Abdurrahman Dilipak
Yazmayacaktım, ama mecbur kaldım. Herkes “Ne oluyor” diye soruyor.
Bazı şeylerin şüyuu vukuundan beterdir. Bu tartışmanın kimseye faydası yok. Bu noktaya kadar da gelmemeli idi. İş sadece bir üniversite ile banka arasındaki ihtilaftan ibaret değil. İşin içine girince tartışmanın bir tarafından “Ülker” var, öbür tarafında “Ahmet Davutoğlu”.
Bir kredi borcu tartışması bir anda çok başka noktalara taşındı.
Önce Ülker’in bu konudaki yeri. Ülker “Bilim Sanat Vakfı”nın ana sponsoru. Vakfın baş ideoloğu da Davutoğlu. Bu vakıf uzun yıllar önemli hizmetler gördü ve birçok insan yetiştirdi. SETA’nın kuruluşunda öne çıkan isimlerin çoğu da bu çevreden gelen isimlerdi. Davutoğlu’nu Başbakanlığa götüren süreç de bu vakıfla başlar.. Şehir Üniversitesi’ni kuran vakıf, kadro da bu vakıf ve bu kadro.
Erdoğan da aslında Ülker’le birlikteydi bir dönem.
Ülker’le ilk kriz FETÖ hesaplaşması sürecinde yaşandı. Ülker’in Şehir Üniversitesi ile yollarını ayırması 2015’de Ali Atıf Bir’in rektör olarak atanması ile başlayan sürecin ardından geldi. 15 Temmuz, ardından Ülker’in United Bitcuists’i satın alması ile Ülker önemli miktarda bankalara borçlandı. Bu arada; bir de 80 yıl önce Brüksel’de ünlü çikolata ustası Joseph Draps tarafından, efsanevi lider Lady Godiva’nın onuruna kurulan Godiva’yı satın aldı. Bu olay aslında Tata’nın Jaguar’ı, Range Rower’i alması gibi bir şeydi. Ülker farklı bir isim altında bir anda dünya markası oldu. Bana göre, yeni merkezini Londra’ya taşıması süreci, bunun PR ve Lobi’si iyi yapılmadı. Ülker borç yapılanmasına giderken aslında bu durumu da değerlendirerek Şehir’le yollarını ayırdı. Şansı yaver gitti, Godiva Japonya’yı Japonlara satarak da mali darboğazdan çıktı.
Ama Şehir Üniversitesi’ni bugünlere taşıyan süreç de başlamış oldu.
Şehir yeni kampüsüne taşınırken kamu kaynaklı fonlar, hibeler kullanıldı, tahsisler yapıldı. Bunlar ilk kez sadece Şehir’e yapılan “iyilikler” değildi. Yatırım sebebi ile oluşan mali açıklar kamu bankalarından sağlanan kredilerle kapatıldı. Bu işi ilk ve tek yapan da Şehir değildi.
Son mali krize kadar bu konuda bir sorun yaşanmadı. Mali krizin ardından borç yapılanmasına gidildi. Buraya kadar her şey normal. Ancak daha sonra banka yapılandırılan borçların ödenmesinde sorun yaşandığını ve protokol şartlarına uyulmadığını söyleyerek, kredisini geri çağırdı ve Şehir’in teminat olarak gösterdiği gayrimenkullere tedbir konulması kararı aldı.
Halkbank, Şehir’in bütün gelir gider işlemlerinin Halk Bankası üzerinden yapılması şartı olduğunu buna uyulmadığını, dolayısı ile üniversitenin cari harcamaları dışındaki gelirlerin bankanın alacağına mahsup edilemediğini söylüyor. Şehir ise öğrenci öğrenim taksitlerinin kredi kartı ile farklı bankalar üzerinden tahsil edildiğini, bir takım işlemlerin bu sebeple farklı bankalardaki hesaplara aktarıldığını söylüyor. Sonunda bir banka kredi vermiş ve vadesi gelen alacağını tahsil etmek istiyor ve bunda bir takım sorunlar yaşanıyor. Bu rutin bir işlem. Eğer bir hukuksuzluk varsa bunun çözüm adresi yargı olmalıdır. İdari bir sorun varsa idari yoldan, bu işlemlerde bir kamu bankası söz konusu olduğu için, siyasi bir irade gerekiyorsa, bu işin çözüm adresinin siyasi irade olması gerekir.
Ama böyle olmuyor. Mesela Şehir’dekiler, başka örnekler göstererek, bir takım şirketler, hatta spor kulübü şirketlerinin borçlarının ertelendiği, vergi borçlarının affedildiğini, ama kendilerine borçlarını ödemeleri konusunda bir tolerans gösterilmediğini söylüyorlar.
