Abdurrahman Dilipak
Kedi aç kalır yavrusunu yemeye karar verirse, onu fareye benzetirmiş.
Bunun felsefesini, bilimi, sanatını yapabilirsiniz. Toplum mühendisliği böyle bir şey. Bağdat’a yani İncil’deki ifadesi ile “bu fahişe şehre” girmek için ikiz kuleleri vurmadı mı?
Saddam’ın elinde kimyasal silahlar var demek için Halepçe katliamı yapılmadı mı?
Peki, o kimyasalları kim nereden ve niçin getirdi ve nasıl Saddam’ın adamlarına verildi.
Bugünkü İncil’de Vahiy 17’de denir ki “Ve kendi ellerinde 7 tas olan 7 melekten biri geldi ve benimle söyleşip dedi: Buraya gel, çok sular üzerinde oturan büyük fahişenin hükmünü sana göstereceğim: Ve alnı üzerine bir isim yazılmıştır: SIR, BÜYÜK BABİL, DÜNYANIN FAHİŞELERİNİN VE ÇİRKİNLİKLERİNİN ANASI. Ve bana diyor: Fahişenin üzerinde oturduğunu gördüğün sular, kavimler ve cemiyetler ve milletler ve dillerdir.” Bugün en sulak ülkeler olarak bazı adalar, İskandinav ülkeleri, Amerika, Kanada, Japonya, Filipinler ve ASEAN bölgesi gelir akla. (Yeşaya 17)’de denir ki, “Ve yetmiş yıl bitince vaki olacak ki, (…) yeryüzündeki bütün dünya krallıkları ile fahişelik edecek”. “RABBİN ağzı söyledi. Sadık şehir nasıl fahişe oldu! O şehir ki, hakla dolu idi! Onda adalet yer tutmuştu, şimdi ise adam öldürenlerle dolu. Gümüşün cüruf oldu, şarabına su katılmış. Reisleri âsi, hırsız da ortakları; her biri rüşvet seviyor ve hediyeler peşinde gidiyor; öksüzün hakkını vermiyorlar ve dul kadının davası onların önüne gelmiyor. Bundan dolayıdır ki, Rab, orduların RABBİ, İsrail’in Kadîri, diyor: Oh, hasımlarımdan rahat bulacağım ve düşmanlarımdan öç alacağım” (Yeşeya 20-24)
Seks artık en büyük sektörlerden birdir. LGBTQI, pedofili, eğlence, turizm, kumar, alkol ve uyuşturucu bu alemde iç içedir. Fuhuş dünden bugüne mega şehirlerin, özellikle de hızlı ve plansız büyüyen, geri kalmış ya da gelişmiş şehir ekonomilerinin önemli bir sektörü haline geldi.
Tamam, birilerine bu kelimenin telaffuzu edepsizce gelebilir ama kaynağım şu: Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. Tekrar söylüyorum, 3 kutsal kitapta da kelime bu şekilde telaffuz edilir.
Bu kelimenin telaffuzu değil, icra edilmesi kınanır. “Dinî literatür göz önüne alındığı takdirde iki tür fuhuştan söz edilebilir. a) Bazı çok tanrılı dinlerde ortaya çıkan kutsal fuhuş; b) Meslek olarak icra edilen ücretli fuhuş. Bu iki gruptan hangisine girerse girsin fuhşun tarihi oldukça eski dönemlere ve geniş bir coğrafî alana uzanır. Sık olmasa bile arkaik ve çağdaş dinî topluluklarda fuhşa rastlanmaktadır. Bununla birlikte bu tip dinî gruplarda görülen fuhuş daha ziyade kutsal fuhuş veya “ilâhî evlilik”tir (hieros gamos).”
Pornografi, ya da Dakemaron’un aşk hikâyeleri eskide kaldı artık.
Kutsal fahişeliği duymuşsunuzdur. “Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” dedik, Karaköy genelevinin patronu Matild hanım vergi rekortmeni olunca ödül adı ve tabi bizim ilk yerli “kutsal fahişe”miz olmuş oldu, devri zamanında. “Türkiş Lale Devri” zamanında,
Yine kaynağım Diyanet Ansiklopedisi. Yine ayıp kelime(!?). “Kutsal fuhşa ait en eski yazılı belgeler Mezopotamya’da Ur şehrinden gelmektedir. Milâttan önce 2300 yıllarına ait Sümerce bir tablet Tanrıça İnanna’nın hizmetindeki kutsal fahişelerden bahsetmektedir.” “Aynı geleneğe daha sonra Sâmîler arasında da rastlanmaktadır. Akkadca’da, İnanna’nın Sâmî versiyonu olan İştar tapınaklarında bu işi yapan kadınlara “kadiştu” veya “zermaşitu” adı verilmektedir. Suriye ve Filistin’de Adonis tapınaklarında da aynı işlem yapılmaktaydı. Hammurabi kanunlarından anlaşıldığına göre Marduk Tapınağı’nda görev yapan bu kadınlar “Marduk’un kadınları” (sal Marduk) diye anılırlardı. (…) Bu konudaki en önemli yazılı belge, tapınak görevlisi bir kadının genelevde çalışmasını yasaklayan Hammurabi kanunnâmesidir. Kutsal fahişelik kurumuna değişik bir şekilde Anadolu’nun Frig ve Lidya devletlerinde de rastlanır. Ana Tanrıça Kibele ve Attis’e adanan tapınaklarda Galli adını alan rahipler kendilerini hadım ederler ve homoseksüel bir anlayışla fuhuş yaparlardı. Kutsal fahişelik eski Mısır ve Suriye’de de yaygındı. Öte yandan, eski Ön Asya’da kutsal fahişelik dışında ücretli fahişelik de mevcuttu. Sâmîler arasında maddî imkânsızlıklar dolayısıyla genelevlerde fahişelik yapan çok sayıda kadının olduğu bilinmektedir.” Bu işler böyle, Şeytan işin içine girince lanetli bir şeyi kutsayabiliyorlar.
