Abdurrahman Dilipak
Evlenen taraflar nikah kıyarken, “mihri muaccel” ve “mihri muahher” olarak, tazminatın miktarı ve şeklini kendileri belirlesinler. Size ne?
“Mihir” aslında “küfüv” açısından dengeleyici bir unsur. Kadın mirasta erkek kardeşine verdiğini, evleneceği kişiden talep edebilir. O da zaten onu kendi kız kardeşinden alacaktır.
Bakın “nafaka”yı nasıl yaparsanız yapın, “İslam”ı bir bütün olarak ele almaz ve “Allah’ın rızası”nı gözetmeden kendi heva ve hevesinize, aklınıza göre düzenlemeye kalkarsanız, iyi niyetiniz sizi kurtaramaz. Unutmayın “cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir.” Kaş yapayım derken göz çıkarırsınız.
Müftülükte nikah kıydırıyorsunuz. Ne oldu? Bir şey olduğu yok. Sorun çözülmedi, “çözülüyormuş” gibi yapıldı. Müftü kıyınca sanki dini şartlar yerine geliyor. Laik kurallar, bu kez bürokratik çerçevede müftü eli ile yerine getiriliyor.
Ha! Şu var: Müftülük, müftü, “Dini nikah” diye bir şey eşzamanlı yapılabilir. Yok, öyle olmuyor. “Dini nikah” denilen şey sadece usulen ve şeklen, bir seremoni olarak yapılıyor.
“Allah’ın emri, Peygamberin gavli üzerine..” Peki bunlar ne, bilen var mı! Uyan var mı? İhtilaf ettiklerinde hakeme gidecekler mi mesela. Çoğu kimsenin, nikahı kıyan, nikahları kıyılan, şahidler ve ailelerle misafirlerin de zaten büyük ölçüde ne bilgileri, ne de talepleri var.
Resmi nikah kıyarken, Şafilerin, ilk kez evlenecek olanlar için, tarafların anne-babasına “rıza” ile ilgili bir soru soruluyor mu?
Aile bakanlığı yetkililerine de söyledim, yazdım da. “Gelin şu nikah olayında arzu edenler noter gözetiminde nikahlarını kıysınlar” dedim. Evlilik akdinde noterlik hizmet vergisini almayın. Dini nikah, resmi nikah ikilemi ortadan kalksın.. Nikah kıyacak bilirkişi (Müslüman, Yahudi, Hristiyan, Budist her kimse) eşzamanlı olarak hem resmi, hem de dini şartları yerine getirsin ve evlilik sırasında, yargıda yasal hakların hatırlatılması gibi, inançları ile ilgili hak ve sorumlulukları hatırlatılsın. “Allah’ın emri, Resulullah’ın sünneti neymiş” bilsinler.
Dahası, talak gerçekleşince ne olacak, onlar “mehir” sözleşmesi kapsamında noter onaylı zabta geçsin, böylece “özel hukuk” çerçevesinde bu şartlar hukuki bir değer kazansın. Talak’ın şekli ve şartları belli olsun, nafakanın şekli, miktarı, süresi bu sözleşmede ifade edilebilir. Bunlar muhasebeleştirilebilir, kaydi hale getirilebilir.
Bakın düğünlerdeki harcamalar, mal olarak ya da nakdi olarak yardımlar mehir ödemesi muhasebeleştirilemiyor. Kayıtdışı bir durum var. Vergilendirilsin demiyorum, ama kayıt altına alınsın. Hatta mümkünse evlilik teşvik edilsin.
Bu konuyu daha önce yazdım. Diyanetle de konuştum, ama sonuç ortada.
Ailenin kurulması konusunda İlahiyat, Hukuk, Sosyoloji fakültelerinin, kamu yönetimindeki hocaların bir fikri yok mu?
“Ben yaptım oldu” olmaz. Aile Bakanlığı da, TBMM ilgili komisyonlar da, AK Parti ve diğer bu konuda duyarlı olması gereken siyasi parti grubları da gereken hassasiyeti göstermedi. STK’larımız da uyudu, basınımız da bu konuda çözüm önerme konusunda yetersiz kaldı. Cemaat yapıları da maalesef bu işler olurken, onlar başka işlerle meşguldüler. Meclise soktukları adamları da sessiz kaldılar.
Belki noterle birlikte bir avukat gözetiminde kıyılıp noterde tasdik edilip, avukat tarafından resmi kayıt işlemleri yapılabilir. Bu laikler için de, ateistler için de aslında, resmi şartların dışında kendi özel şartlarını da güvenceye alan bir sistem olur. İsteyen de müftüye, belediyeye, muhtara gitsin.
Son düzenlemelerle, dini nikah, belediye nikahı ikilemi ortadan kalkmadı. Resmi nikah önce kıyılıyor. Resmi nikah kıyıldı, taraflardan biri dini nikah sırasında dini nikahtan vazgeçerse ne olacak! Ya da dini nikahı dışarıda kıyınca bu nikahı hukuki anlamda nasıl garanti altına alacaksınız?.
Aslında düğün sahiblerinin önemli kısmı için bu iş bir gelenek. Şekli bir tören. Yoksa nikah törenine katılanlar açısından da, gelinin kıyafeti açısından da dini anlamda bir disiplin sözkonusu değil. Onun için kim ne yaparsa yapsın, ama hiç olmaz ise mütedeyyin aileler, dini konularda bilgili olup, hassasiyet gösterenlerin bu hassasiyetlerine saygı gösterilsin.
Aslında Diyanetin yeniden yapılandırılması gerek, ama buna ne devlet, ne de toplum hazır değil. Bu siyasi, akademik, bürokratik kadrolarla da bu konuda sağlıklı bir sonuca ulaşmak zor. Ne cemaat ne de dini vakıflar hazır. Herkes şikayetçi ama kimse değişim konusunda elini taşın altına koymak istemiyor. O zaman da sonuç bu.
Biz yapamıyoruz ama, İstanbul Sözleşmesi ve CEDAW lobisi gibi lobiler alttan girip üstten çıkıyor ve netice alıyorlar. Bizimkileri de nasıl oluyorsa kolayca ikna ediyorlar. Bir deli bir kuyuya bir taş atıyor, 40 akıllı 40 günde çıkaramıyoruz. Selâm ve dua ile.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022
17.02.2022