Bu arada; siyaset tarafı da, zaten sizin teminat gösterdiğiniz gayrimenkullerin tahsisinde de usulsüzlük var iddiası ortaya atılıyor. İş tarafların kurumsal değil, kişisel mal varlıklarının iktisabının sorgulanmasına kadar gidiyor ve benzer işlemler için bazı kişi ve kurumların adı öne sürülüyor.
Bakın bu kriz böyle giderse yeni bir 17/25 vakasına dönüşebilir..
Bu işlemlerde bir usulsüzlük varsa niye gündeme getirilmedi? Bu sorunun cevabı yok. İddia edildiği gibi bir usulsüzlük varsa ve bu tek bir örnek değilse ötekilerin de üzerine gidilecek mi? Şehir’ciler, herkes yapıyor, biz niye yapmayalım, onlara dokunulmuyorsa bize de dokunulmaz diye mi düşündüler. Yani bu işlerde bir “Dehşet dengesi” mi oluştu?
Bir banka ile bir vakıf arasındaki ihtilaf siyasi bir hesaplaşmaya dönmemeli idi.
Tam da böyle bir tartışmanın yaşandığı bir zamanda Aydın Doğan için olumlu cümleler kullanılırken, Davutoğlu için söylenenlerin birlikte düşünülmesi durumunda insanlar bunları telif etmekte zorlanacaklardır. Şehir Üniversitesi’nin tüm yönetim kadrosu ve öğrencilerinin beşte dördü AK Parti çevresindeki insanlardan oluşmaktadır. Bu işlerin bu noktaya gelmesine bir anlam veremiyorlar. İçerideki Davutoğlu karşıtları ise, Reis’in bu işe bu şekilde müdahil olması ile Şehir Üniversitesi üzerinden Davutoğlu’nun mağduriyetine ilişkin bir kamuoyu oluşturulmaya çalışıldığını ve bu krizin Erdoğan’ın çevresindeki eski Davutoğlu ekibinin yönlendirmesi ile örgütlendiği gibi bir “ters köşe” mantıkla konuyu yorumlamaya çalışıyorlar.
Daha önce 2016’da 3 yıl ödemesiz 10 yıl vadeli onaylanan kredi, 2017 Şubat’ında yatırımların başlamasının ardından geri ödemelerin başlaması 2019 Şubat’ında gerekirken, 2018’de Halk Bank Şehir’e bir kredi daha veriyor. Yani bankanın vakfa karşı bir husumeti yok. O zaman ne oldu da işler bu noktaya geldi. Bu siyasi bir kavga ise neden milli bir bankanın adı bu tür tartışmalara alet edilir.
Sonuçta gelinen nokta berbat bir nokta. Halk Bankası gibi milli, yakın geçmişte Zarrap krizinden sonra böyle bir olayı yaşaması da büyük bir talihsizlik. Sonunda bir kredi anlaşmazlığı söz konusu. İhtilaf varsa ya da birilerinin bir iddiası varsa bunun yolu yargıya gitmektir. “Aba altında sopa göstermek”le ya da “onlara göz yumuyorsun beni de idare et” mantığı ile bu iş çözülmez..
Bu “Ben yaptım oldu” mantığı, FETÖ’den bize sirayet eden bir hastalık. Bu işler böyle devam edemez ve bir gün patlar. Herkes bu “pis işten” zarar görür. Devlet de zarar görür. Kamu kaynakları kimsenin “babasının malı” değil, mahkeme “Kadıya mülk olmadığı” gibi.
Halk Bankası’na ve üniversiteye daha fazla zarar verilmemeli. Orada okuyan binlerce genç var. Onlar gelecek endişesine kapılmamalı. Bu kriz bir an önce çözülmeli. Bu tartışmanın devamında, bu iş siyasi bir intikam savaşına dönerse birçok vakıf üniversitesi ile ilgili çok daha vahim tablolar gündeme gelebilir. Bu kavgadan kimse kârlı çıkmaz. Ya da en kârlı çıkan CHP olur.
Hadi hakeme gidin, ombudsmanlık adil bir şekilde çözsün. Bir takım yanlışlar varsa o yanlışların da üzerine gidilsin. Bir topluluğa olan öfkemiz bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmesin..
Tefrikanızı husumete dönüştürürseniz rüzgârınız kesilir. Sulhetmek daha iyidir. Selam ve dua ile.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022
17.02.2022