Bakın bu fuhşiyat, yani haddi aşan işler ekonomide, siyasette, toplumsal hayatın her alanında var.
“Hint-Pasifik’te, Çin’in ABD ve AB için varoluşsal ekonomik ve güvenlik tehdidi” diye bir kavram üretirsiniz onun arkası gelir. Ya da SARS CoV-1’e, 2 der yeni bir pandemi pandomisi üretirsiniz!
Bugün iklim komplosunda da aynı yol deneniyor. Medya ve akademi üzerinden uluslararası bir kamuoyu oluşturduktan sonra arkası geliyor.
En akıldışı şeyler bile mümkün olabiliyor.
Geçenlerde birine domuz kalbi takıldı. Niye keçi değil, niye tıbbi kemik tozunu sığırdan değil de domuzdan üretirler.
Domuz pislik yer. Yahudiler sığırdan üretir kemik tozunu kendileri için.
Bir yıl önce bir haber vardı: “AB yeşil ışığı yaktı! Un kurdu sofradaki yerini alacak. Türkiye’de “un kurdu” diye bilinen böceğin larvalarının gıda maddelerine katılmasına Avrupa Birliği Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA) onay verdi.”
Birileri “keler deliğinden girilecek” dese birileri kuyruğa girecek. Dikkat edin uluslararası gıda zincirleri ya da markalarının ürünlerini tüketirken siz de bu ne idüğü belirsiz gıdaları tüketiyor olabilirsiniz. Geni ile oynanmış olması da cabası.
Her şeyin geni ile oynandı, sadece bitkilerin değil, hayvanların, insanların. Sadece bunların değil, yasama, yürütme, yargı, siyaset, para, ekonominin temel değerlerinin, din, ahlak, ilim, sanat her şeyin temeline dinamit konuldu sanki. Sentetik ete bilim ve dini kurumlardan onay çıktı bile. Sentetik bir din icat ettikten sonra o din her şeye onay verecektir. Yakında MetaVerse de onay verirler.
Bugün radikal bir değişim çağına giriyoruz. Sıra TransHumanizm’e geldi. Biz biyolojik insanın son örnekleri olacakmışız, din, ahlak, gelenek ve cinsiyetten bağımsız birer “Gender” diye tanımlanan “Genom”lara dönüştürüleceğiz. Artık yeni insan bir “nesne” olacak. Siborglar, Avatarlar, Klonoidler, X-eneBot’lara dönüştürmek istiyor birileri. Ve onlar bizim Allahımızı akıllarında tedavülden kaldırıp, kendileri yeni tanrılarımız olacaklar.
Batı bugünlerde tehlikeli bir oyun peşinde. Aslında Grip’19, aşı, PCR, ilaç, gıda, iklim krizi, Çin krizi, enerji krizi, yeni uluslararası düzen, GlobalReset, TransHumanizm, NeuraLink, StarLink ya da 5G, Kimara/Klonoid, X-eneBot ya da uzaya yolculuk, kuantum fiziği, madde, zaman, enerji üzerinde yapılan çalışmalar, bunlar farklı şeyler değil, aynı senaryonun farklı bölümleri ile ilgili konular.
Amerikan-Çin krizi, Ukrayna krizi, dünyadaki ekonomik krizler hepsi bu lanet olası planın birer parçası. Eğer kontrolü kaybedecek olurlarsa dünyayı cehenneme çevirerek akıllarınca “tanrıyı kıyamete zorlamak” için çok tehlikeli maceralara girişirler. Asıl onların “varoluşsal tehditler” dedikleri tehdidi bu fıtratı bozmaya yönelik şeytani planda aramak gerek.
Neyse, yaşayacak ve göreceğiz. Akacak kan damarda durmaz. Bir de karanlığın en koyu anı aydınlığa en yakın olduğu zamandır. Belki, gerçeği görmek için dehşetli bir şok yaşamamız gerekiyordur.
Görelim Mevla’m neyler. Neylerse güzel eyler. Selam ve dua ile.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022