu derin devlet hikâyesi şeytani ve cinni bir yapıdan başka bir şey değil.
Uzun zaman Vatikan’da yuvalandılar, 1789 Fransız devriminden sonra Fransız masonları, İngiltere’de Anglikan kilisesinin doğuşu ile İngiliz locası, İskoç locası derken, Protestanlığın doğuşu ile diğer seküler localar oluştu. 1. Dünya Savaşından sonra bu yapılar ABD’de buluştular. 2. Dünya Savaşından sonra da yenidünya düzeni inşa edildi.
Derin devlet yok, kendine “derin devlet” diyen derin bir çete var. Adı “Encümen-i Daniş” mi, “Özel Harp” mi der, o kendi kendilerine yakıştırdıkları isim..
Ufak devletlerin “derin devlet” dedikleri çeteleri, global çetelerin yerli tetikçilerinden başka bir şey değil. Kim bunlar derseniz, her darbenin arkasında duran medya mafya kılıklı örgütler, iş adamı kılıklı yamyamlar, siyaset adamları, monşer takımı, sanatçı geçinen ucubeler, din adamı ya da bilim adamı kılıklı üçkağıtçılar, bunlar o çevrelerde kümelenirler..
Bakın, derin devlet diye bir şey varsa orada devleti yönettiğini iddia edenler bu çetenin palyaço kılıklı kuklalarıdır.
Bakın, derin bir güç var. Hukuk tanımayan bu güç, siyasi bir mafyadır. Bugün sermaye, siyaset, bilim-sanat, medya, finans, ekonomi ve STK üzerinde bu mafyanın borusu ötüyor.. Soğuk savaş bu siyasi mafyanın işi idi. 11 Eylül de öyle, darbeler de!
Dünyadaki birçok ülkenin sınırlarını, rejimlerini ve iktidarlarını bu mafya belirledi. Savaş ve terör büyük ölçüde bu mafyanın işi. Eğer “derin devlet” diye buna diyorsanız, tamam!
Birçok uluslararası örgüt bu şeytani oluşuma hizmet ediyor.
Bakın dünyanın en zengin ailelerinden biri olan Walmart’ın sahipleri Walton’ların toplam serveti, geçen yıldan bu yana; dakikada 70.000$, saatte 4 milyon$, günde 100 milyon$ artarak 190.5 milyar $’a ulaşmış. Ali Express’in günlük cirosu ise 10 milyar doları geçiyordu. Aylık 300 milyar dolar.
Ha! Bunların ilk 100’de adı bile geçmiyor. İlk 2 Rothschild ve Rockefeller. FEDve LIBOR’un arkasındaki güç. Daha doğrusu İngiltere ve ABD’nin arkasındaki güç bu güç!
İnce kıyım 200’den fazla ulus devlet icat edince bu yapılara gün doğdu!
“Devletlerin çeteleri yok” diyemem, çünkü bazı devletlerin istihbarat örgütleri mafya gibi çalışıyor. Peki, “Çetelerin devleti yok mu?” Olmaz olur mu, darbecilerin hepsi çetedir. Tabi Maraş’ın kurtuluşundaki çete değil. “Ulusal bağımsızlık”, “Laik Cumhuriyet” diye, milletin inancı, tarihi, geleneğine savaş açan, uluslararası siyasi mafyanın içimizdeki tetikçilerinden başka birileri değil.
Karadayı, geçen gün 28 Şubat davasından aklanmayı beklediğini söylüyor.. Bunlar böyledir.
“Kayıt dışı devlet”, “kayıt dışı siyaset”in suç ortağıdır. Ying - Yang gibi birbirlerini üretir ve tamamlarlar. “Derin devlet” dedikleri budur. Bu illegal bir suç örgütüdür. Nasıl hukuka uygun olmayan yasa suç aleti ise, adil olmayan devlet suç örgütüdür. Adil devlet bir ihsan ve saadet vesilesi olduğu gibi, adalet, ehliyet ve liyakat, istişare ve şuradan uzaklaşan devlet baş belasıdır.
Adaletten uzaklaşan devlette siyaset ve bürokrasi mafyalaşır. Rüşvet, torpil alenileşmeye başlarsa, devlet zulüm bataklığına saplanır.
İster çete devleti ele geçirsin, ister devlet kendi içinde bir çete oluştursun, sonunda aynı kapıya çıkar. JİTEM de böyle bir yapı idi. Bu yapılar zaman içinde, dini yapılar, ticari yapılar, kamu kurumları, vakıf, dernek, sendika, oda, kooperatif her yere sirayet eder. Derin partiler, derin dernekler, derin vakıflar oluşur. Derin yapılar bu bataklıkta boy verir ve bütün bir toplumu ifsad eder. Ve çok kısa sürede uluslararası çetelerle kol kola girerler ve uluslararası sistemin parçası olurlar.. Uluslararası mafya bu bataklıktan beslenir.
Sonunda darbeciler ve derin yapılar şeytani yapılardır. Medya, mafya, sermaye, siyaset, bürokrasi, bilim-sanat, üniversite, cemaat yapıları, STK hepsinin içinde bu yapıların uzantıları vardır. Bu yapılar, kuluçka dönemindeyken ya hiç hissedilmez, ya da onu hep olumlu yönleri ile görür, tanır ve seversiniz. Ve bir gün, acı gerçeklerle karşı karşıya kaldığınızda artık çok geç olmuştur.
Bakın bir işe haram para, rüşvet, emeksiz sermaye karışmışsa bu işlerin bereketi olmaz. Kayıt dışı siyaset ve sermaye yalanı beraberinde getirir. Yalan ise diğer günahları davet eder. Yalan, para cüzdanda durduğu gibi durmaz.
Aman dikkat! Aman ha, dünya ve ahiretinizi ucuz bir dünya menfaati karşılığında feda etmeyin. Haksız elde edilen servet, makam, şöhret yakıcı bir ateş gibidir, felaket getirir, saadet sağlamaz. Bunlar dua ile istenen belaya dönüşür. Selam ve dua ile.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022
17.02.2022